Kastamonu

Kastamonu’nun ilk tıp şehidi Dr. İsmail Hakkı Bey

14 Mart Tıp Bayramı’nda, Kastamonu’nun ilk tıp şehidi olan Doktor İsmail Hakkı Bey’i Cebrail Keleş tarafından kaleme alınan yazı ile anıyoruz.

Abone Ol

İsmail Bey Külliyesindeyim.

Her zaman olduğu gibi Sahaf Nadide ilk durağım.

Geçmişe dair ilginç haberleri kimi zaman eski kimi zaman yeni yazılı belgelerden çıkaran Nadide Hanıma konuk oluyorum.

Deve Hanı önünde kış güneşine sırtımızı verip bir çay içiyoruz.

Laf lafı açıyor. Derken ilginç bir konuyu gündeme getiriyor.

Bundan birkaç yıl önce bu çarşıyı gezen bir beyefendiyle konuşurken, ilk tıp şehidi Kastamonuludur bilir misiniz demiş.

Hayır, bilmiyorum deyince de ben size gerekli dokümanları yollarım deyip gitmiş. Aradan bir müddet zaman geçince bir zarf gelmiş. İçinden bir gazete kupürü ve fotoğraf çıkmış.

Nadide hanımın getirdiği fotokopilere bakıyorum.

Gencecik birinin fotoğrafı.

Tosyalı Dr.İsmail Hakkı Bey buymuş demek diyorum.

İnternette biraz dolaşınca şu haberlere ulaşıyorum.

“14 Mart 2008 Tıp Bayramında torunu Emekli Hava Astsubay İsmail Hakkı BORA dedesinin Rus ajanlarının ilçede yaymış olduğu kolera hastalığından öldüğünü, Rus ajanlarının İnebolu’da kolera hastalığını yaymak için sulara zehir kattıklarını bunu tespit eden Dr. İsmail Bey bu hain olayı gerçekleştiren ajanları tabanca ile vurduğunu ve ne yazık ki kendisinin de bu hastalıktan 36 yaşında vefat ettiğini anlatmıştır.  Kaynak:http://www.ineboluajans.net/haber_detay.asp?haberID=369”

Fatih ŞİMŞEK imzalı gazete haberinden öğrendiğimiz kadarı ile

Kahraman Doktorumuz 1303/1887 yılında Tosya’da doğar. Saatçi ailesine mensuptur. İlkokulu Tosya’da İdadiyi Kastamonu Lisesinde bitirir.

İstanbul’da tıbbiyeyi bitirince İstiklal savaşı yıllarında İnebolu Frengi Hastanesine tayin olur. Çok kısa zamanda başarılı işler yapıp başhekimliğe yükselir.

O yıllar zor yıllardır.

Savaş yılları, kıtlık yokluk yıllarıdır.

Kalabalık ve kontrolsüz bir liman şehri olan İnebolu her türlü hastalığa açıktır. İlaç yoktur. Tıp ise daha birçok ilacı henüz keşfetmemiştir.

Kolera bir salgın olarak yayılır.

Doktorumuz hayatı pahasına bu hastalıkla mücadele ederken, düşmanlar da boş durmazlar suyu bile zehirlerler.

Doktor anlar ama artık çok geçtir.

Kendisini de yakalayan bu hastalığın o zamanlarda çaresi yoktur.

Ajanlar yakalanıp cezaları verilir. Ancak Doktorumuz görevini yaparken yakalandığı hastalıktan kurtulamayıp şehit olur.

Tosya’daki ailesi çok isteseler de İnebolu halkı Şehidini vermez. Hastane bahçesine gömülür. Mezarı başına da,

“Yaşadığı sürece vazifesi uğruna hayat sürüp, sonsuzluğa erişti,” diye başlayan bir abide dikilir.

Gencecik idealist bir doktor.

Dönem istiklal savaşı dönemi, tarihin şekillendiği yazıldığı devir.

Salgın hastalıklar, casuslar, ajanlar cinayetler.

Ve tüm bunların içinde vazifesi uğruna Şehit bir doktor.

Bunun gibi bir hikâye başkalarında olsa şimdiye kadar kim bilir kaç tane film, roman hikâye yazılıp çekilmişti. Adını dağlara taşlara yazmışlardı.

Şehit Doktorumuz Tosyalı, ama sonsuza kadar İnebolu’ya emanet.

Ruhun Şad Olsun Doktorum..

Yazının alındığı ve Cebrail Keleş'in yazılarının bulunduğu bloga gitmek için tıklayın