KIYAMET YAKLAŞTI AMA ZATEN HEP YAKIN DEĞİL MİYDİ?

Halime Korkmaz yazdı..

Abone Ol

Dünya ve ahiret... Hiç bitmeyecek sanarak yaşadığımız dünya hayatının aslında bize neler neler kazandırıp bizden neleri neleri kaybettireceğini göreceğimiz yurttur ahiret. Ama nedir bu kıyamet? Aslında herkesin kesinkes bildiği ve fakat diline almaktan çekindiği kıyamet nedir ve orada neler olacaktır? Mesela ne zaman kopacaktır? Mesela neler yaşanacaktır?

Öncelikle kıyamet, hakkında kimsenin bilgi sahibi olmadığı bir konudur. Çünkü; “Onun bilgisi sadece Allah katındadır.” (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 218) buyrulur. O zaman kıyametin sahibi de bilgisi de Allah’a aittir. Bundan dolayı kıyamete dair zaman konusunda kimse net bir şey diyemez zaten demesi de mümkün değildir. Kıyamet nedir peki? Kısaca şöyle tanımlayabiliriz: Kıyamet, insanın dünyada yaptıklarıyla başbaşa kalıp kimsenin yardımını göremeyeceği bir zaman dilimidir. Kıyamet, insanın yapayalnız kalacağı bir yerdir. Kıyamet, insanın hesabının sorgusunun olacağı bir yerdir. Ve bu anlamda kıyamet, kişinin dünyada yaşadığı hayatın kurallarını Allah’ın istediği ve emrettiği bir şekilde düşünerek yaşaması gerekli bir konudur.

Kıyametin zamanıyla alakalı olarak Kur’an-ı Kerim’de; “Kıyamet yaklaştı...” (Kamer 54/1) buyrulur. Bu durumda kıyamet, inen bu ayetlerin zamanında yaklaştığı söylendiğine göre şimdi çoktan yaklaştı desek yanlış olmaz sanırım. Kıyamet yaklaştı... Hesap yaklaştı... Dünya bitmeye yaklaştı... İnsan hesaba yaklaştı... İnsan, cennet veya cehenneme yaklaştı… İnsan, sevdiklerinden uzaklaşarak hakkın hukukun kurulacağı mizana yaklaştı... Hak-hukuk sorulması yaklaştı… Zalimle mazlumun karşılaşması yaklaştı… İnsan, yaratılışının gayesini yapıp yapmadığının hesabını vermeye yaklaştı. Kısaca kıyamet yaklaştı…

Peki ama bu kadar yaklaşan bir durum olan kıyamet, ne zaman kopacak? Ne zaman dağlar yürütülecek? Ne zaman yer dürülüp kitap gibi olacak? Ne zaman insanlar kabirlerinden kalkacak? Bunun bilgisi de Rabbimizin katında ama nasıl geleceği bildirilmiş: “Rasûlüm! Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. Şöyle de: “Onun ilmi sadece Rabbimin yanındadır; zamanı gelince de onu ortaya çıkaracak olan sadece O’dur. Onun ağırlığına ne gökler dayanabilir, ne de yer. O, beklemediğiniz bir anda sizi ansızın yakalayacaktır.” Sanki onun vaktini araştırıp da öğrenmişsin gibi sana ısrarla soruyorlar. De ki: “Onun ilmi sadece Allah katındadır, fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.” (A’râf 7/187) Ansızın gelecek bir durumdur kıyamet. Hiç aklımızda yokken, hiç ona göre yaşamazken, tamamen unutmuşken gelecektir. Ama şu da haber verilmektedir ki, insanlar kıyametin ansızın geleceği bilgisinden mahrumdurlar, bilmeden yaşarlar hayatı. Belki de bilmek istemedikleri için bilmiyormuş gibi yaşamaktalar.

