Fazıl Çifçi’nin ”Kastamonu Türbeleri” isimli kitabının 187. sayfasında ”Kastamonu Asarı Kadimesi” ve yine sayfa 107'de ayrıca Paflagonia sayfa 345 den naklen Müfessir Alaeddin Efendi türbesinde ilginç olaylar yaşandığı, nurlar görüldüğü, oradan çekilen resimlerde de bunun belirgin olduğu belirtilir. Bu konuyla ilgili özel bir çalışma yapan Dr. Gültein Caymaz’ı okuyalım ;
Dr. GÜLTEKİN CAYMAZ, fizik tedavi ve Türkiye’nin sayılı akupunktur uzmanlarından biridir. Ayrıca
bilinmeyen ve açıklanamayan olayların yorulmak bilmez bir takipçisi ve yorumcusudur. Bütün bu özellikleriyle, sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da tanınmaktadır. Dünyanın yarısını dolaşmış, incelemeler yapmıştır. Esrarengiz ışıklar saçan türbenin hikayesini anlatması için ise sözü şimdi ona bırakalım...
Türbeyi ziyaret
“1981 yılındaki Anadolu gezimde. Kastamonu yakınlarındaki bir türbenin öyküsü dikkatimi çekti. Türbenin yakınındaki gecekondulara yol açmak için bir buldozer getirtmişler. ‘Türbeyi yıkıp başka bir yere daha iyisini yaparız’ demişler. Buldozerin türbeye her yaklaşışında motor durmuş. Aracı bir türlü çalıştıramamışlar. Ardından insan gücünü denemişler. Kazmalarla işe girişmişler. Kazmalar toprağa saplanıp kalmış. Bir türlü çıkarılamamış, zorlayınca da sapları kırılmış. Türbenin civarında geceleri garip ışıklar görülüyormuş. Korkmuşlar ve işi bırakmışlar …
Ben inançlı biri olduğum için gidip orayı ziyaret ettim. Dua okudum … Niyetim türbenin fotoğraflarını çekmek!i. Birçok fotoğraf çektim. Bir de kendimi türbenin önünde çekeyim dedim. O anda birinden yardım istediğim takdirde sanki işin tılsımı bozulacaktı. Fotoğraf makinemi ayaklı sehpasına yerleştirdim. Otomatiğe ayarladım. Koşarak türbeyi arkama alacak biçimde makinenin karşısına geçtim.
Ankara’ya döndüğümde film banyo edildi.
Hayretle gördüm ki, kendimi çektiğim fotoğrafta çevremde yaygın bir ışık alanı oluşmuştu (1 no’lu fotoğraf, üstte). Türbenin esrarengiz ışıklar çıkardığı ya da oluşturduğu doğru muydu?. Yoksa ortada başka şeyler mi dönüyordu? Tekrar oraya gidip fotoğraf çekmeye karar verdim.”
Işığın kaynağı
Dr. Caymaz olayı açıklamak ıstıyor. Kastamonu’ya tekrar gidiyor. “İkinci gidişimde hava kararana kadar bekledim. Yine yalnızdım. Fotoğfraf makinemi sehpasına yerleştirdim. Otomatiğe ayarladım. Bu sefer değişiklik olsun diye. türbenin tam köşesinde durdum. Çıkan fotoğraf ta çevremdeki ışığın yine havaya ve yere doğru yayıldığı görülüyordu. Acaba bu ışığın kaynağı ben miydim? Bir başkasını götürüp onun resmini çektim ve aynı ışığın bu defa onun çevresinde yer aldığını gördüm (2 no’lu fotoğraf)
Deneylere devam ettim. 3 no’lu fotoğraf ta görüldüğü gibi. iki ayrı kişiyi aynı şekilde. yine ışıklı olarak görüntüledim. Birinin yerini değiştirdim. Yanına da bir başkasını yerleştirdim. Yine ışık vardı (4 no’lu fotoğraf).
Son fotoğrafi çekerken. fotoğrafinı çektiğim kişiler benim çevremde de bir ışığın olduğunu ve bunu gözle gördüklerini söylediler. Yer değiştirdik. onlar beni bir başkasıyla çektiler.
