Açıklama ile ilgili yayınlanan duyuruda; "Hanönü'de yaşam hakkı... Bakır madeninin neden olduğu çevre kirliliği, kimyasal atık havuzları, yok edilen ormanlar ve tarım alanları, kontrolsüz salınan kimyasal atıklar. Hanönü nefes almak istiyor. Hanönü halkı geleceğini bu karanlıktan kurtarmak istiyor" ifadelerine yer verilmişti.
ŞAHİN: MADENLER HALKINDIR!
Hanönü Atatürk Meydanı’nda konuşan CHP İl Kadın Kolları Başkanı Devrim Ezgi Şahin, “Değerli ilçe Başkanım, kıymetli parti yöneticilerimiz ve partililerimiz, ülkenin dört bir yanından gelen sivil toplum kuruluşlarının kıymetli temsilcileri, hak hukuk ve adalet mücadelemizde bizi yalnız bırakmayan il dışından gelen değerli avukatlarımız ve çok kıymetli Hanönü halkı!
Madenler halkındır! Halk biziz! Bugün burada Hanönü halkının hakkını aramak için bulunuyoruz! Tehditlere pabuç bırakmayan, uğradığı şiddete rağmen Hanönü halkının hakkını savunmaktan bir an bile geri durmayan ilçe başkanımızın her daim haklı mücadelesinde yanındayız!” dedi.
“BİZ EMEKÇİNİN YANINDA RANTÇININ KARŞISINDAYIZ!”
“Değerli Hanönü halkı! Mehmet Başkan sizin kardeşiniz, komşunuz, evladınız, arkadaşınız, dostunuz!” diyen Şahin, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Sizin hakkınızı savunurken onu bu mücadelede yalnız bırakmayın! Biz bir olursak bu haksız düzeni bozarız! Madende çalışan yurttaşlarımızın yanındayız! Bizler kimyasal atıklarının dereye bırakılmasına karşıyız! Ekolojik dengeye zarar veren bu eylem senin benim hepimizin hayatını tehlikeye atıyor! Hiç kimse algı politikası yapmasın! Biz emekçinin yanında rantçının karşısındayız!
Cumhuriyet Halk Partisi kimsesizlerin kimsesidir! Haksızın karşısında, haklının, güçlüyle güçsüzün haksız savaşında güçsüzün yanındadır! Biz bu mücadelede sonuna kadar haklıyız! Hakkımızı sonuna kadar arayacağız!”
SOSYAL: ÇEVRE KATLİAMI YAŞANIYOR
CHP Hanönü İlçe Başkanı Mehmet Sosyal ise; İlçenin etrafında, Taşköprü’den Boyabat’a oldukça geniş bir araziyi kapsayan bakır madeni rezervleri bulunduğunu ifade ederek, “Bugün buraya, Hanönü’müzün güzelliklerini, doğasını, yöresel lezzetlerini görmek tanımak için davet edilmiş olmanızı çok isterdik” dedi.
CHP İlçe Başkanı Soysal, şu konuşmayı yaptı: “Merhaba arkadaşlar; Adım Mehmet Soysal, doğma büyüme Hanönü insanıyım. Ailem, geçmişim buraya ait. Aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi ilçe başkanıyım. Bugün buraya, Hanönü’müzün güzelliklerini, doğasını, yöresel lezzetlerini görmek tanımak için davet edilmiş olmanızı çok isterdik. Ancak bildiğiniz üzere ilçemizin etrafında, Taşköprü’den Boyabat’a oldukça geniş bir araziyi kapsayan bakır madeni rezervleri bulunuyor. Bu madenin çıkarılması için 2007 yılından bu yana çalışmalar sürüyor. Maden kamusal bir değerdir. Madenler halkındır. Elbette işlenmesi gerekiyor. Ancak bunun, halk yararına, halkın talep ve çıkarları ile doğanın dengesi korunarak yapılması gerekiyor. Yüzde doksanı Karadeniz ormanlarıyla çevrili ilçemizde son yıllarda maden çıkarılması konusunda korkunç bir çevre katliamı yaşanıyor. Bugün buraya, bu katliamı, bu pervasızlığı dinlemek ve anlamak için geldiniz. Hanönü ve çevresinin, etki altında kalan tüm bölgenin kurtarılması mücadelesine destek vermenizi talep ettiğimiz için geldiniz. Sesimize ses verdiğiniz için Hanönü halkı adına hepinize teşekkür ediyorum.
