Medya Scope'un haberine göre dün İstanbul ve çevre illerde meydana gelen büyük deprem, Türkiye’nin depremle mücadele ve hazırlık durumunu yeniden gündeme getirdi. AFAD, depremin şiddetini 6.2 olarak açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 266 artçı depremin ardından can kaybı yaşanmadığını belirtti. İstanbul’a 650 personel ve 148 araç görevlendirilerek, barınma talebi olan 51 bin vatandaş camilerde, 50 vatandaş ise okul ve yurtlarda misafir edildi.

İstanbul Depreminin Ardından Yaşananlar: Yardım ve Destek Süreci

Bakan Yerlikaya, Kızılay’ın 38 belediye ve STK'larla iş birliği içinde 286 araç ve 1508 personel ile ikram ve yardım dağıtımına devam ettiğini duyurdu. Yardım noktalarında çorba, ekmek, kumanya ve içecekler vatandaşlara ulaştırıldı. Bu süreç, İstanbul’un deprem sonrası kriz yönetimi ve hazırlık durumunu gözler önüne serdi.

Ekonomik Boyutlar: Depremin Türkiye Üzerindeki Etkisi

Depremin ekonomik etkileri üzerine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Haluk Levent, İstanbul depremi ile ilgili şu uyarılarda bulundu: “İstanbul depremi geliyor, ancak hazırlık yapmadık. Deprem dirençli kentler oluşturulması gerektiği söylendi fakat daha çok rant üreten kentler yaratıldı.” Levent, merkezi otoritelerin kriz anlarında müdahalede geciktiğini ve yerel yönetimlerin bu süreçte daha hızlı ve etkili olduğunu vurguladı.

1999 Marmara Depremi ve Ekonomik Sonuçlar

Prof. Dr. Öner Günçavdı ise 1999 Marmara depremi sonrası Türkiye ekonomisinde yaşanan krizlere dikkat çekerek, “1999 depreminin ardından Türkiye 2001 krizine sürüklendi. O dönemin üretim kaybı, çürük bankacılık sistemi ve kamu bütçesindeki yıkım, ekonomik krizi tetikledi” dedi. Günçavdı, “Böyle büyük bir felaketin ekonomik sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Bu durumun Türkiye’nin milli gelirinden istihdama kadar geniş bir etkisi olacaktır ve Türkiye şu an bu ekonomik durumla başa çıkabilecek seviyede değil” şeklinde konuştu.

Siyasi ve Ekonomik Kriz İhtimali: Endişeler Arttı

Ekonomik açıdan büyük endişeler taşıyan Günçavdı, siyasilerin birbirlerine suçlayıcı açıklamalar yapmalarını anlamadığını belirterek, “Bu tür felaketler karşısında, siyasi açıklamalardan çok, halkın ve yerel otoritelerin işbirliği içinde daha hızlı çözüm üretmesi gerek” dedi.

İstanbul depreminin ekonomik etkileri, Türkiye’nin deprem hazırlıkları ve kriz yönetimi konularındaki eksiklikleri bir kez daha gözler önüne serdi.