Kastamonu

Kastamonuluların çok iyi bildiği isimden; Gıda enflasyonunu düşürmek için sürpriz öneri

Türkiye’de gıda enflasyonunu düşürmek için kapsamlı bir tarım destek programının gerekliliğine dikkat çeken eski Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın, mevcut tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak, özellikle çiftçilere yönelik devlet desteklerinin artırılmasının şart olduğunu belirtti.

Abone Ol

Kastamonu Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın, Türkiye'deki gıda enflasyonunu düşürmek için mevcut tarım politikalarının revize edilmesi gerektiğini vurguladı. Aydın, özellikle çiftçilere sağlanacak devlet desteklerinin artırılmasının önemine dikkat çekti.

İşte tarım politikaları ile ilgili uzman görüşü...
Ziraat ile Orman birbiri ile alakalı değildir. Rahmetli Özal da iki Bakanlığı birleştirmişti. Fakat arzu edilen neticeyi vermemişti.

Fergana vadisindeki gibi bizde ceviz ormanları yoktur. Yahut tropikal meyve ormanlarımız yoktur. Türkiye’de cevizler bahçe mahsulüdür; hem ziraatı yapılır, hem de orman unsuru sayılır. Dolayısıyla Türkiye için Ziraat ve Ormanın ayrı bakanlıklar olması daha makuldür.

Türkiye’de gıda enflasyonunu düşürmek için Tarıma acilen bir yıllık karşılıksız = hibe Devlet desteğine ihtiyaç var. Bu mali kaynak kendi coğrafyamızdan temin edilebilir. Zirai destek; tarla, bahçe, hayvancılık, su ziraatı ve süs yetiştiriciliği dahil bütün tarım kollarını ihtiva etmelidir.

1. Bir yıl gübre, tohum, mazot, yem, ilaç, enerji (elektrik için devlet tedbir kararı ile) hibe verilmeli. Bunun tamamı 20 milyar dolar tutuyor.

2. Çiftçi, hayvancı, su ürünleri yetiştirici ve üreticilerinin mahsulü makul bedelle devlet eliyle alınmalı. TMO, tarım kredi kooperatifi, Et=Süt Kurumu vs. Vasıtası ile alınabilir. İşlemeye ve özel sektöre buradan verilmelidir. Böylece çiftçi makul seviyede kar ederken devlet de kendi masraflarını büyük ölçüde telafi edecektir.

3. Çok fazla aracı olmadan pazarlama imkanı olacaktır.

4. 2000 yılından beri devam eden ve tarımı felç etmekten başka hiçbir faydası olmayan doğrudan gelir desteği kaldırılmalıdır.

5. Küçük çiftçi ve hayvancı aile işletmeleri kesif şekilde desteklenirken,

Büyük çiftçi ve yatırımcı, maliyeti çok ucuz olan Asya ve Afrika kardeş ülkelerinde ilave yatırımlara teşvik edilmelidir. Böylece ziraatın fazla karlı ve dışarıdan döviz getiren uzantısı olacaktır. Biz sömürgeci olmadığımız için bu yatırımlar hem bize faydası olacak ve hem de Kardeş Ülkelerin kalkınmasına yardım edecektir.

6. Zirai sanayi yeterli hale getirilmeli ve bu tesislerin çiftçi aileler hem çalışanı, hem de küçük ortakları olabilmelidir. Bu husus, çiftçi, yetiştirici ve zirai sanayi çalışanlarına cüz’i bir kar payı verilmesi şeklinde olmalıdır. Böyle bir tatbikat verimliliği ve karlılığı artıracaktır. Çünkü çalışan ne kadar kar ettirirse kendisi de o kadar fazla kazanacaktır. İnsan her zaman kendine ait olana daha fazla sahip çıkar, korur ve kollar.

Bir yıl bütün arazi işlenmelidir. Bütün yurt sathının ekilmesi, yağışın artmasına; kuraklığın azalmasına ve iklime de fayda edecektir.

