Taşköprü Postası İnternet Haber Sitesi olarak ilçemizin köy nüfusunun yoğunlukta olması hususunu göz önünde bulundurarak ve sizlerden gelen talep üzerine köylerimizin tanıtımına yer vermeye devam ediyoruz. Bugünkü köyümüz ise Alasökü köyü...
Kastamonu il merkezine 70 km, Taşköprü ilçesine ise 28 km uzaklıkta bulunan Alasökü köyü, Köy, bölgedeki en yüksek tepe olan Dikmen tepesi eteğine konumlanmış, Ilgaz Dağları'nın uzantısı olan Saraycık dağının kenarında bir tarafı Boyabat, bir tarafı da Çorum Kargı sınırında bulunmaktadır.
Alasökü tamamen ormanlık bir köy olması nedeniyle köylüler geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamıştır. Köylüler, 1945 ve daha sonraki yıllarda gerçekleştirdiği göçlerle birlikte başta İstanbul olmak üzere Ankara ve İzmir’e yerleşmişler. Günümüzde, köyde sadece emekliler ve yazları tatile gelenler kalmaktadır. Bu nedenle köyün yaz aylarında nüfusu 200 kişi civarındadır. Alasökü köyü ana yerleşim merkezlerine uzaklığı ve dağlık arazi olması neticesi, tabii dokusu olan orman dokusunun korunmasına katkı sağlamıştır.
Alasökü köyü ilk kurulduğundaki çekirdek ailenin Kabaalioğulları, olduğunu daha sonraki nüfus artışları ile on yedi ailenin köy çekirdeğini oluşturduğu bilinmektedir.
Alasökü köyünde 1940 yılında ilköğretim okulu açılmış ve 1980'li yıllara kadar eğitim hizmeti vermiştir. Ancak köyden büyük şehirlere göç nedeniyle köyde öğrenci kalmayınca 1980 yılında köy okulu kapatılmıştır.
Köyün muhtarlığını Berent Yaşar Göksu yapmaktadır.
Oğuz Boylarından Miras
Köyün “Alasökü” ismini, bu bölgeye yerleşen Oğuz boylarından, miras kalan kültürel bir değer olduğu düşünülmektedir. Muhtemelen tam tepe zirvesinde olan “Alasökü”, Oğuz boylarının bu bölgeyi yerleşim yeri olarak seçmiş sonrasında ormandan açılan tarlalar sayesinde iskâna elverişli hale getirilmiş olduğu ve bu nedenle köy “Sökü” olarak adlandırılmış olabilir. Daha sonrasında her mevsimde tam tepe zirvesinde, orman içindeki çeşitli tarla renkleri ile süslenmesi sebebiyle, yine Oğuz boylarında yaygın olarak kullanılan “Ala” sıfatı ile birleşerek “Alasökü” adını aldığı düşünülmektedir.
Alasökü Köyü Efsanesi
Köyün konumlandığı bölgede 2000 yıl ve daha öncesine ait tarihi kalıntılardan yola çıkarak bu çevrenin binlerce yıl önce insanların yaşam alanı olduğu bilinmektedir. Çağlar öncesi medeniyetlere ait izler, köyün “Eşşek Deresi” mevkiinde bulunan Direklikaya olarak adlandırılan oyma mezarla kendini göstermektedir. Ancak ne yazık ki bu tarihi mezar define avcıları tarafından tahrip edilmiştir. Aynı medeniyetlere ait izlere köyün içinde ve çevresinde rastlanmaktadır.
Köy efsanesine göre de mezarların altında Mağara bulunduğu mağaranın devamında altından yapılma “Saban” ve “Boyunduruk” bulunduğu kulaktan kulağa dolaşan hikâyeler arasında yer almaktadır.
Ah Alasökü ah hastayım sana
Şiir yazdım sakın deli deme bana
Allah nasip ederse gelicem sana
Bütün dostları orda görmek istiyom...
Ölmez, sağ olursam bu yaz inşallah
Köyümü bir daha görmek istiyom
Alasökü’ye varınca akşama, sabah
Topraklara yüzüm sürmek istiyom
Köyünaltına inip karşı köyümü
Eski mezarlıktaki oynak yolumu
Harmana gidipte armudun dibini
Bulup gölgesine durmak istiyom.
Ne hoştur zevki sılayı görmenin
Taşına, toprağına, yüz sürmenin
Guzyayla su başında mola veripte
Su içip te tadına varmak istiyom.
Eski tülek anam sağ olsa da, sesim duysaydı
Cabime kırık leblebi üzüm koysaydı
Üstüne bir de alma soysaydı
Cevizi de dişimle kırmak istiyom
Bir de gitsem ilmahanım beni görseydi
Ekşimiş bir acı ayran verseydi
Hele azıcık da semaverde çay demleseydi
Değmeyin, keyfini sürmek istiyom.
Köyün çocuklarınıı peşime taksam,
Şevrende maç yaparken bir cıgara yaksam
Onlar gol atsa ben ise baksam,
Harmanda çocukça gülmek istiyom
Bir düğün olsa da topluca gitsek
Guzu çevirme serit sohbeti etsek
Bulgur pilavı, gelse yisek tüketsek
Sazlı sözlü düğün dernek istiyom.
Harmana denk gelse düveni sürsem
Öküz pislerken tas tutuversem
Hokkabaz gibi milleti güldürsem
Köşklere de postu sermek istiyom
Isıcak bassa, hep ayakta kalsam
Alaçuk altında uykuya dalsam
Sevdiğim kızdan muradımı alsam
O anda mezara girmek istiyom
Güz günü gelsede ekine gitsem
Kaval çalıp da koyun kuzu gütsem
Erkek keklik gibi dağlarda gezsem
At tepse, sövüp, bağırmak istiyom
Dağ, bayır, tepe demesek dolaşsak
Dikmenin tepeden şevrene aşsak
En erişilmez zirvelere ulaşsak
Eyrioluk yoluna mola istiyom
Bilmem gene derler mi delinin biri
Harman yerinde oynayalım kızı erkeği
Rüyalarımda kalan o son ümidi
Dalağım şişip haykırmak istiyom
Bir de; “Yağ yağ yamur, teknede hamur”
Haydi; “Ver Allah’ım ver sel gib yağmur”
Duasıyla “Bağ, bahçe, sokaklar çamur”
Tekerlemesi bağırmak istiyom
Kim sorarsa bunlar neyine gerek
Gelecek nesillere kalsın diyerek
Alasökü sevgisini hep met ederek
Her yerde göğsümü germek istiyom
Ey benim cevdetim, ne talihli kulsun
Kısmet ise dileğin yerini bulsun
Sözlerim de buna vasıta olsun
Alasökü’ye selam vermek istiyom...........
NE MUTLU ALASÖKÜLÜ OLANA:)
Cevdet Toruş
Deniz Çam