Candaroğlu Arıcılık ve Mühendislik Ziraat Mühendisi Suat Musabeşeoğlu, Ağustos itibariyle Kastamonu arıcılığı için 2023 yılı üretim sürecinin tamamlandığını açıkladı. 1.357 arıcının 96 bin kovan ile faaliyet gösterdiği ilimizde zorlu bir sezonu geride bıraktıklarını ifade eden Musabeşeoğlu, “İlkbahar yağmurlarının aralıksız devam etmesi arı gelişimi açısından olumsuz olmakla beraber florada bu durumdan etkilenmiştir. İlimizde “kestane” ve “çiçek” olmak üzere 2 çeşit bal üretimi yapılmaktadır. Kestane gal arısının baskısı, sürekli yağan yağmurlar kestane bal akımını 15-20 gün ileri tarihe atmış ve geç açan çiçekler daha kısa süreli nektar vermiştir. Bu süreci koloni yönetimi açısından iyi takip etme şansı yakalayamayan arıcılar ise yeterince verim alamamıştır” dedi.
“Doğaya birebir bağlı yetiştiricilik modeli olan arıcılıkta, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri arıları bile şaşırtmaktadır” diyen Musabeşeoğlu, şu açıklamayı yaptı: “Kestane süreci sonrası ilimizin hemen hemen her ilçesinde üretimi yapılan çiçek balı için nektar akım dönemi gayet verimli başlamış ancak temmuz sonu aniden bastıran sıcaklar ile doğada nektar aniden kesilmiştir. Sonuç itibariyle bal üretim sezonu sonrası artık 2024 hazırlıklarımız başlamalıdır.
“VERİMSİZ GEÇEN SEZONLARDA ARILARI İHMAL EDİYORUZ!”
Kastamonu ilimizde üreticiler ortalama 70 kovan ile çalışmakta olup, arıcı yaş ortalaması ise 53 olmuştur. Orta düzeyde verim alınabilen bir sezon sonrası koloni yönetimine ve doğaya bağlı olarak düşük verim alan ilçelerimiz bulunmaktadır. Bu sezonlar sonrası arıcılarda moral bozukluğu oluşması ve artan maliyetler sebebiyle arıların bakım ve beslenmesi ihmal edilmektedir. Her ne olursa olsun bir sezon kapanmıştır ve gelecek sezon için şimdiden hazırlıklara başlamamız gerekmektedir.
“ARI SAĞLIĞI TEHLİKE ALTINDADIR!”
Candaroğlu Arıcılık ve Mühendislik olarak iş yerimize gelen arıcılarımız ile yaptığımız istişarelerde ve ayrıca telefon ile tarafımıza ulaştırılan videoları, fotoğrafları incelediğimizde arı sağlığı açısından olumsuz bir tablo görmekteyiz. Özellikle son 2 yıldır ciddi oranda kışlatma kaybı yaşayan ilimizde eğer şimdiden önlem alınmazsa yüksek oranda kışlatma kayıpları kaçınılmazdır.
“NEDEN HER SENE AYNI SORUN YAŞANIYOR?”
Kışlatma kaybının yoğun olduğu yıllarda il dışından bölgeye uyumlu olmayan arı kolonileri getirilip satılmaktadır. Hemen hemen her ilçeye satışı yapılan arı kolonileri bahar aylarında Antalya ve çevre illerde yetiştiği için yoğun varroa zararlısının baskısı ile gelmektedir. Arılar zaten ilimizin flora ve iklimine uygun olmadığı gibi varroa zararlısının yoğun olması sebebiyle de bal üretim sezonu sonrasında koloni çöküşleri başlamaktadır. Karadeniz bölgesinde viral etmenlerin yoğun olması da göz önüne alındığında bu durum ilerleyen yıllarda çok daha başka problemleri beraberinde getirecektir. Yapılan bilimsel çalışmalar gösteriyor ki 2025-2026 yıllarında küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkileri en yüksek seviyelere çıkacaktır. Eğer bugün itibariyle önlem alınmaz ise hala mevcut yerli/yöreye uyumlu arımızı yaşatmak yerine sıcak iklim kuşağından arılar getirilmeye devam edilirse mevcut arıcılık kültürümüz sekteye uğrayacaktır.
“YOL HARİTAMIZI BELİRLEMELİYİZ VE ARININ GELECEĞİNİ KONUŞMALIYIZ”
Mevcut arılarımızı yaşatarak yola çıkmamız gerekmektedir. Şu an itibariyle hiç zaman kaybedilmeden arılarımızda kuluçka kontrollerini yapmamız gerekmektedir. Ağustos itibariyle başlanılması gereken varroa mücadelesi eksik görülüyorsa bir an önce sıklaştırılmalı ve tamamlanmalıdır.
Kovan aktarımı artık sadece ilkbahar aylarında yapılmamalıdır. Arılarda yağmacılığa sebep olmadan hızlı bir şekilde kovan temizliği ve aktarımı yapılmalıdır. Temiz bir kovan ile sonbahar bakımına girilmesi arıcılarımız için hiçbir kayba sebep olmayacaktır. Bu sayede arılarda mevcut kuluçka durumu ve bal stoğu net olarak görülecek, çerçevelerde arı yoğunluğunu arttırmak üzere sıkıştırma işlemi de aynı anda yapılmış olacaktır. Unutmayalım ki sıkışık bir kolonide varroa mücadelesi yapmak daha başarılı sonuç elde edilmesini sağlamaktadır.
Bu işlemler sırasında tüm arılığı kayıt altına almak son derece önemlidir. Böylelikle arılarımızın hepsini detaylı kontrol etmiş, çerçevelerini düzenlemiş ve arılığımızın ne durumda olduğunu net olarak görmüş olacağız.
Eylül ayı bitmeden kış arısını oluşturmak üzere kuluçka faaliyetini başlatmamız ve arttırmamız gerekmektedir. Bunun için sıvı besleme duru bir şekilde sadece şeker+su olarak 1/1 oranında yapılmalı ve düzenli olarak verilmelidir. 2 gün veya 3 aralıklarla verilen şeker mümkün olduğunca gün atlanmadan aynı aralıklarda sürdürülmelidir. Arılar kuluçka faaliyetleri arttırıldığında 2 şeker 1 su oranında koyu şerbete geçilmelidir. Ekim ayının en geç ortalarına kadar bu işlemler tamamlanmaz ise yine Aralık-Ocak aylarında arılara şeker mi versek kek mi versek diye düşünmek zorunda kalabiliriz. Bu duruma düşmemek için Ekim ayında besleme işlemlerimizi tamamlayarak erken ilkbahara kadar arılarımız ve arıcılarımız huzurlu bir kışlatma sezonu geçirmelidir.”
(Mustafa Balcı)