DEREÇATI (DEREPAZARI) CUMA CAMİİ

Yunus Türkölmez kaleme aldı: Dereçatı (Derepazarı) Cuma Camii

Abone Ol

Sinop ili Boyabat ilçesinin, Kastamonu Taşköprü ve Çorum ili Kargı ilçesinin sınırlarıyla birleştiği noktada yer alan Dereçatı Köyünün hemen dışında eskiden Çarşamba günleri pazar kurulan düz bir alanda yer alır. Köy halen Boyabat’a bağlıdır ve eski adı 1928 yılı kayıtlarında Nefsi Dere olarak geçmektedir.

Kargı istikametinden gelip Taşköprü Tokaş köyüne geçerken kullandığım zorlu yol güzergahı üzerinde dere kenarında küçük bir düzlük alanda kurulmuş olan bu ahşap camiyi görünce hemen durdum.

Eh ne de olsa 40 yıl önce olsa Sanat Tarihi eğitimi almış birisi olarak durmadan geçemezdim tabii ki.
Kastamonu, Sinop, Samsun yöresinde çok görülen ve Çantı denilen bir teknikle çivisiz, yekpare ahşap malzemeden yapılmış küçük bir camiydi bu.

Çocukluğumda burada bir pazar kurulduğunu hep duyardım, hatta köyün adının bile bu pazarın adıyla birleştirilmiş şekliyle DEREPAZARI KÖYÜ şeklinde hatırlarım.

Etrafını çevreleyen duvarı ve demir parmaklıklı kapıyı aşarak bahçesine girdim ve birkaç kare fotoğraf çekmeye başladım.
İlk gördüğümde beni çok şaşırtan, daha önce görmediğim şekilde alçak ve küçük bir kapısı vardı. Sadece bazı tekke ve türbelerde gördüğüm şekilde ve insanın iyice eğilmeden giremeyeceği kadar küçüktü. Bunun sebebi de sanırım Allah’ın huzuruna eğilerek, saygıyla girilmesinin hatırlatılması olsa gerek.

Bina orijinal şeklini korumakla beraber son cemaat yerinde ve minaresinde bir tadilat ve yeni ahşap malzemeyle dikey lambri şeklinde bir kaplama yapılmıştı.
Üzerinde adını, yapım tarihini ve yaptıranını belirten hiçbir bilgi ya da kitabesi yoktu.
Fotoğraflarını çekerek oradan ayrıldım.

Burada çevre köylerin hayvan alım - satımı ve çeşitli ihtiyaçları için Çarşamba günleri bir pazar kuruluyordu ve bu küçük camide orada pazarda bulunanların ibadetlerine imkan veriyordu. 
Cami köyün yaklaşık bir km. kadar dışında ve çoşkulu bir derenin hemen kenarındaydı.

Bu tür camilerin sadece Cuma ve Bayram Namazlarında kullanıldığını, vakit namazları için kullanılmadığını bildiğimden orada daha fazla bilgi alabileceğim kimsenin olmayışı nedeniyle yapacak başka bir şey yoktu, yoluma devam ettim.
Böyle yerlere Cumayeri, Cumaovası, Cuma Camileri gibi isimlerin verilmesi örneği çokça görülmektedir.

Hatta bu tür ortak pazar yerleri ve Cuma Camileri genellikle su veya dere kenarı ve mutlaka yol kavşaklarında kurulmaktadır.


Daha sonra internet üzerinde yaptığım araştırmada hakkında bilgi bulabildiğim bir kaynağı ve oradan aldığım bilgilerin kısa bir özetini de sizlerle paylaşmak isterim.

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Eyüp Nefes "Sinopta Çantı Tekniğinde İnşa Edilen Camiler" isimli bir tebliğinde özetle şunları aktarmaktadır.

"Dere vadisinde düz bir alanda Cuma günleri pazar kurulan bir yerde kurulmuştur.
Yapım tarihi ve yaptıranı belli değildir. Tek bir cephede küçük bir penceresi mevcut olup sonradan genişletilmiştir.
Yakın tarihte gördüğü bakımda mihrap ve minber kısmı tamamen yenilenmiştir.
Son cemaat yeri dahil uzunluğu 12.30, genişliği 7.45 metredir. Yani dikdörtgen planlı bir yapıdır.
Çam ağacından, yığma tekniğiyle 14 sıra olarak yapılmış duvarları bulunmaktadır.
Kapısı kuzey duvarında ve 80 cm genişliğindedir.
İçeride kadınlar mahfili ve kürsü de orijinal olmayıp yenilenmiştir. İçerisi boydan boya dikine çıtalarla lambri şeklinde kaplanmıştır"

("Uluslarası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk İslam Kültürü Sempozyumu Bildirileri" kitabı Cilt 1. 5- 7 Ekim 2018)    

http://isamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_NEFESE.pdf

Doç. Dr. Eyüp Nefes bu tebliğinde burada kurulan pazarın Cuma günü kurulduğunu yazmaktadır. Geçmişinde Cuma günleri pazar kuruldu mu, ya da köyün içinde yer alan camisi yeni tarihli olduğundan 1950' lı yıllar öncesi burada Cuma namazları da kılınıyor muydu bilemiyordum.

