Kastamonu, Türkiye’nin önemli hayvancılık merkezlerinden biri olarak öne çıkarken, akademisyenler tarafından yapılan bir araştırma, ahırların havalandırılmamasının hem hayvan sağlığı hem de verim üzerinde olumsuz etkiler yarattığını ortaya koydu. Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek Yüksekokulu Veterinerlik Bölümü tarafından gerçekleştirilen çalışma kapsamında, ahırlarda oluşan küf ve mantar türleri incelendi.
Ahırlardaki Küf ve Mantarların Tehlikeleri Araştırıldı
Türkiye’de büyükbaş hayvancılık üretiminde önemli bir yere sahip olan Kastamonu’da, bilim insanları tarafından yürütülen bu araştırma, Türkiye’de alanında ilk olma özelliği taşıyor. "İhsangazi İlçesi (Kastamonu)’nde Bulunan Ahırların İç Ortam Havasında Potansiyel Enfeksiyon Riski Oluşturabilen Fungal Biyoçeşitliliğin Belirlenmesi" adlı proje kapsamında, ahırlardaki küf ve mantarların zararları analiz edildi.
Kastamonu Üniversitesi’nden Dr. Gülay Giray ve Öğretim Görevlisi Veteriner Hekim Abdullah Şimşek’in öncülüğünde yürütülen çalışmada, İhsangazi ilçesindeki 10 farklı ahırdan bir yıl boyunca düzenli olarak numuneler toplandı. 15 günlük periyotlarla alınan örneklerin laboratuvar analizleri sonucunda, 72 tür ve 18 farklı cins mantar tespit edildi. Çalışmanın sonuçları, bu mantarların büyük çoğunluğunun hem hayvan hem de insan sağlığını tehdit eden hastalık yapıcı türler olduğunu ortaya koydu.
Ahırların Havasız Bırakılması Hastalıkları Artırıyor
Araştırma, özellikle kış aylarında ahırların kapılarının ve pencerelerinin kapalı tutulmasının, hayvanların sağlığını ciddi şekilde etkilediğini gösterdi. Havasız ortamların mantar ve küf oluşumunu hızlandırarak hayvan verimini düşürdüğü ve hastalıkların yayılmasına neden olduğu belirlendi.
"Hayvanlar Üşür" Yanılgısı Büyük Tehlike Yaratıyor
Çalışmayı yürüten Abdullah Şimşek, veteriner hekimlerin, hayvan sahipleriyle birlikte doğrudan risk altında olduklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Veteriner hekimler olarak, Tarım Bakanlığı'na bağlı çalışanlardan serbest veterinerlere kadar pek çok meslektaşımız ahır ve çiftlik ortamlarında çalışmak zorunda. Bu ortamlarda soluduğumuz havanın içeriğini bilmek bizim için büyük önem taşıyor. Halk sağlığı açısından da kritik olan bu durum, ahırdan sofraya kadar uzanan bir süreçtir. Ahırlardaki hijyen ve biyo güvenlik önlemleri ne kadar iyi sağlanırsa, insan sağlığı da o derece korunur."
Şimşek, hayvan yetiştiricilerinin "hayvanlar üşür" düşüncesiyle ahırları tamamen kapalı tutma eğiliminde olduğunu ve bunun ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını belirtti. Ahırların doğru şekilde havalandırılmasının, hayvanların sağlıklı büyümesi ve hastalıklardan korunması için hayati önem taşıdığı vurgulandı.