Hayvan varlığı azamiye getirilmelidir. Hayvancılık için yeterince yem ekimi temin edilmelidir. Yem ve yem hammaddesi tamamen çiftçi-hayvancı -ziraatçı tarafından yetiştirilmelidir. Çünkü hayvancılık ve balık yetiştiriciliğinde maliyetin % 70’ini yem ve yemleme teşkil eder. Çiftçinin bizzat yem bitkisi yetiştirmesi ve hazır hale getirmesi, bu maliyeti mühim derecede düşürecektir. Büyükbaş hayvancılıkta hayvan başına 1-2 dekar yem bitkisi ekilmesi gerekir. Sulak araziler yonca, kır arazi korunga, fiğ gibi yem bitkileri ekimine uygundur.

Yetiştiricilerin küçük çaplı yem ünitelerini kurmaları gereklidir. Bunun için teknik destek de verilmelidir.

Koyun, keçi gibi küçükbaş hayvan yetiştiriciliği için mer’a gereklidir. 

Koyun ve keçi yetiştiriciliğinde en büyük mesele çobandır: Her ne kadar bugünlerde Afgan, Suriye’li, Pakistan’lı vs. İle geçici çarelerle devam edilse de kalıcı çare;

“Çobana dolgun ücret, araba, çocuklarına kasabada barınma imkanı, eğitim kolaylığı, sigorta mecburiyeti gibi iktisadi ve içtimai imkanların verilmesi” dir. Bizim Orta ve Doğu - Güneydoğu Anadolu meraları ve coğrafyası koyunculuğa uygundur.

Teşvikler kanatlı hayvanları ihtiva etmekle kalmamalı, geçmişte mahalli olarak yetiştirildiği muhit ile anılan ‘Kars Kazı’ gibi coğrafi ehemmiyete sahip yetiştiricilik ve tabii uygulamalara hususi projeler yapılmaldır.

Bir yılda tarım sektörü kendi ayağı üstünde duracak hale gelir.  Sonrasında müdahale icap etmez.

Meslektaşlarımıza -Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim ve meslekle alakalı ön lisans mezunlarına kendi mesleği ile alakalı iş kurabilmesi için karşılıksız hibe desteği getirilmelidir.

Kısmi organik tarım yapılabilir. Asya ve Afrika coğrafyamız büyük çiftçilerimiz için organik tarıma çok müsaittir.

Yabancı tohumdan vazgeçilmeli, bütün zirai kollarda yerli tohum ve tohumculuk üzerinde kesif şekilde çalışılmalıdır.

Maliyeti düşürmek ve karlılığı artırmak için yem istihsal ve işlemenin yanı sıra enerji elde etme ve kullanma hususunda da entegrasyona gidilmesi gerekir. Zirai işletmeler entegre tesisiler haline getirilmelidir. Tarımın ve hayvancılığın yapıldığı işletmelerin biogaz, bioyakıt gibi enerji tesislerini de kurması temin edilmelidir. Küçük çaplı tesisler kurulabileceği gibi organize hayvancılık bölgelerinde daha büyük tesisler olarak da kurulabilir.

Güneş veya rüzgar enerjileri gibi yenilenebilir enerji tesisleri kurulabilir. Bu şekilde çiftçilerin kendi ihtiyaçları karşılanabileceği gibi enerji pazarlayabilecek seviyeye de gelebilirler.

Zirai sanayi ile entegreolmayan işletmeler, kurulduktan 10 yıl sonra gerilemeye başlar. Kendini yenileyemez. Bu sebeple zirai işletmelerin zirai sanayi ile entegre olmaları temin edilmelidir. Bu entegrasyon her belde ve bölgede ihtiyaca göre şekillendirilmelidir.

Pazarlama:
İç ve dış piyasa potansiyeli, zirai sanayinin ihtiyacı her yıl belirlenmelidir. Piyasa ihtiyaçlarına göre zirai üretim planlanmalıdır.