Ancak dostlarımın hatırladığı kadarıyla bu pazar Çarşamba günleri kuruluyordu, orası kesindi. Bunun üzerine ilave bilgiye ihtiyacım olduğu çok açıktı. 
Sosyal medyada bu paylaşımım gören dostlarım sayesinde hemen yakınında bulunan Pirefendi Köyünün eski muhtarı Murat Nalcı’ya ulaştım.

Kendisinin caminin yakın zamanlarda gördüğü tamir ve bakım hizmetlerini organize eden ve camiyle ilgili birçok detayı çok iyi bilen birisi olduğu hemen anlaşılıyordu. İşte sevgili Murat Nalcı’dan telefonla alabildiğim bilgiler.

“Bu cami bir Cuma Camisi olarak yapılmış ve yakın zamana kadarda, hem burada Pazar kurulan Çarşamba günleri, hem Cuma günleri, hem de yılda iki kez Ramazan ve Kurban Bayramlarında ibadete açık bir cami idi.

Doksanlı yıllarda burada Pazar kurulma geleneği ve ihtiyacı ortadan kalkınca bir müddet daha Cuma Namazları için hizmet vermeye devam eden camide şimdi artık sadece yılda iki kez Bayram Namazları kılınmaktadır.

Caminin yeri, yapım tarihi ve yaptıranı konusuna gelince ise bildiklerim şunlardır. 
Bu caminin bulunduğu yer Dereçatı Köyü arazisi üzerinde olmakla beraber kullanım hakkı Dereçatı ve Pirefendi Köylerinindir. 
Bunun da hikayesine gelince; geçmiş zamanda Pirefendi Köyünden bir kızımız Dereçatı Köyüne gelin gider. Orada yerleştikten bir müddet sonra bu caminin bulunduğu araziyi bağışlayarak, kerestesini de hemen yanında bulunan ormandaki çam ağaçlarından temin ederek yaptırmıştır.

Büyüklerimizden bize aktarılanlara göre yaklaşık 450 yıllık bir geçmişle sahiptir. Tamirat ve bakımı esnasında bununla ilgili bir kanıt yazı, ya da kitabe bulabilirmiyim diye çok uğraştım ama bir şey bulamadım.

Caminin kuzey cephesinde yüksekte açılan cam orijinalinde olmayıp, 1970’li yıllarda yapılan bir bakım esnasında açılmıştır. Birkaç yıl önce yaptığımız bakımda o camın yerinden kesilen ahşap malzemenin parçalarını bulabilseydik, tekrar orijinal haline döndürmeyi düşünecektik ama bulamadık.
Altta bulunan iki küçük cam ise orijinal olup zaten diğer cephelerin hiç birinde de başka cam yoktur.

Derçatı köyünün eski adı Davutlar olup, caminin yanından geçen derenin adı ise Çarşamba Çayı olarak bilinir. Bu çay Taşköprü istikametinden gelen ve Kargı istikametinden gelen bir başka çayla birleşerek Boyabat Kalesinin eteklerinden geçerek orada Gökırmağa karışır.
Bildiklerim bunlardan ibaretir”

Bu değerli bilgileri için kendisine teşekkür ediyorum.

Köyde 1950’li yıllarda yapılmış ayrıca bir cami ve Davut Dede namına bir de türbe bulunmaktadır. O nedenle Dereçatı köyü civarda “Davutlar Köyü” olarak da anılmaktadır.

Sadece bir ibadet yeri olmaktan öte, mimari özellikleri ve yöre halkının ürünlerini pazarladığı, hayvan alım satımının yapıldığı bir ortak yaşam kültürünün mirası olarak bu camiler / mekanlar, sahipsiz ve halk tabiriyle Allaha Emanet bir şekilde kalmaktan biraz daha fazlasını hak ediyorlar. Bu bilgilerin toparlanmasında bana yardımcı olan sevgili dostlarım Celal Öztürk ve Raşit Tülü' ye de ayrıca çok teşekkürler. 

Dostlukla.