Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, emeklilerin maaşlarında yapılacak iyileştirme konusunda Bakanlara talimat verdiğini, çalışmaların başladığını söyledi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

"Bize güvenen, bize inanan milyonların umutlarını boşa çıkarmayacağız"

14 Mayıs'ta toplam 323 milletvekili ile ittifakımızı sandıktan açık ara birinci çıkaran milletimiz, Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda ilk tura göre çok daha büyük bir farkla şahsımıza teveccüh gösterdi. Aziz milletimizin takdiri ile yüzde 52,18 oy oranıyla Türkiye'yi yönetme vazifesini hamdolsun gelecek 5 sene boyunca deruhte ettik.

Türkiye, bu seçim sonuçlarıyla istikrara, demokrasiye, güvene, özgürlüğe, kalkınmaya ne kadar değer verdiğini bir kez daha ortaya koydu. Seçimlerin sadece partimiz için değil, Türkiye için, demokrasimiz için çok aydınlık, çok güzel neticelere vesile olacağına inanıyorum. İnşallah son 21 yıldır olduğu gibi önümüzdeki 5 yıl süresince üstlendiğimiz bu görevi en güzel şekilde yerine getirmeye çalışacağız. Bize güvenen, bize inanan milyonların umutlarını boşa çıkarmayacağız.

"Önce Bayburt'un misafiri olacağız, ardından Gümüşhane'ye geçeceğiz"

Seçim döneminde rekor kıracak illerimizi ziyaret etme sözü vermiştik. Bayburt yüzde 82,45 ile birinciliği yine kimseye kaptırmadı. Gümüşhane, yüzde 78,54 oy oranıyla ikinci oldu. Ziyaretlerimize bu hafta sonu bismillah diyoruz. Cumartesi günü önce Bayburt'un misafiri olacağız, ardından inşallah Gümüşhane'ye geçeceğiz. Hem kendilerine destekleri için teşekkürlerimizi iletecek hem de yapımı tamamlanan projelerimizin toplu açılış törenini gerçekleştireceğiz. Sadece bu illerimize değil, tüm Türkiye'ye olan minnet borcumuzu daha fazla eser üreterek, daha çok hizmet ederek ülkemizi her alanda ileriye götürerek ödeyeceğiz.

"Türkiye gelecekteki sonuçları itibarıyla çok kritik bir seçim yaşadı"

Seçimlerle ilgili bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Türkiye gelecekteki sonuçları itibarıyla çok kritik bir seçim yaşadı. Ülkemiz aleyhine yürütülen kampanyaların zirveye tırmandığı seçim dönemini geride bıraktık. Masanın görünür görünmez ortaklarıyla birlikte küresel şer şebekeleriyle, envaı çeşit terör örgütüyle, tetikçi basın yayın kuruluşlarıyla, milletimizin birlik ve beraberliğine kast eden provokatörlerle mücadele ettik. Muhalefetin yalan rüzgarı hiç dinmedi. Partimizle ilgili iftiraların ardı arkası hiç kesilmedi. Seçmen iradesini manipüle etme çalışmaları hiç durmadı. Siyaset mühendisleri bir an olsun sahneyi terk etmedi. Farklı seslere tahammülsüzlük had safhaya çıkarken itibar suikastları ile siyasetçiler hedef alındı, yıpratıldı, linç edildi.

Kaset kumpaslarıyla, bel altı yöntemlerle rakipler minder dışına itildi. 30 yılda edilmeyen hakaretin 3 güne sığdırıldığı utanç verici günler gördük. Siyasi tarihimize kara leke olarak geçecek pek çok örnekle karşılaştık. Seçimi kazanmak uğruna her şeyi yaptılar. Siyasi mücadelenin hudutlarını belirleyen ne kadar ahlaki çizgi varsa hepsini çiğnediler. Milletimizin desteğiyle 14 Mayıs ve 28 Mayıs'ta sadece 2 hafta arayla iki seçim kazanma başarısı göstermedik, aynı zamanda Türk demokrasisinin namusunu da şerefini de biz kurtardık.

