Eşkıyalık,silahla veya başka bir şekilde zor kullanmak suretiyle,yol kesip,baskın yaparak mala cana tecavüz kamu düzenini ve güvenliğini ihlal olarak tanımlanmaktadır.
Haksızlıkların ortaya çıkması,ekonomik durumun bozulması,devlet idaresindeki zafiyet görevlilerin yetkilerini kötüye kullanmaları hak ve adalet anlayışının doğru işlememesi hukuksuzluk vb.faktörler ,baş kaldırılara ve eşkıyalığa sebep olmuştur.
Fahri MADEN hocamın yazmış olduğu “Kastamonu’da Eşkıyalık” isimli eserde ilçemiz Taşköprü’de geçmiş zamanda yaşanmış olan eşkıya ve eşkıyalıklara rastlıyoruz.
Taşköprü kazasının sakinlerinden ve eşkıyadan Çakıroğlu Ahmet isimli sipahi ve oğlu Şaban’nın Büyük Kafranviran ve çevredeki diğer köylerde evler basıp yağmaladıkları,adam öldürdükleri,sefere gitmeyip köylerde yağma ırza tecavüz ve daha nice kötülükler yapmışlardır.
Bunların yakalanıp haklarından gelinmesi emredilmiştir.
XVIII.yüzyıl başlarında Çankırı ve çevresinde yaşanan birkaç hadisenin dışında daha çok Taşköprü kazasında faaliyette olup,yöneticileri kendi emirleri altına alıp iş yaptırmaz hale getirmek isteyen yol kesen eşkıyalarla karşılaşılmaktaydı.Taşköprü halkı bunlar hakkında sık sık mahkemeye şikayette bulunmuşlardır. Kadıoğlu Abdulkadir isimli şaki uzun süre Taşköprü’de halkın mülklerini ve eşyalarını gasp etmiş,hakkında yapılan takibat neticesinde yakalanıp Sinop kalesine hapsedilmek üzere götürülürken yolda kaçmıştır. Bu dönemde yine Taşköprü’de Yazı köylü Nuh ile Yılanlıoğlu’nun kaza kadılarını korkutarak ,tehdit ederek istedikleri kararları aldırmaya uğraşmışlar bu arada Taşköprü’ye atanan üç kadıya görev yaptırmamışlardır.Bu yolla bölgede adaleti sekteye uğratmışlar ,halkın malını ve parasını alarak perişan etmişlerdir.Mart 1708’de bu kişilerin yakalanması için emir verilmiş ,Nuh yakalanırken ,Yılanlıoğlu İznik tarafına kaçmıştır.age-s58
Şer’iyye sicil kayıtlarından XVIII. yüzyılın başlarında Taşköprü bölgesinde yol kesen eşkıyalar çoğalmıştır.Bu tür eşkıyalığın çoğalmasında Taşköprü’nün yol güzergahı üzerinde olmasının payı büyüktür. Kasım 1713 tarihinde yol kesen eşkıyanın Taşköprü Şahinçatı köyünden Ahmet efendi ile Çiftlik köyünden Mehmet Bey ve Mustafa Bey’in gece evlerini basıp eşyalarını gasp ettikleri,daha sonra bunların eşkıyayı takip ederek aralarında meydana gelen çatışmada eşyalarını geri almayı başardıkları haber verilmiştir.Bu olayın soruşturulması için Kastamonu müsellimi Hüseyin Ağa görevlendirilmiştir. O tarihlerde Boyabat kazasına bağlı Şehirviran (şehirören bu gün Taşköprü’ye bağlı)köyü sakinlerinden Hüseyin Bey’in önünü kesen Muhammed bin Şaban’ın reisliğinde altı şaki beş adet mızrakla üzerine hücum etmişler,yanında mevcut olan 130 kuruş nakidini;bir sarı çukaya kaplı kürk,bir yeşil çuka,iki çakşır,bir kırmızı kaban,bir taban kılıç,bir boy tüfeği,bir çift tabanca ,bir mavi çuka yağmurluk,yirmi deste kaşık,bir yorgan,bir kebe ve sair eşyaları ile bir re’s doru erkek katırı gasp etmişlerdir. Hüseyin Bey,Kastamonu mahkemesine baş vurmuş,aynı köyde yaşayan kişilerin olaya şahitlik etmeleri üzerine şakiler hakkında gerekli işlemlerin yapılması istenmiştir.
