Edep Ya Hû!

Abone Ol

“İlim meclislerinde aradım, kıldım talep
İlim geride kaldı ille edep ille edep.”

(Yunus Emre)

Toplumsal çürüme yaşadığımız bir gerçeklik. Çürüdüğümüzü kabullenip, içimize çekilmek mi gerekir, yoksa çaresini arayıp, önümüze çıkacak aydınlık bir yoldan yürümek mi? 

Toplumsal çürümenin görünür yüzü sosyal ve kültürel yapı taşlarının bozulup yozlaşması. Çürümeyi ve kokuşmayı tetikleyen etkenlerden bazılarını ise şöyle sayabiliriz.
-Düşünce, söz ve davranışların basmakalıp hale dönüşmesi,
-Hayatı, algıların kuşatması,
-Her şeyin değersizleştirilmesi,
-Bilginin, görgünün itibardan düşmesi. 
-Ortak değerlerin eriyişi.
-Bencilliğin her şeyin önüne geçmesi.

Toplumsal çürümenin önüne geçmekte ilk çıkarma filosunun edep olduğunu düşünüyorum. Edebin, temiz ve âhlaklı bir topluma ulaşacak güvenli yol olduğuna inanıyorum. 

Edep, iyi ahlâk, incelik ve terbiye kelimeleri ile eş anlamlı. Edep, bir toplumda örf, âdet ve kural halini almış iyi tutum ve davranışlar veya bunları kazandıran bilgi anlamında kullanılan bir terim. 

Edeple ilgili bazı tanımları da paylaşmak istiyorum:

-Edep, ona sahip olan kişiyi küçük düşürücü durumlardan koruyan zırh,
-Söz veya hareket olarak takdire değer kabul edilen davranış tarzlarını uygulamak,
-Nefsin eğitimi ve huy güzellikleri.

Edep, ahlâki ve sosyal içerikli bir kavram. Bireyin terbiyesinin, toplumsal tezahürü edep olarak vücut buluyor. Edep, iyi bir eğitimle kazanılmış karakter disiplini, takdire değer hareketler, medenî ve ahlâkî davranış tarzlarının bütünü. Günümüzün ifadesiyle adabımuaşeret, yani görgü kuralları.

Doğruluğunu teyit edemedim ama okuduğum bir metinde “Eskiden dergâhların kapılarını ‘Edeb Ya Hu!’ levhalarının süslediği” yazıyordu. Bir tür uyarı, kişiye çeki düzen verme komutu. “Buraya girerken edebinle gir, edebinle davran, edebinle ayrıl” mesajı.

Edep, insanın ahlâki ölçülerine uygun güzel söz, hareket ve davranışlarından ibaret. Kişide bulunması gereken en önemli vasıf. Kendimizden başka kimseyi beğenmiyor, bilmediğimizi kabul etmiyor, her konuda bir fikrimiz olduğuna inanıyor, hak ve hukuktan uzaklaşıp, kendimizi herkesten değerli görüyorsak bu haller hep edep yoksunluğu. 

Edep, her bedene uymayan kıyafettir. Maalesef öyle. Konfeksiyon değil, kişiye özel kıyafet. Temiz ürün, temiz üretici, hünerli dokumacı ve işinin ehli bir terzinin iş birliğini gerektirir. Bundan sonra bedene şıp diye oturur. Hz. Ali “Hiçbir süs edep kadar güzel değil” demiş.

Edep kıyafetinin tamamlayıcılarından bazıları, iyilik, yardım severlik, cömertlik, yiğitlik, mertlik, doğruluk, nezaket, saygı, hoşgörü, itidal, tevazu, ölçülülük, arkadaşlık, dostluk, tebessüm ve vefadır. 

Öz, dışa yansıyanın kendisidir.

Özü iyiymiş!
Bir insan nasıl davranıyor ve ne yaşatıyorsa özü odur. 
Başka bir öz yok.
İnsan eylem ve söylemlerinin bütünüdür.
Bu yüzden, özünde iyi insan sözü büyük bir yalan. 
Öz, edeptir.
Edep yoksa, öz yok.

Romalı devlet adamı ve düşünür Seneca “Büyük adamsın ama nereden bileyim, yazgın sana erdemini hiç sergileme fırsatı tanımamışsa” demiş.

Şu güzel söz de Şems-i Tebrizi’den: “Her şey çok olunca ucuzlar; edep bunun aksinedir, o çoğaldıkça değeri artar.”

Tütsücüler!

Kimi göstere göstere, kimi avucunun içinde saklar gibi fiyakalı poz takınan tipler; okul önlerinde, hastane girişlerinde, duraklarda, parklarda, kapalı mekânlarda, her yerde fütursuzca sigara tüttürüyor. Bir de buna hakları olduğuna inanıyorlar. Yasa iptal mi oldu? 5727 Sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun sanki unutuldu. Edepsizliğin doruk noktalarından biri. Trafikteki edepsizliklerden farkı yok. Çürümenin dumanı mı tütüyor?