Genel

FETÖ'NÜN DARBE GİRİŞİMİNİN 8. YILI - Darbe girişiminde 8 kurşunla yaralanan Tümgeneral Ala, yaşadıklarını anlattı:

- "Ciğer acısı ve kan kokusu var ya, işte orada o olayı yaşadım. 'Öleceğiz' dedik, başka çaresi yok, her tarafımızdan vurulmuşuz. Sonra arkadaşlarımızı aradım. 'Çocuklarımı önce Allah'a, sonra sizlere emanet ediyorum' dedim" - "O günkü başkomutan kim? Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Taşın arkasına saklanmadı. Çıktı televizyondan, 'Ey milletim görev sizin' dedi. Ordu kimdi o gün? Millet. Onlar da dışarıya çıktı. Düşmana gerekli cevabı verdi"

Abone Ol

SAMSUN (AA) - RECEP BİLEK - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 2016'daki darbe girişimi sırasında vücuduna isabet eden 8 kurşuna rağmen İstanbul'da kışlasını darbecilere teslim etmeyen Samsun Garnizon Komutanı Gazi Tümgeneral Davut Ala, yaşadıklarını ve duygularını anlattı.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Kartaltepe Kışlasının albay rütbesiyle komutanı olan Ala, çıkan çatışmada vücuduna 8 kurşun isabet etmesine rağmen kahramanca direniş göstererek, kışlasını darbe yanlısı askerlere teslim etmedi.

Darbecilere karşı koyarken bacağından ve vücudunun çeşitli yerlerinden vurulan, karaciğeri hasar gören, parmağı kopan, dalağı delinen, kaburgaları kırılan Ala, darbe girişimine karşı gösterdiği yararlılık dolayısıyla Devlet Övünç Madalyası ile taltif edildi.

Darbe girişimi sonrasında tuğgeneralliğe terfi eden, daha sonra Milli Savunma Bakanlığı ASAL Genel Müdürlüğüne atanan Ala, tümgeneral rütbesiyle Samsun Sahra Sıhhiye Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığının yanı sıra Garnizon Komutanı olarak görevini sürdürüyor.

Davut Ala, AA muhabirine, 15 Temmuz'da televizyonda tankların havalimanına gittiğini görünce darbe girişiminde bulunulduğunu anladığını, eşi ile bir oğlunun Yalova'da olduğunu, diğer oğlunu evde yalnız bırakarak Zeytinburnu Kaymakamlığına gittiğini söyledi.

Bu sırada kalkışmada şehit düşen silah arkadaşı Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ü aradığını, onun da karargaha gitmek için araç istediğini öğrendiğini dile getiren Ala, ancak darbecilerin aracı göndermediğini aktardı.

Bunun üzerine eve gidip tabancasını aldığını ve polis arabasıyla kışlaya doğru yola çıktığını belirten Ala, şöyle devam etti:

"Rahmetli Sait Albay aradı, 'Vali yardımcımız arabayı gönderdi, ben kışlama gidiyorum.' dedim. 'Beni de kışlama bırakır mısın?' dedi. Yollarda askeri araçları görüyoruz. İnsanları ezmişler, ayaklar, bacaklar kopmuş. Bazıları askerleri dövüyor. Askeri araca müdahale edeceğiz ama siviliz, halk ters tepki verdi. Ondan sonra kışlamıza gittik. Bunlar başarısız olacağını anlayınca tanklar geri dönmeye başlamışlar ama pes etmemişler daha. Yanımıza asker aldık. Ambulans geliyor, durdurmaya çalıştık, durmadı. Havaya ateş edince durdular. 'Nereye gidiyorsun?' dedim. 'Arkada yaralı var, hastaneye götürüyoruz.' dediler. Ambulansın kapısını açtım, beraber çalıştığımız istihbaratçı yüzbaşı ve akademide okuyan iki kurmay yüzbaşı, hain. A Haber baskınında vurulmuşlar. Onları indirdik ve derdest edip polis ekibine teslim ettik."

Ala, 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında darbecilerle girilen çatışmada Kurmay Albay Ertürk ile polis memuru Serdar Gökbayrak'ın şehit olduğunu, birçok asker ve polisin de yaralandığını anlattı.

Ertürk'e, "Komutanım" diye bağırdığını ancak sesinin çıkmadığını gözyaşlarıyla anlatan Ala, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şehit olmuş. Ondan sonra bize de mermi atmaya başladılar. Biz de onlara karşılık verdik. Silah tutukluk yapıyor sandım. Yanımdaki uzman çavuş, 'Komutanım, silah tutukluk yapmamış, parmağınıza bakın.' dedi. Baktım, tetiği tutan parmak yok, onun için ateş edemiyorum. Bu arada polis memuru arkadaşı vurdular. Onu kurtarmaya giderken bir mermi daha yedim. Bize haince ateş ettiler. Helikopterin yanına düştüm. Kalbin yaklaşık 1,5 santim altından bir daha vuruldum. Ciğer acısı ve kan kokusu var ya, işte orada o olayı yaşadım. 'Öleceğiz' dedik, başka çaresi yok, her tarafımızdan vurulmuşuz. Sonra arkadaşlarımızı aradım. 'Çocuklarımı önce Allah'a, sonra sizlere emanet ediyorum.' dedim. Kelimeişehadet getirdim, başım dönmeye başladı. Ciğer acısıyla kan kokusu daha da şiddetlendi. Bayılmışım. Gözlerimi hastanede açtım. Beni oradan götürürken bazı FETÖ'cüler kaburgalarıma tekme atmış, kırmışlar. Orada bir de eziyet etmişler. Hastanede yoğun bakım odasına almışlar. Yoğun bakım odasında yine eziyet görmüşüz."

- "Cumhurbaşkanı Erdoğan çıktı, 'Ey milletim görev sizin' dedi"

Ala, yaklaşık 2 ay hastanede tedavi gördüğünü, ilk müdahalede bulunan doktor sayesinde hayatta kaldığını vurgulayarak, hastanede bulunduğu sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın telefonla aradığını ve birkaç dakika konuştuklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gece 02.00'de aramasının hayatında yaşadığı en önemli olay olduğunu belirten Ala, "Bu, vefanın göstergesidir. Askerlikte şöyle bir deyim vardır, 'Eğer komutan taşın arkasına saklanırsa ordusu dağın arkasına saklanır.' O günkü başkomutan kim? Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Taşın arkasına saklanmadı. Çıktı televizyondan, 'Ey milletim görev sizin.' dedi. Ordu kimdi o gün? Millet. Onlar da dışarıya çıktı. Düşmana gerekli cevabı verdi. Ondan sonra da iyileştik elhamdülillah." ifadelerini kullandı.

- "15 Temmuz'u unutturmamamız lazım"

Ala, ilk ateş edildiğinde cebindeki cep telefonunun parçalandığını, cüzdanının hasar aldığını, bu sayede ayakta kaldığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"O gece söylenecek sözler 251 şehit ve 2 bin 193 gazi tarafından yeterince söylendi. Yüce Allah bir daha böyle bir olayı bu millete yaşatmasın. Yaşatacakları da perişan etsin. 15 Temmuz'u unutturmamamız lazım. Gençlerimize unutturmamak için bunun gerçek bir ölüm kalım, yaşam meselesi olduğunu anlatmamız lazım. Tarih tekerrürden ibarettir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başkomutanımıza ve silah arkadaşlarına, onun nezdinde bu ülke için terini dahi dökmüş tüm insanlara, şehitlerimize, gazilerimize Rabb'imden rahmet diliyorum. Hayatta kalanlara da yüce Allah'ım sağlık, sıhhat ve huzur versin."