1706 yılında yeniçerilik iddiasında bulunan Gavraz köylü Mehmet ve arkadaşları Kethüdaoğlu Mehmet,Hacıoğlu Halil,Çiftlikoğlu Abdullah ve Derviş ile birlikte gece yarısı ellerinde bıçak ve silahlarla Çetmi köylü Osman’ın evine saldırarak onu boğazından yaralayıp öldü zannederek bırakıp kaçmışlardır.Yeniçeri Mehmet hakkındaki suçlamaları kabul etmiş ve cezalandırılmak üzere Yeniçeri serdarı Ahmet Beşe’ye teslim edilmiştir. Bu eşkıyalardan biri Yeniçeri serdengeçti ağalarından Kubat İsmail’dir.Taşköprü naibinin yazdığı mektupta daha önce eşkıyalıktan Bozcaada’da kalebent olan Kubat İsmail ıslah olmayıp Taşköprü’de sürekli bozgunculuk ve eşkıyalık yaptığı haberi verilmiş ,bu sebeple Ocak 1721’de yakalanıp Sinop kalesine hapsedilmesi ferman edilmiştir.
TAŞKÖPRÜ AYANI HACI ÖMER 1833 yılında halka zulmettikleri tespit edilen Taşköprü kazası ayanı Hacı Ömer ile emrindeki askerin cezaları için Kastamonu’ya ilam gönderilmiştir. İlamla ilgili Kastamonu sancağı mütesellimi Mustafa Ağa’nın tahriratı da padişaha sunulmak üzere İstanbul’a ulaşmıştır. Mütesellimin güzel hizmet etmesi sebebiyle isyankar Hacı Ömer’e ilgili icra edilecek hususlarda kendisine onay verilmiştir. Kastamonu mütesellimi Mustafa Ağa Taşköprü Ayanı Hacı Ömer ve avanesinin öldürüldüğünü bildirmiştir. Taşköprü Ayanı Hacı Ömer ve avanesi idamla cezalandırılmışlardır. Ayan Hacı Ömer ilga edilen yeniçeri taifesindendir.Oklu asker sınıfındandır.Kendisine Taşköprü Ayanlığı tahsis kılınmıştır.Anacak fukaraya ve aciz halka zulmetmenin yanında yolsuzluklara da başlamıştır.Kendisine bu tür kötü hallerinden dolayı nasihat olunduysa da bu tenbihler aksi tesir meydana getirmiştir.Bu defa Ayan Hacı Ömer öncekinden daha çok kötülüğe ve fesada yönelmiştir. Buna ilk önlem olarak azledilmesi ,yerine münasip ve mutedil birisinin tayini kaza ileri gelenleri ve ahalisi tarafından niyaz edilmiştir.Yine iyi yolla görevden alınması cihetine gidildiysede buna itibar etmemiştir. İtaat etmek istememiştir.Gelip teslim olmak istemediği gibi gönderilen kişiyi de kovmuştur. Şakinin İzale-i vücudu için kavasbaşı Mehmet Hidayetullah Ağa bir miktar asker ile üzerine gönderilmiştir.Hacı Ömer başına topladığı bir miktar haramzade ile hanesine kapanmış,beş altı saat muharebe ve mukatele etmiştir.Hanesine ataeş verilmiş,şaki Ömer yanında kalan üç nefer ile dışarı hücum ederek firarı esnasında takip olunarak öldürülmüştür. Böylece fakir halk Ayan Hacı Ömer ve avanesinin zulmünden kurtulmuştur.Şaki Hacı Ömer’in tek çocuğundan başka varisi bulunmamaktadır.mal ve eşyaları tesbit edilerek deftere yazılması istenmiştir.Taşköprü kazası ahalisi bu beladan kurtarılmaları dolayısıyla teşekkürlerini içeren bir ilam göndermişlerdir.age:S 85-86