"21 yılda 17 seçim zaferine imza atmanın haklı gururunu yaşıyoruz"

Sandıklara giderek iradesine sahip çıkan her bir vatandaşımızı, demokrasi kahramanlarımız olarak görüyoruz. Biz de AK Parti olarak son 21 yılda 17 seçim zaferine imza atmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Elbette bu kırılması zor bir rekordur. Bu dünyada başka hiçbir siyasi harekete ve ittifaka henüz nasip olmayan muhteşem bir zaferdir. Bu tarihe altın harflerle yazılacak, nesiller boyu gıptayla hatırlanacak siyaset literatürüne geçecek eşsiz bir başarıdır. Bu rekorun, zaferin ve başarının sahibi önce rabbimiz, sonra da basiret ve ferasetiyle tüm oyunları bozan aziz milletimizdir.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri, uzun yıllar boyunca konuşulmaya, tartışılmaya, üniversitelerde ders diye okutulmaya devam edecektir. Akademisyenler, tarihçiler, gazeteciler başta olmak üzere herkes kendi penceresinden seçimleri enine boyuna değerlendirecektir.

Millet olarak nasıl büyük bir badire atlattığımız, nasıl büyük bir uçurumun kenarından döndüğümüz zamanla çok daha iyi anlaşılacaktır.

"Alınan not kadar nerede hata yaptığını görmek de sınavın bir parçasıdır"

Seçim sonuçlarının ilk ve en büyük muhatabı siyasetçilerdir. Siyasi partiler açısından her seçim aynı zamanda unutmayalım bir imtihandır. Alınan not kadar nerede hata yaptığını görmek de sınavın bir parçasıdır. Siyasi partilerin istikbali için seçimlerin bu yönü çok daha mühimdir. Geleceğe dair hedefi olan her siyasi parti sandık sonuçlarını muhakkak çok iyi okur, analiz eder. Sandıkta seçmenin verdiği mesajları anlamaya özen gösterir. Bunları yapmayan ise siyaset sahnesinden silinip gider. Çok partili siyasi hayatımızda bunun nice örneği vardır. Arkasında büyük bir halk desteğiyle kurulan, hatta iktidara gelen ama bugün ismini dahi hatırlamadığımız birçok parti bulunuyor. AK Parti olarak şu ana kadar girdiğimiz tüm seçimlere hep bu zaviyeden baktık.

"Zaferlerimizle birlikte tevazuumuzu büyüttük"

Seçim sonuçlarını partimiz için bir muhasebe ve murakabe vesilesi haline getirdik. Rakiplerinden daha kapsamlı, daha cesur, hatta çok daha objektif bir şekilde eksiklerimizi, hatalarımızı, kusurlarımızı tespit etmeye çalıştık. Sandıktan zaferle çıkmanın sevincini yaşarken asla zafer sarhoşluğuna kapılmadık. Zaferlerimizle birlikte unutmayın tevazuumuzu büyüttük. Başarılarımızla birlikte sorumluluğumuzun da arttığına inandık. Şımaranlardan, kibir ehlinden, yeryüzünde böbürlenerek yürüyenlerden asla olmadık.

Bir çağı kapatıp yeni bir çağı açtığı fetihten sonra İstanbul'a hocası Akşemsettin'in arkasında tevazuuyla giren Sultan Fatih'i kendimize örnek aldık. Bugün de aynı hassasiyetle hareket ediyoruz. Anamızın ak sütü gibi helal olan tarihi başarımızı doyasıya kutlarken öz eleştirimizi yapmaktan da çekinmiyoruz. Seçim sonuçlarını tüm boyutlarıyla değerlendiriyor, milletimizin sandıkta dile getirdiği mesajları en doğru biçimde kavramaya gayret ediyoruz.

"Partimizin oylarında görülen negatif ayrışmanın farkındayız"

Tartışmasız zaferimize rağmen önceki seçimlere kıyasla partimizin oylarında görülen negatif ayrışmanın farkındayız.

Özellikle kimi şehirlerimizde milletvekilliği ile cumhurbaşkanlığı oy oranları arasında ortaya çıkan uyumsuzluğu görmezden gelmiyoruz. Tüm bu sıkıntıların kaynağını il il, sandık sandık inceliyoruz. İstişarelerimizi tamamlayıp doğru teşhisimizi koyduktan sonra hangi alanda sorunumuz varsa süratle müdahale edeceğiz. Nerede bir hatamız olduysa hiçbir komplekse kapılmadan kabul edecek, düzeltmenin yollarını arayacağız.