“YETKİLİLER ŞİRKETİN TÜM YASADIŞI FAALİYETLERİNE GÖZ YUMUYOR”
Size son 3-4 yılda neler yaşadığımızı ve tehlikenin boyutunu anlatmaya çalışacağım.
Akfen, İlbak ve Cengiz holdinglerin ortağı olduğu Acacia Maden şirketi bakır madenini çıkarmak ve işlemek amacıyla kurduğu tesis ve açık ocaklarıyla ilçemizi kuşatmış durumda. Şirket, hem maddi kaynakları hem de siyasi gücüyle tüm resmî kurumları kendi şirket ofisi haline dönüştürdü. Belediye, çeşitli kademelerdeki memurlar ve yetkililer şirketin tüm yasadışı faaliyetlerine göz yumuyor.
Acacia Maden şirketi ilçenin hemen dibine büyük bir bakır madeni açtı. Yaklaşık 1700 hektarlık bu bölge tamamen ormanlıktı. Açtığı açık ocak madeniyle milyonlarca ton toprağı kimyasallarla zehirleyerek devasa bir atık dağı oluşturdu ilçemizin yanında. Yaklaşık 200 metre derinliğe ulaşan maden çukuru bir atom bombasının açtığı kratere benziyor. Sadece maden ocağının etrafında değil tüm bölgede canlılar zehirleniyor.
“İNSANLAR ZEHİR SOLUYOR”
2.500 nüfuslu ilçemizde insanlar zehir soluyor. Tarım arazilerimiz kirleniyor. Hayvanlarımız hastalanıyor. Kasabamızın içinden geçen Gökırmak bir zamanlar balık kaynardı. Su samurları yaşardı. Şimdi ise bunlardan eser yok.
İlçemize bakan tepede flotasyon tesisi kuruldu. Burada her gün binlerce ton kimyasal kullanılıyor. Çıkan atıklar ise ilçemizin içinden borularla taşınarak yine kasabamızın karşısına inşa edilen devasa atık çamuru barajına aktarılıyor. Geçen sene borular 3 kere patladı. Tüm sokaklar zehirli çamura bulandı. Bahçelerimiz zehirlendi. Atıklar nehre aktı. Tamir işlemleri usulüne uygun yapılmadı. Bu yüzden arka arkaya yaşandı bu kazalar. Fakat şirkete hiçbir yaptırım uygulanmadı. Üç kez patlayan borulara rağmen, faaliyetleri durmadı. Hiçbir önlem de alınmadı. Bu patlamalardan biri az ileride Jandarma karakolumuzun hemen önünde oldu.
“TAŞKÖPRÜ İLÇESİ DE BU İŞGALDEN NASİBİNİ ALMIŞ DURUMDA”
Şirket büyük bir açgözlülükle maden sahasını genişletmeye devam ediyor. Önce 5 bin hektar orman arazisi sonra da 3 bin hektar orman arazisi üzerinde sondaj çalışmalarına başladı. Her başvurusu anında kabul ediliyor. Hanönü’ye komşu Taşköprü ilçesi de bu işgalden nasibini almış durumda. 8 bin hektar orman arazisi içindeki onlarca köy ortadan kalkacak. Buralardaki insanlar yurtlarından olacak, tüm doğası da canlılarıyla birlikte yok edilecek. Bu köyler arasında Kuyluş, Kornapa, Oymaağaç, Sökü ve Akçasu bulunuyor. Şu an aramızda bu köyden insanlarımız da yer alıyordur. Onların da bir mücadele ağı örmeye birlik olmaya ihtiyacı olacak. Ayrı ayrı kaybedebiliriz, ama birlik olup kazanacağız.