Hayvanların soğuğa dayanıklı olduğunu belirten Şimşek, “Türkiye koşullarında, eksi 40 dereceye kadar uygun bakım ve besleme sağlandığında hayvanlar yarı açık ahırlarda yetiştirilebilir. Hayvanlar için asıl sorun, bulundukları ortamda temiz hava eksikliğidir. Sindirim ve boşaltım süreçleri nedeniyle ortaya çıkan dışkı ve idrar, ahır havasını gaz ve asit açısından yoğun bir şekilde kirletmektedir. Eğer yeterli havalandırma sağlanmazsa, bu durum hem solunum yolu hastalıklarına hem de sindirim sistemi rahatsızlıklarına yol açabilir. Yetersiz hava sirkülasyonu, yalnızca hayvanların değil, aynı zamanda aşı, teşhis ve tedavi için ahıra giren veteriner hekimler, teknikerler ve teknisyenler gibi çalışanların da sağlık risklerini artırmaktadır. Özellikle alerjik reaksiyonlar başta olmak üzere birçok hastalığa yakalanma riski bulunmaktadır. Türkiye’de veteriner hekimler, sağlık çalışanı statüsünde değerlendirilmese de sağlıklı gıda üretiminde birinci derecede sorumluluk taşımaktadırlar. Ancak sağlık kategorisine alınmadıkları için maruz kaldıkları hastalıklar kayıt dışı kalmaktadır” diye konuştu.
"Hayvanlar üşür" Algısını Değiştirmek İçin Çaba Harcıyoruz
Hayvan üreticilerine önemli uyarılarda bulunan Şimşek, “Araştırmamız kapsamında örnekleme dahil ettiğimiz 10 ahırda ilk olarak iç ortam havasının kontrollerini gerçekleştirdik. İncelemelerimiz sırasında, bazı işletmelerin tavanlarını strafor ile kapladığını tespit ettik. Ancak strafor, hava sirkülasyonunu engellediği için ahır içindeki nem oranını artırıyor ve bu durum mikro fungusların üremesine zemin hazırlıyor. Üreticilerimizi bu konuda defalarca uyarmamıza ve bizzat havalandırma sağlamak için kapı ve pencereleri açmamıza rağmen, biz ayrıldıktan sonra hemen tekrar kapatıldığını gördük. Bu yanılgıyı gidermek için bilimsel verilerle desteklenen bulgularımızı kamuoyuna sunarak farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. Öncelikle örnekleme yaptığımız ahırlarda doğru havalandırma sistemini hayata geçirerek, ardından İhsangazi ilçesi, Kastamonu ve Türkiye genelinde bilimsel yöntemlerle uygulanabilir çözümler sunmayı amaçlıyoruz” dedi.
Bazı Sporlar Rüzgarla Kolayca Yayılabiliyor
Dr. Öğretim Üyesi Gülay Giray ise ahır havasındaki mikrobiyal kontaminasyonun, hem hayvanlar hem de insanlar için ciddi riskler taşıdığını vurguladı. Giray, “Mikroorganizmaların türü ve yoğunluğu, hayvanlar ve çalışanlar üzerinde enfeksiyon hastalıklarının oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle, hayvan barınaklarında ortam havasının kontrol edilmesi büyük önem taşımaktadır. Fungal sporların bazıları hafif bir esintiyle kolayca yayılabilirken, bazıları ise yüzeylere sıkıca tutunduğundan ancak doğrudan temas yoluyla bulaşmaktadır. Üstelik bu sporlar, yıllarca ortamda canlı kalabilir ve etkilerini sürdürebilir” diye belirtti.
Ahırlardaki temiz havanın hayati önem taşıdığını vurgulayan Giray, “Havada bulunan mikrobiyal kirliliğin büyük bir kısmını bakteriler ve funguslar oluşturur. Özellikle mayalar ve küfler, nemli ortamlarda hızla çoğalabilir ve hava kalitesini ciddi şekilde bozabilir. İç mekandaki küfler, solunum ve bağışıklık sistemini olumsuz etkileyerek cilt hastalıklarına neden olabilir. Ayrıca çeşitli organlara zarar vererek, hayvanlarda ölümcül sistemik enfeksiyonlara yol açabilir. Bu yüzden ahır ortamlarında düzenli havalandırma hayvan sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.