Hayat, herkesin kendisinin imzasını attığı ve hiç kimse için Allah’ın emir ve yasaklarını çiğnememek gerektiğini bilerek yaşaması gereken bir serüven. Kıyameti araştırıp yazmak istememe sebep olan ayet-i kerime aslında şu idi: “Yakınlarınız ve çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyamet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (Mümtehine 60/3) Kıyamet, kişinin kendi hayatının hesabının verileceği bir dönemin habercisidir. Hani dünyada oğlum-kızım deyip de yaşıyoruz ve onların istekleri doğrultusunda hareket ettiğimiz oluyor ya. Aslında bunun da yanlışlığını haber ediyor ayet. Kimsenin kimseye faydası olmayacaktır ve her ne kadar çoluk çocuk denilse de, Allah kıyamet günü hepsinin arasını açacaktır. Ayetin son bölümü de dikkate şayandır. Yaptıkların haber edilmesi. Demek ki insan yakınlarıyla yapıp ettiklerini ama sadece kendilerinin bildikleri ve kimsenin bilmediğini düşündükleri şeyler gün yüzüne çıkacak.

Bu durumda insan acaba nasıl bir duygu ve düşünceye sahip olacak? İşte bu ayet, bizler için önem arz etmektedir. Şöyle buyrulur: “Allah’ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır. Nihayet onlara ansızın o saat (kıyamet) gelip çatınca, bütün günahlarını sırtlarına yüklenerek, “Hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay halimize!” diyecekler. Dikkat edin, yüklendikleri günah yükü ne kötüdür!” (En’âm 6/31)

O zaman insan neden kendisi için hayatını kurmaz? Veya insan kıyamette kendi yükü azmış gibi başkasının da yükünü yüklenmek için neden yüklenir ki? Şu ayeti görmezden gelemeyiz. Eğer görmezden gelir, kör ve sağır olursak akıbetimiz nice olur? “Gerçek şu ki onlar kendi günahlarını yüklenecekler, kendi günahlarıyla beraber saptırdıkları insanlara ait nice günahları da yükleneceklerdir. Kıyamet günü, uydurup durdukları yalanlar ve attıkları iftiralardan dolayı mutlaka sorguya çekileceklerdir.” (Ankebût 29/13) Hesapsız bir dünyada yaşadığını düşünmek veya yapılan kötülüklerin ve zulümlerin hesabının olmayacağını zannetmek, insan için hüsran olacak.

Genelde insan özelde müminler ve Müslümanlar acaba kıyamete inanıyorlar mı? İnanıyorlarsa alameti nedir ki? “Kıyamet mutlaka kopacak; bunda asla şüphe yoktur. Ne var ki, insanların çoğu buna inanmıyor.” (Mü’min 40/59) Kıyamete iman etmek mevzusu hiç şüphesiz insanın en büyük imtihanlarından biridir. Çünkü kıyamete iman eden kişi, hayatını ona göre idame ettirir. Bu sebeple kişinin yaptıkları, söyledikleri veya söylemedikleri bunların hepsi kıyamete iman ile ilgilidir. Dünyada en unutulmayacak konu da aslında budur. İnsan keşke bunu anlayabilse…

Kıyameti en güzel ve net bir şekilde tasvir eden ayetlerden biri de Hac Suresi’nde yer alır. Bu ayeti okuduktan sonra kıyametin dehşetine dair herhangi bir soru sormaya ve araştırmaya gerek de kalmamaktadır. Veya kıyamete imanla ilgili sorusu ve sorunu olanların zihinlerinde şimşekler de çakabilir belki. Tabi iman ederse… Kıyamet dehşeti, bir annenin bebeğine karşı olan merhametiyle özdeşleştirilirken şöyle tasvir eder ayet: “Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirdiği çocuğu unutur, her gebe kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allah’ın azabı çok dehşetlidir.” (Hac 22/1-2) O zaman insan kıyamete nasıl gideceğine, orada nasıl olmak istediğine ve kendisine nasıl bir muamele edilmesini istediğine kendisi karar vermekte ve verdiği karar doğrultusunda bir hayat sürmektedir.

İnsanların kıyametteki halleri, Peygamberin dilinden de şöyle ifade edilmekte: “İnsanlar kıyamet günü üç grup hâlinde; kimi yaya olarak, kimi binitli olarak, kimi de yüzüstü sürünerek mahşer yerinde toplanır.” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 17) O zaman ey insan ve ey mümin! Sen kıyamete nasıl gitmeyi tercih ediyorsan öyle yaşaman gerektiğini asla aklından çıkarma…