Hava kararıyordu. yanımdakileri 5 no’ lu fotoğraftaki yere gönderdim. Fotoğrafi çektiğim anda
çevrelerinde oluşan parlamayı gördüm. İşte bu fotoğraf en garibiydi … “
Başı kaybolan insan
“Bu çektiğim fotoğraf ta (5 no’lu fotoğraf) gördük ki, fotoğraftakilerin birinin başı yarı yarıya kaybolmuştu, diğerinin, yani gür saçları olan kızın saçlarının bir kısmı yoktu. Ama benfotoğrafi çekerken bu eksiklikleri görememiştim.
Daha sonra, aynı yerde, ama daha uzaklardan fotoğraflar çektim. Fakat oradan uzağa gidildikçe ışıklar görünmüyordu. Bu konuyla haftalarca uğraştım ve inanlyorum ki, benim gibi olaya saygıyla bakabilecek her kişi bufotoğrafları çekebilir. Ama gereksiz merak amacıyla bu fotoğraflar elde edilemez … “
Ruhsal ve bedensel enerji
Dr.Caymaz ışıklann kaynağını açıklamaya çalışıyor: “I970′lerde Romanya’da Dr. Joan Florin Dumitf elektronograji dediği bir teknik geliştirdi. Insan vücuduna belli bir yöntemle elektrik yüklüyor ve bu elektrik yüklenmiş vücudun fotoğrafını çekiyordu. Çıkan fotoğraflarda insanların çevrelerinde ışık alanları görülüyordu. Çok basit olarak anlattığım bu teknik olaydan anlaşılmaktadır ki, insanlara dış etkiler tarafından belli dozlarda enerjiler YÜkletilebilir. Aslında bunu her an yaşıyoruz. Evrenden gelen
çeşitli ışınlar, atmosferde süzüldükten sonra bizlere ulaşıyorlar.
Türbe olayında da bir enerji vardır ama bu enerjinin hangi şartlarda ortaya çıktığınl anlayamıyoruz. Insanda da bir enerji var olduğuna göre, bu ruhsal enerjidir. Evliya dediğimiz farklı insanların bedensel enerjileri, belki de mezarlarının çevresinde birikip, bizce anlaşılmayan bir görev yapmaktadırlar … “
Bu ışık ruh mu?
Dr. Caymaz’ın ilginç açıklamalarından ve fotoğraflardan sonra akla bir yığın soru geliyor. Fakat en önemlisi, bu ışığın kaynağının ruh olup olmayacağıdır. Bilim, bizlerin bir tür enerji taşıdığımızı kabul etti, tıpölümden sonra vücutta bir boşalma olduğunu kanıtladı. Bu boşalan şey, adına ruh dediğimiz bir tür enerji olabilir mi? Ama inançlara göre ruhlann başka bir dünyaya gitmeleri gerekmiyor mu? Burası ve Orası aynı yer mi Cevapları almamız çok güç, belki de ola olanaksız. İnsanoğlu kendisini ve yaşadığı ortamı yeni yeni tanımaya başlıyor. Kim bilir daha neler öğreneceğiz veya hatırlayacağız?
İnsan vücudundaki elektrik enerjisi
İnsan vücudunun belli bir elektriksel enerjiye sahip olduğu bilim tarafından çoktandır kabul ediliyor. Eskiler bu ışığın görülebildiğini, ama görebilmek için uzun bir çalışma döneminden geçmek gerektiğini söyler/erdi.
Hatta o devirlerde peygamberler, başlarının etrafında bir ışık halesi olduğu halde resmedilirdi. Buda’nın böyle çizili birçok kabartma resmi ve heykeli vardır. 50 yıl kadar önce Semyon Kirlian adlı bir Rus, insandan fışkıran enerji alanının fotoğraflarını çekmeyi başardı. Ama bütün bu çalışmalar insandan kaynaklanan bir enerjiyi anlatıyordu. Peki, ölümden sonra ne oluyor?
Acaba bu enerji dağılıyor mu? Yoksa bir yerde toplanıp kalıyor mu? Ya da yaşayan insanlara bir etki yapıyor mu? Bütün bu sorular cevap bekliyor.
(evliyalar.net)