Vatandaşın beğendiği yanlarımızı güçlendirecek, eleştirdiği hususları değiştirecek, yenilenme beklediği alanlarda gerekli adımları atacağız. Kadrolarımızı takviye etmemiz, yeni yüzlerle güçlendirmemiz gerekiyorsa inşallah büyük bir titizlikle bunu da gerçekleştireceğiz. Ekim ayında yapmayı planladığımız büyük kongremize işte bu anlayışla hazırlanıyoruz. Seçim sonuçlarının işaret ettiği çizgide çalışmalarımıza şimdiden başladık. Kongremizi 11,5 milyon üyesiyle tüm AK Parti ailesinin dava ve yol arkadaşlığını yenilediği bir ahitleşme törenine dönüştürmekte kararlıyız. Yaş aldıkça gençleşen, dinamizmin i ve heyecanını koruyan, kendini yenilemeyi başaran bir parti olduğumuz bir kez daha görülecektir. Kongremiz bize aynı zamanda 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak seçimler için ihtiyacımız olan sinerjiyi de sağlayacaktır.

"Şehirlerimiz kurtarılmak için adeta ün sayıyor"

Hedef ve ölçek büyüttüğümüz mahalli idareler seçimlerine diğer tüm seçimlerden daha fazla asılmamız gerekiyor. CHP zihniyetinin elinde her gün kan kaybeden, kötüye giden şehirlerimiz kurtarılmak için adeta ün sayıyor. Muhalefetin yönettiği illerin belediye başkanları, şehirleriyle ilgilenmek yerine koltuk kavgasından başlarını kaldıramıyor. Vatandaş hizmet beklerken bunlar tüm mesailerini parti içi çekişmelerde harcıyor. İki tanesi zaten 3 ay boyunca Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız diye il il dolaşmaktan kendi şehirlerinin yolunu unuttu. Adana'dan Antalya'ya, Mersin'den Eskişehir'e, Aydın'dan İzmir'e, nereye baksak aynı vizyonsuzlukla, aynı hizmet kıtlığıyla karşılaşıyoruz. İnşallah 31 Mart 2024 tarihinde bu kötü gidişe dur diyeceğiz.

İstanbul ve Ankara başta olmak üzere 4 yıldır hiçbir hizmet alamayan şehirlerimizi tekrar hizmet ve eser siyasetiyle buluşturacağız.

"Değişim adı altında yürütülen kayıkçı kavgalarıyla bizim işimiz olmaz"

Muhalefetin kavgalı, dağınık, gerçekten içler acısı haline bakıp da gelecek seçimler dahil hiçbir seçimi çantada keklik göremeyiz. Bugün birbirlerine demediklerini bırakmayanlar yarın çıkarları uğruna can ciğer kuzu sarması olmakta asla tereddüt etmezler. Son seçim sürecinde bunun sayısız örneğini gördük, yaşadık. Masadan kalktı diye ittifak ortaklarına aşağılık hakaretlerde bulundular, 3 gün sonra hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ettiler.

Dün baba-oğul videosu çekenlerin bugün gırtlak gırtlağa gelmesinin bizim için hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Değişim adı altında yürütülen kayıkçı kavgalarıyla bizim işimiz olmaz. Bugün değişim diye Bolu'dan Ankara'ya yürüyenler ve ona her türlü hakareti yapanlar, dün genel başkanınız Ankara'dan İstanbul'a yürüyordu. O zaman yollar yürümekle aşınıyor muydu? Şimdi ne oldu? Yollar yürümekle aşınmaz demeye başladılar. Bunlar çok kısa süre öncesinin tarihini de unutuyorlar. Zihniyet değişmedikten sonra CHP genel müdürlüğüne hangi kumpasla kimin getirildiğini bizim nazarımızda hiçbir anlamı bulunmuyor.

