ANAMI ARI/ANIYORUM
(Anamın Yaşam Öyküsünün Özetidir.)
Üç yaşında hem öksüz hem yetim kalan
Kâh dayılarına kâh amcalarına sığınan
Akranları ilkokula giderken kuzu otlatan
Karakum'da kardeşine kabuktan patik yapan!
Tekneden ekmeği alamadığı için, için için ağlayan
Bayramlık elbise şöyle dursun, ayaklar bile ayan
Kız kardeşi ve iki öksüz kız arkadaşıyla bayram günü ağlayan
Annelerinin mezarına götürmek üzere kır çiçekleri toplayan
Bugün başkalarına bayram... Onlar mezarlıkta dört küçük bayan!
Vicdanın varsa gel de sen bu manzaraya (!) dayan
Arifgilin kızıyken onaltısında Cenan Hasan'a varan
Kayınnası evde yatarken, kayınnatası ile ot ayıklayan
Beşiğini ta Yukarı Ova'dan köye kadar sırtlayan
Önceleri çocuğu olmuyor diye aile içinde horlanan
Babasının olmayan evine (!) dönmeye zorlanan
Hayatının yazında tam otuzunda dul kalan
Babası öldüğünde iki yaşındaydı küçük oğlan
Ta Aktaş'a çifte gitti sekizindeki Hamza'ylan
İlkokul beşteydi İsmail’i harman savurduğu zaman
Evlatlarının başında fedakâr bir kadın komutan!
Babamın sağlığında doyasıya yiyorduk tereyağlı pilavdan
Ne eksikti sofrada?... Pekmez, süt, yumurta, et ve baldan
Nisanda bile yemyeşil üzüm inerdi bizim tavandan
Babam ölünce en iyi katığımız marul, soğan ve ayran
Daha güzel yemeğimiz olmadı vitayağlı yassı hamurdan
Öküzlerden biri mutlaka yatardı; hele kara danan!
İsmail ile Yusuf sap çeker, döven sürerdi... Hamza çoban...
Ah, reçel-helva bulabilseydik!... Azık yine yavan
Çaykaşı’nda ne zevkli kalkardı bizim harman
Yıl boyunca yeterdi hem buğday hem saman
Üç oğlun olmasa eşinin evi sana yaban!
Dibekliyayla’ya çifte gidiyorsun omzunda saban
Gökkubbe başına yıkıldı tarladan kovulduğun an
Ovayı ekemediğine değil, yediğin taşa yan!
Hakkını isteyince de dayıoğlunun evinden kovulan
Karık -katık almayıp bankaya üç-beş kuruş atan
"Yarın otuz bin lira lazım, evlenecek üç oğlan"
Pınarönü’ndeki yarım arsayı almak için ineğini satan
Yavan ekmek yiye yiye kalmadı dizlerinde derman
Büyükten başladı, ötekileri de okutacaktı sıraylan
Beş lira nerede!? Tosya 'ya okumaya gidiyorum yayan
Bende azık torbası, anamın sırtında yatak-yorgan...
Kitap, defter yok. Hani sinema parası?.. Üst-baş gariban
Sobasız evde otur, sarıl yorgana... Ekmeği ye yavan
Kaç örnek var? Benim gibi okuyan, anam gibi okutan
A'yı bilmezdi, ama hesapta yaman
Umutlarını bir demet derdine ederdi yorgan
"Dulluk özgürlük derler, sen öyle san!"
Et, et suyu nerede? Ekmeğini terine ban!
Seninle övünüyor hem evlatların hem Atan!
Hem çift süren hem hamur yoğuran
Çalışmak zorunda... Çöp atlayacak hali yok inan
Ta Töney'de ırgatlık yaparken hastalanan
Hakkını ötede ara, yat onurlu bayan
Yılın anası seçiliyor simdi gölgede yatan!
Sana özet bilgi: Üç gelin sırayla Asiye-Zeynep-Nuran
Altı torunun: Özgür-Umut-Bir demet-Hasan Barış -Onur biri de adından
Torunlarının on iki çocuğu var: Yaren, Dicle, Deniz, Zümra, Yiğitcan
Eylül, Melek, Çağdaş, Özgün, Arda, Gülce, Taylan
İsmail'in öğretmenliği, Hamza-Umut-Barış'ın askerliği Van
Yusuf'un İstanbul'da; Taşköprü'ye yerleşti İsmail ile Hamza'n
Üç oğlunda Devlet memuru... Anılarımız köyde kalan!
Kaderinde üç sayısı... Büyük yerden gelmiş ferman:
Cumhuriyet’in 3. yılında doğan, 3 yaşında öksüz kalan
3 çocuk anası, 3x10 'unda dul, 40+3 'ünde Mevla'sına kavuşan
Sevinçleri yalnız bir ağaç kadar, üzüntüleri orman
Güneşten ziyade çektiği çileydi O'nu yakan
Evinin biri yıkıldı, biri yandı; buna dayanır mı can?
Elverişsiz koşullarda yaptı küçücük bir mekân
Sen şimdi gerçek dünyadasın, bizler ise yalan
Burada sessiz... Upuzun... Gün görmeden(!) yatan
Ümmiye (Emine) Çiçek adlı bir kadın kahraman
"Yaşam bir kuşluk vakti kadar" "Dünya bir han"
"Dünyanın arkasında dünya var; sen görünenle oyalan !"
"Tarlada ölen camidekinden eftaldir" felsefesini savunan
Orucunu tutardı; namazını da kılardı zaman zaman
Tahminim o ki, seni cennetine koyacaktır Ulu Yaradan
Yeşilimtrak gözlü, elleri, ayakları kocaman
Hem boyca yiğit, hem huyca yiğit insan
O müthiş irade... Sabır taşını çatlatan
Hep kaderine razı oldu… Hiç etmedi isyan
Öfkesini suya yazan, sevgisini taşa kazıyan
Binek nerede?... Yürü!... Dayan dizlerim dayan
Şans nerede?... Hayatın hep acı yanını tadan
Saygı nerede?... Var mı seni insandan sayan
Ekmek nerede?... Çıkarabilir misin aslanın karnından!
Evet orak burada... Eline alınca tarla toz-duman
Doluda, tipide, borada çocuklarının üzerine abanan
Dinlenme başlangıcı: İlk kar düştüğü zaman
Çalışma başlangıcı: Erikler çiçek açtığı an
Hür düşünceli, kendisi ve çevresiyle barışık bir insan
Seni dövmesinin dışında iyi bir insandı rahmeti kocan
Alçak gönüllüydü... Ve usta bir aşçıydı kaynatan
Sana az mı etti, karagözlü Karakız kayınnan?
Sana yan bakmak kimin haddine? Korkarlardı kayınından
Memnundun kuzenin Ayşe ile Kabakçı Ali Dayından
Kış geceleri seni ısıtır ve avuturdu Sultan Halan
Ne şeker adamdı torba donlu aksakallı Akşaban Amcan
Şimdi pişman; elbiseleri ters giyip seni korkutan bayan
Hiç zarar gelir mi? Allah'tan gerçekten korkandan
Yarın bayram... Bak torunların geldi, haydi kalk anam!
Adalet daha da sapıyor, ahlak azalıyor; yerinde yat anam!
Bulamam ki, senin gibi bir anayı fener yakıp arasam!
Sabaha kadar dua edip, akşama kadar Fatiha okusam
Ödemem mümkün mü hakkını, altından mezar yapsam?
Ve Dolunayı yakalayıp kabrinin başında lamba tutsam!!!...
Oğullarının adına
Büyük Oğlun
İsmail ÇİÇEK