“ZEHİRLİ ATIKLARIN UYGUN BİR ŞEKİLDE
BERTARAF EDİLMESİ GEREKİYOR”
Arkadaşlar yaklaşık 10 bin hektar ormandan bahsediyoruz. Bu miktar ülkede bir yılda yanan orman arazisinden daha fazla. İçinde binlerce tür canlı ve soyu tükenmekte olan türler mevcut. Hepsi madenin doymak bilmeyen kâr hırsı nedeniyle yok olacak. Bakır madeni çıkarılırken ortaya çıkan zehirli atıkların uygun bir şekilde bertaraf edilmesi gerekiyor. Bu da fazladan maliyet demek. Daha fazla kâr etmek için insan hayatı, Hanönü’nde yaşayan insanların hayatı hiçe sayılıyor. Maden şirketinin arkasındaki en büyük güç olan iktidar tüm bunlara göz yumuyor.
“NEHRİMİZ KİRLENDİ AMA YETKİLİLERDEN ÇIT ÇIKMADI”
Felaketler bir değil birden fazla. 3 sene önce ilçemize hakim tepede inşa edilen atık barajı insanlarımız için büyük tehlike yaratıyor. Daha önce sızıntı nedeniyle nehrimiz kirlendi ama yetkililerden çıt çıkmadı. Şimdi ise bu atık barajının gövdesinde kayma var. Şirket kaymayı önlemek için fore kazıklar çakmaya başladı. Tepenizde her an sizi yutabilecek 5 milyon metreküp hacminde bir zehir çamuru ile yaşamak zorunda kaldığınızı düşünün. Her gün tozu, gürültüsü, orman katliamı yanında bir de bu tehlikeyle baş başayız. Üstelik, bu atık barajının tam karşısında, 137 öğrencili bir okul bulunuyor. Öğrencilerimiz, olası bir çökmede kimyasal atıklarla ilk karşılaşan taraf olacaklar. Milyonlarca ton kimyasalın ilk uğrak yerinde yaşıyorlar.
Atık barajında kaymanın önlenmesi için kazık çakılması size bir çözüm gibi gelebilir. Bu bir göz boyamadır. Nedeni şu: Şirketin ne kadar güçlü ve ne kadar kanun tanımaz olduğunu şimdi vereceğim örnekle daha iyi anlayacaksınız:
“HANÖNÜ’NÜN YAKININDAN FAY HATTI GEÇİYOR”
Hanönü ilçemiz yakınından yüzlerce kilometre uzunluğunda aktif bir fay hattı geçiyor. Kuzey Anadolu fayı değil bu, o da başka bir tehlike arz ediyor ama bahsettiğim fay hattı onun da kuzeyinde. Taşköprü, Hanönü ve Boyabat ilçelerinden geçmekte. İşte bu fay hattının tam üzerinde az önce gövdesinin kaydığını söylediğim atık barajı inşa edilmiş. Çevre Bakanlığı bu olaya nasıl izin verdi bilemiyorum. O ÇED raporu nasıl onaylandı, kimler imza attı, bu sorgulanmalıdır. Çünkü hiçbir kanun fay hattı üzerine böyle bir yapıya izin vermez.
“HEP BİRLİKTE MÜCADELEYE DAVET EDİYORUM”
Şirketin siyasi gücü bu kadar büyük ama insanlara, doğaya olan umursamazlığı ve para hırsı ise çok daha büyük. Korkunç bir felaket geliyorum diyor bağıra çağıra ama hiçbir yetkili, hiçbir kurum bu gerçeği görmek istemiyor.
Arkadaşlar sizleri, ülkeyi adım adım istila eden, emeği sömüren, yaşama değer vermeyen bu acımasız şirketlere ve bu sermayeye çanak tutan iktidara karşı hep birlikte mücadeleye davet ediyorum.
Hanönü’nde gerçekleşen bu kabusa karşı kolektif direnişimize de destek olma çağrısı yapıyorum. Hepinize sevgi ve selamlarımı sunuyorum.”
Programda Ayancık Çevre Koruma Derneği Başkanı Mukammed Sarısoy da konuşma yaptı…
Hanönü Atatürk Meydanı’nda toplanan kalabalık, taşıdıkları pankartlarla bakır madenine tepki gösterdi.