Kalite: Mahsül kalitemizin üstünlüklerini iç ve dış piyasada anlatabilmeliyiz. Mesela şeker pancarı şekeri, şeker kamışı şekerine göre potasyum ve kalsiyum açısından daha zengindir. Her ikisi de sakkaroz ihtiva ediyor. Fakat şeker pancarı şekeri daha dengeli glukoz-/fruktoz nispetine sahiptir. Şeker kamışından elde edilen şeker daha tatlı, aromatik bir tada sahipken, pancar şekeri daha nötr bir tada sahiptir.

Şeker kamışı şekerinin üretimi, işleme ve taşıma maliyetleri pancar şekerine göre daha ucuzdur. Şeker pancarı, iklim şartlarına daha iyi uyum sağlayabilir ve geniş bir coğrafi alanda yetiştirilebilir. Şeker kamışı ise sıcak ve nemli iklimlerde daha iyi yetiştirilebilir. Bu sebeple verimliliği ve maliyeti yetiştirme şartları ve işleme maliyetleri gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Bu durumlar dikkate alındığında zaten ülkemiz için uygun olan şeker pancarı üretimidir. Bütün bunları dikkate alarak bizim pancar şekerinin kalite üstünlüğünü iyi izah etmemiz lazımdır.

Başka bir misal olarak Karadeniz veya Türk somonu olarak tescillenmiş balığımız verebikiriz. Norveç somonu ile gıda değeri olarak aynı seviyededir. Hatta mineral muhtevası Karadeniz somonunun daha yüksektir. Omega 3 yağ asitleri bakımından çevre ve besleme şartlarına, mevsime bağlı olarak Türk somonun daha üstün olduğuna dair analizler de vardır. Fiyat olarak Türk somonu çok daha ucuzdur. Fakat sadece reklamı daha iyi olduğu için pahalı olan Norveç somonu tercih edilebilmektedir.

Alternatif mahsuller: İç ve dış pazardaki talebi çok iyi takip etmek lazım gelir. Pazar ve tüketici talebine göre alternatif yetiştiricilik modelleri ve mahsuller üzerinde çiftçiyi yönlendirmek gerekir.

Reklam ve tanıtma: Ülkemizin Zirai mahsul ve mamullerini ülkelerin talepleri ve tüketici isteklerini de dikkate alarak tanıtmak takdim etmek lazımdır.

Kolay ulaşma ve ulaştırma ile alakalı bütün kolaylaştırıcı vasıtalar kullanılmalıdır. Bürokratik kolaylık, sağlıklı nakliye ve ulaştırma tedbirleri, memnuniyet belirleme çalışmaları gibi…

ORMAN YANGINLARI

Türkiye’nin uzaya fırlatılan uydularından Tarım Orman Bakanlığı da kendi faaliyet sahalarında faydalanabilmelidir. Bu hususta bir koordinasyon temin edilmelidir.

İhdasına 90’lı yılların sonuna doğru başlanıp, 2001 yılında tamamlanan Tarım Bakanlığı coğrafi bilgi sistemleri, sun’i zeka da kullanılarak geliştirilip, orman yangınlarını takip ve önlemek için kusmi olarak kullanılabilir.

Ormanlarımızda yeterince gözetleme kuleleri kurulmalıdır. Sıkı bir gözetleme şarttır.

Anız yakmayı önlemek için çiftçiden anızdaki atıkların alınması ve atık değerlendirme tesislerine taşınması yoluna gidilmelidir. Bu şekilde hem atıkların yakılması önlenmiş olur ve hem de atıklar zayi edilmemiş olur.

Enerji nakil hatları yenilenmeli ve tamamı yer altına alınmalıdır.

Mesire ve ören yerleri tam kontrollü hale getirilmelidir.

Orman yangınlarına sebebiyet verme ile alakalı müeyyidelerin caydırıcı şekilde tatbik edilmesi gerekir.

(akit)