Kastamonu

Karayılan: Sadece Kastamonu'nun değil Anadolu'nun davulculuk efsanesi oldu!

Türkiye'de "davul oyunları" denildiğinde akla gelen ilk isim, Kastamonulu Davulcu Karayılan'dır. İşte Kastamonu hatta Anadolu'nun davulculuk efsanesi Karayılan lakaplı Mahir Dağlıoğlu'nun hikayesi..

Abone Ol

Türkiye'de "davul oyunları" denildiğinde ilk akla gelen isim, Davulcu Kastamonulu Karayılan'dır.

Davulcu Mahir Dağlıoğlu (Dağlı olarak da yazılmıştır ancak nüfus kayıtlarındaki soyadı budur.), 10 Mart 1909 tarihinde Kastamonu'nun merkez ilçesi Kuzkaya bucağı Aşağıyuva köyünde dünyaya geldi. Babası Çiftçi Mehmet Efendi ve annesi Hatice Hanım'ın oğludur.

Mahir'in davulculuk serüveni, babası Mehmet Efendi'nin iyi bir kaval çalmasıyla başladı. Babası, oğlunun davulcu olarak yetişmesinde önemli bir rol oynadı. Çocukluğunda babasının kaval çaldığı sırada Mahir, oyunlar oynar veya ritim tutardı. Küçük Mahir, gaz tenekelerine çubuklarla vurarak davul çalmaya özen gösterdi ve düğünlerde gördüğü davulcuları dikkatle inceledi.

Mahir, 15 yaşındayken, Kastamonu'da bir panayırda dönemin ünlü davulcusu Duzsuz'u izlerken kaderi değişti. Duzsuz'un oyununu bitirdikten sonra Mahir, davulu çalmak için izin istedi ancak Duzsuz tereddüt etti. Ancak zurnacısı Saraycık köyünden Mehmet Ağa'nın araya girmesiyle Mahir, davulu alarak performans sergiledi. Duzsuz, Mahir'in yeteneğini fark ederek ona övgülerde bulundu ve böylece Mahir, 1924'ten itibaren davulculuk kariyerine başlamış oldu.

Mahir'in kıvrak hareketleri ve oyun stili, ona "Karayılan" lakabını kazandırdı. Atatürk'ün 1925 yılında Kastamonu'ya ziyaretinde, Karayılan, karşılayıcı davulcular arasında yer aldı.

Karayılan, davulunu kendi yapar ve taşırken büyük özen gösterirdi. Davulu kolay kolay yere bırakmaz, her zaman yüksek bir yerde saklar ve kılıfla taşır. Gece yatmadan önce davulunun derisine dokunur ve ona övgülerde bulunarak uykuya dalardı.

İlk zurnacısı Mümtaz Ardıç'tı ve onunla on yıl kadar çalıp oynadıktan sonra Zurnacı Hasan Öztürk'ü yanına aldı. Karayılan, 03 Ekim 1964 tarihine kadar Hasan Öztürk ile birlikte çalıp oynadı. Ayrıca, diğer Kastamonu halk oyunlarını da tanıtarak Sepetçioğlu'nu popülerleştirdi.

Karayılan'ın beğenilmesi üzerine, Kastamonulu davulcular onu taklit etmeye başladı. Karayılan'ın oğlu Yılmaz Dağlıoğlu da dahil olmak üzere dört davulcu yetiştirdiği söylenir. Karayılan, 500'den fazla düğünde baş davulcu olarak çıkıp oynadı.

Karayılan, halk oyunları ekipleriyle sık sık yurt dışı festivallerine gönderildi ve Türkiye'yi başarıyla temsil etti. Muzaffer Sarısözen'in başkanlığında 1949-1950 yıllarında İtalya ve İspanya'da düzenlenen halk oyunları yarışmalarında birinci oldu. Ayrıca, İngiltere, Almanya, ABD, Fransa, Hollanda, İtalya, İspanya, Kıbrıs, Tunus ve Yunanistan gibi ülkelerde de ülkemizi temsil etti.

Karayılan'ın ölümü üzerine, Türkiye'de bazı davulcular onun lakabını kullanmaya kalksalar da aynı itibarı görmemekteydi. Karayılan'ın vasiyeti üzerine oğlu Yılmaz, Erkek Sanat Okulu'nu tamamlayarak davulcu olarak babasının mesleğini sürdürdü.

Karayılan'ın cenazesi, 3 Ekim 1964 günü davul zurna eşliğinde büyük bir cemaatle defnedildi.