Bizans'a Kastamonulu İmparator
Komnenos ailesi, Bizans İmparatorluğu'nun güçlü ailelerinden biri olarak Anadolu'da önemli bir konuma sahipti ve özellikle Paphlagonia'daki evliliklerle büyük bir zenginliğe ulaşmıştı. Bu dönemde Kastamonu, sadece bir kale olmanın ötesinde, Komnenoslar'ın aile mülkiyeti haline gelmişti.
Daha önceki yazılarımızda, Taşköprü ilçesinin tarihini ele almıştık. Bu araştırmamızda ise Kastamonu'nun sadece kale surlarından ve şehir içinden ibaret olmayan, aynı zamanda bir imparatorluğun doğuşuna tanıklık ettiğini gösteriyoruz.
Isaac I. Komnenos'un imparatorluğa yükselişi, ailenin önceki kuşaklarından gelen bir mirası devralarak başlamıştır. Manuel Erotikos Komnenos'un ölümünden önce, iki oğlunu Basil II'ye emanet etmesi, Isaac ve kardeşi John Komnenos'un sarayda iyi bir eğitim almasına olanak tanımıştır. Isaac, babası gibi Bizans'ın doğu ordular komutanı olacak şekilde askeri yeteneklerini hızla sergilemiştir.
Kısa süreli imparatorluk dönemleri sonrasında, Michael IV'ün yarattığı rahatsızlık, bir isyanın patlak vermesine neden olmuştur. Generaller, isyanı Konstantinopol yakınlarında başlatmış ve Kastamonu'da bulunan General Isaac Komnenos'un tahta geçmesi gerektiğine inanmışlardır. Isaac Komnenos, mütevazi kişiliği ve askeri dehası ile devlet ve askeri çevrelerde öne çıkan bir isimdi. İsyan başarılı olduktan sonra, Bizans tahtının ilk Komnenos hanedanın dan imparatoru olmuştur.
1057'de Kastamonu'da imparator ilan edilen Isaac I. Komnenos, bu olaydan sonra isyanı bastırmış ve resmi törenlerle 1 Eylül 1057'de Constantinopol'de tahta geçmiştir. Ancak Kastamonu, onun için sadece bir geçici konaklama yeri olmamış, ailesini Doğu Paphlagonia'daki Pimolisa kalesinde güvence altına almıştır.
Komnenoslar, imparator olduklarından dolayı doğal olarak başkente taşınmışlardır. Ancak, 980 tarihinde başlayan Kastamonu macerası, köken bağlarından ayrılsa da, 1212'ye kadar sürekli el değiştiren bir süreç haline gelmiştir. Komnenosların Kastamon'u bir "ata ocağı" olarak görmeleri, onur ve gururla dolu bir mücadele tarihini başlatmıştır.
Isaac Komnenos'un imparatorluğa yükselmesiyle birlikte, 1057'de Kastamonu, Türkler ve Bizanslılar arasında el değiştirmeye başlamıştır. İmparator Aleksios Komnenos'un, 1075'te dedesinin kentine uğradığı bilgisiyle Anna Kommena (Aleksios Kommenos’un kızı ve tarihçi) gelir. Burada Aleksios’un konakladığı ev, dede evi olarak, Kastamonu kastedilmektedir. Ancak tarihsel kayıtlar, Türklerin 1084'ten önce Kastamonu'yu ele geçirdiğini göstermektedir.
Komnenoslar, Kastamonu'yu sadece bir kale olarak görmüş ve bu topraklara ait olduklarının bir nişanesi olarak kaleleri inşa etmişlerdir. Ancak tarih boyunca, 1084'te Türklerin Kastamonu'yu ele geçirmesinden çok önce, Komnenoslar için bu kent sadece geçici bir konukluk olmuş, ancak bu geçici konukluk tarihlerine damgasını vurmuştur. Kastamonu, onlar için sadece bir kale değil, aynı zamanda Komnenoslar'ın hikayesinin ve Anadolu'daki imparatorluk serüveninin bir parçasıdır.