TAŞKÖPRÜLÜ DELİ DUMAN Yine yeniçeri kalıntılarından biri olan Deli Duman ,Taşköprü’nün Yazıhamit köyündendir.İlga edilen Yeniçeri ocağı firarilerindendir.Daha önce Tahmiscioğlu Mustafa’nın isyanında yer alarak halka zulmetmiş,halkın emval ve eşyalarını gasp etmiştir.Deli Duman adlı yeniçeri firar ettikten sonra gizlice hanesine gitmiş ve orada gizlenmiştir.Deli Duman’ın evinde gizlendiği ihbar edilmesi üzerine 15 şubat 1834 tarihinde durum Kastamonu sancağı mütesellimi Dede Mustafa Ağa’ya bildirilmiş ve bu kişi yakalanarak gerekli cezanın verilmesi emredilmiştir.
*Taşköprü bölgesinde Kuruca köylü(Duruca) Ferhat, Sekü (sökü) köyünden Fettah oğlu Osman ,Gökbilal (gökbelen) köyünden Mehmet oğlu Emrullah, Beytemür (Bekdemir) köyünden Hasan ,Yılanlı köyünden Bekir oğlu Salih, Süvaritepe köyünden Hanas oğlu Mustafa,Lulama (Alama) köyünden Ali oğlu Mehmet ve akseke köyünden Mustafa oğlu Hüseyin’in eşkıyalık yaptıkları tespit edilmektedir.
*Kastamonu ilk İstiklal Mahkemesi’nde yargılanan eşkıya çetesi Taşköprü yolunda soygunculuk yapan Obrucak köyünden Hındım Mehmet,Taşköprü’lü Rıza ,Şaban,Acur Ali ve Ali Çavuştur.
10 Şubat 1921’de icra edilen mahkemedeHındım Mehmet ve Şaban’ın,daha önce onar sene pranga cezasına mahkum olan Halil ve Hakkı ile beraber Kurtlu dağ’da Tosyalı Şevket Çavuşu soydukları,daha sonra Hındım Mehmet,Rıza ve Şaban’ın beraber olupKastamonu yakınlarındaki Gavur Köyü denilen yerde silahla yolcuları soydukları,yine Kuruçay denilen yerde Rıza’nın bir arkadaşıyla dört yolcuyu soydukları ve bu soygunlarda Ali Çavuş ve Acur’un da medhalleri tesbit edilmiş,bu kişiler pranga cezasına mahkum edilerek,çaldıkları eşyaların bedelinin menkul ve gayrı menkullerinin satılarak tesviyesine karar verilmiştir.
Kastamonu İstiklal Mahkemesi Eylül ve Ekim 1921 tarihli yargılamada Taşköprü çevresinde Buynaz namında birinin eşkıyalık yaptığı;Uzunkavak Köyünden Karakol korucusu Ahmet oğlu İbrahim’in Buynaz’a silah ve cephane yardımında bulunduğu ve yakalanmasına mani olarak görevini suiistimal ettiği,yine Yukarı Uzunkavak Köyünden İlimdar oğlu Ali Çavuş’un Buynaz’a yataklık yaptığı şahitlerin ifadesinden anlaşılmıştır.Bunların Hıyanet-i Vataniye suçları sabit olup Üçer sene küreğe konmaları ,ayrıca Ahmet’in şaki Buynaz’a teslim ettiği silahın fiyatı olan yüz liranın kendisinden alınmasına hükmedilmiştir.
Kaynakça;”Kastamonu’da Eşkıyalık” Fahri Maden / kitabevi 2018 basımı
Necati DOĞANÇ