"Gazeteci kılıklı terör sevicilere sahip çıkmayı sürdürüyor"

Zaten muhalefetin son 1 aylık karnesine baktığınızda bu tespitlerimizin ne kadar haklı olduğu anlaşılıyor. Milletin sandıkta verdiği net mesaja rağmen CHP Genel Başkanı, bebek katillerini öven gazeteci kılıklı terör sevicilere sahip çıkmayı sürdürüyor. Gezi olaylarının organizatörlerinin avukatlığın yapmaya devam ediyor.

"Kandil ve Pensilvanya'ya hangi sözleri verdiğini hala açıklamadı"

Partisinin grup toplantılarında zehir saçan diliyle önüne gelene saldırıyor, hakaret ediyor, iftira atıyor. Dikkatinizi çekerim, bu zatın 11'inci seçim yenilgisini aldığı 14 Mayıs'ın üzerinden tam 53 gün, 12'nci seçim hezimetini yaşadığı 28 Mayıs'ın üzerinden ise 39 gün geçti ama bu zat destekleri karşılığında Kandil ve Pensilvanya'ya hangi sözleri verdiğini hala açıklamadı. Bölücü örgütün siyasi uzantılarıyla kapalı kapılar altında neyin pazarlığını yaptığını anlatmadı. Londra'daki tefecilere iradesiyle birlikte başka neyi rehin verdiğini açıklığa kavuşturmadı. Hemen her seçim öncesinde kazanamazsam istifa ederim dediği halde hangi odakların kendisine tükürdüğünü yalattığını söylemedi. Dahası 13 yıla sığdırdığı 12 seçim bozgununa rağmen ne milletten ne de kendi seçmeninden bir kez olsun özür dilemedi. Bunlarla ilgili tatmin edici bir gelişme olmadan diğer her şey sahtedir, sanaldır, bir göz boyamadan ibarettir.

"Cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağım derken kendileri açıkta kaldı"

Şu anda bu parlamentonun bir bahtsızlığı da var. Genel başkanlarının olmadığı bir parlamento var. Niye? Pazarlık yaptılar. Her birine seni Cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağım derken kendileri açıkta kaldı. Bu anlayış müflistir, iflas etmiştir. İşte şimdi sadece ve sadece kendi işimize bakıyoruz ve Allah nasip ederse 31 Mart'ta yerel seçimlerden alacağımız zafer karnesiyle birlikte ülkemizi çok daha farklı bir istikamete hem merkezi yönetim hem yerel yönetimle beraber yöneteceğiz.

"Rakiplerimizin zayıflığından medet ummak yerine kendi oyun planımıza sadık kaldık"

Fuzuli tartışmalarla vakit israf etmek yerine tüm enerjimizi proje geliştirmeye harcıyoruz. Bizim siyasetteki başarımızın sırrı da zaten budur. Başkaları ne yaparsa yapsın biz kendi gündemimizi oluşturduk. Rakiplerimizin zayıflığından medet ummak yerine kendi oyun planımıza sadık kaldık. Hiçbir şey bizi şehirlerimize hizmet etmekten, ülkemize eser ve yatırım kazandırmaktan alıkoyamaz, koymamalıdır. Özellikle 8 ay sonra milletin kantarına çıkacak belediye başkanlarımızdan bu noktada azami hassasiyet ve gayret beklediğimi vurgulamak istiyorum. Kalan kısıtlı zamanımızı en iyi, en verimli ve en etkili şekilde kullanmamız gerekiyor. Bitme aşamasına gelen projelerimizi süratle neticelendirecek, doğrudan vatandaşımızın hayatına dokunan hizmetlere daha fazla eğileceğiz.

Şehirlerimizin ihtiyaçları neyse, insanımızı bizden neyi çözmemizi istiyorsa, seçmen neyden şikayet ediyorsa tek tek hal yoluna koyacağız. Popüler kültürün tüm dünyaya dayattığı etkinlikler yerine kendi medeniyet değerlerimizin özellikle beslediği nitelikli çalışmalara ağırlık vereceğiz.

"Deprem bölgesinin unutulmaması çok önemlidir"

Yaz aylarının gelmesiyle bu alanda kimi zaman dikkatsizlikten, kimi zaman özensizlikten, kimi zaman da hatalı yönlendirmelerden kaynaklanan bazı olumsuzluklara şahit oluyoruz. Kültür sanat alanında yapacağımız işlerde kıstasımız özgün, faydalı, milli kültürümüzü yaşatacak çalışmalardır.

