Hafifliği ve lezzetiyle Ramazan sofralarının vazgeçilmezi olan güllaç, Kastamonu'dan doğan ve Osmanlı mutfağıyla taçlanan bir lezzet yolculuğunun hikayesini anlatıyor.
Tarihçesi:
15. yüzyılda Kastamonulu Ali Usta, mısır nişastasından yufka açarak kurutur ve süt ve şekerle ıslatarak lezzetli bir tatlı hazırlar. Bu tatlı, "güllü aş" adıyla ün kazanır.
Osmanlı Sarayı'na Girişi:
1489 yılında Kastamonu'ya gelen saray erkanı, Ali Usta'nın "güllü aş"ını tadar ve çok beğenir. Ali Usta, bu tatlıyı saraya götürülür ve Sultan II. Bayezid'e sunulur. Sultan da bu lezzetten çok hoşlanır ve Ali Usta'yı sarayda Tatlıcıbaşı olarak görevlendirir.
Güllaç Yapımı:
Güllaç, mısır nişastası ve unun tavada pişirilmesiyle elde edilen yufkalardan yapılır. Süt ve şeker kaynatılır ve ılındıktan sonra yufkalar bu karışıma batırılır. Ceviz, badem, fıstık gibi yemişler ve gülsuyu ile tatlandırılır.
Güllaç'ın Önemi:
Güllaç, hafif ve besleyici bir tatlı olmasıyla Ramazan ayında ideal bir seçimdir. B ve E vitaminleri, protein ve mineral bakımından zengindir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, sakinleştirici ve stresi azaltıcı etkisi vardır.