Deprem bölgesinin unutulmaması çok önemlidir. Bakınız Türkiye, yalnızca 5 ay önce 50 bini aşkın vatandaşının hayatını yitirdiği büyük bir deprem felaketine maruz kaldı. Devletimizin kurumları tam 5 aydır 7 gün 24 saat aralıksız çalışsa da depremin 11 ilimizde açtığı yaralar henüz kapanmadı. Deprem turistleri ise bölgeyi çoktan terk etti. 6 Şubat'tan sonra kameralarıyla geldiler, yıkıntılar önünde poz verdiler, bir daha asla ortalıkta görünmediler. 14 Mayıs'a kadar bedava ev vadedip, 15 Mayıs sabahı depremzedelerimizi kapı dışarı eden tefecileri zaten muhataba almıyoruz.

Hasan Bayram kimdir? Hasan Bayram neden gündem oldu? Hasan Bayram kime saldırdı? Hasan Bayram kimdir? Hasan Bayram neden gündem oldu? Hasan Bayram kime saldırdı?

"Ne yapılacaksa yine AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bizler yapacağız"

Deprem bölgesindeki kardeşlerimiz, bunların adlarını dahi duymak istemiyor. Ne yapılacaksa yine AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bizler yapacağız. Evleri yıkılmış, düzenleri bozulmuş, bir gecede hayatları alt üst olmuş kardeşlerimizi söz verdiğimiz şekilde yeni yuvalarına kavuşturacağız. Sizlerden deprem bölgesindeki kardeş belediyelerinize sahip çıkmanızı, yürütülen faaliyetlere destek vermenizi bekliyorum. Şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın. Milletin umudu biziz.

Şehirlerimizin ne derdi varsa kardeşlerim, yine biz çözeceğiz. Vatandaşın ne talebi varsa yine biz karşılayacağız. Türkiye'yi hayalleri ve hedefleriyle yine biz buluşturacağız.

"En düşük memur maaşını 22 bin 17 liraya yükseltiyoruz"

Kabinemizin göreve başlamasından bu yana geçen bir aylık sürede milletimizle pek çok müjdeyi paylaştık. Asgari ücretlilerimizi sevindiren artıştan sonra dün 6 aylık enflasyon oranının belli olmasıyla birlikte memur maaş düzenlemesini Meclisimizin takdirine sunduk. Meydanlarda söz verdiğimiz üzere en düşük memur maaşını 22 bin 17 liraya yükseltiyoruz. Tüm kamu görevlilerinin yıllık ücretlerinde enflasyon farkı dahil ilave olarak seyyanen net 8077 liralık artış yapıyoruz. Ortalama memur maaşını 25 bin 15 liraya çıkarıyoruz. Tarihin en yüksek zamlarından olan bu düzenlemenin tüm memurlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.

"Yapılabilecek iyileştirmeler hususunda bakanlarımıza gerekli talimatı verdim"

Emeklilerimizin beklentilerini de göz ardı etmiyoruz. Ülkemizin 5 ay önce yaşadığı deprem gerçeğine rağmen ne söz vermişsek hepsini tek tek yerine getirdik, getiriyoruz. Kamuoyunda EYT olarak bilinen emeklikte yaşı bekleyenler meselesini çözüme kavuşturduk. Böylece 2 milyon 250 bin vatandaşımızın taleplerini karşılamış olduk. Yine geçtiğimiz aylarda en düşük emekli maaşını 7 bin 500 liraya yükseltmek suretiyle bu konudaki hassasiyetimizi ortaya koyduk. Malumunuz dün enflasyon oranı netleşince emeklilerimizin alacağı yeni maaşları da belli oldu. Yapılabilecek iyileştirmeler hususunda bakanlarımıza gerekli talimatı verdim.

Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Hazine ve Maliye Bakanımız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız çalışmaya başladı. İnşallah önümüzdeki haftalarda gerekli açıklamayı yapacağız.

85 milyonun her bir ferdinin refahını, gelirini, huzurunu artırma mücadelemizi hız kesmeden devam ettireceğiz."

Editör: Haber Merkezi