Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) 10 yıllık hazine tahvillerinin faiz oranlarının son 16 yılın en yüksek seviyelerine çıkması, bu korkuyu daha da artırdı. 10 yıllık hazine tahvil faizi yüzde 5'e yaklaşırken, 30 yıllık tahvilin faizi yüzde 5,20'ye yaklaştı. Bu artışlarla birlikte, ikinci el piyasada tahvil satışları hızla arttı. Aynı zamanda altın, gümüş, platin ve paladyum gibi emtialar da değer kaybediyor.
Dolar yeniden güvenli liman
Dolar, bu belirsizlik döneminde "güvenli liman" olarak kabul ediliyor ve değer kazanmaya devam ediyor. Dolar Endeksi (DXY), 6 para birimine karşı değerini gösteren endeks olarak hızla yükseliyor ve 107,20 seviyesini geçti. Euro/dolar paritesi ise dip seviyelere inerek 1,0440 seviyesinin altına geriledi.
Bu durum Türkiye gibi Euro Bölgesi'ne (Avrupa) yoğun dış ticaret yapan ülkeleri olumsuz etkiliyor. Euro'nun dolar karşısındaki değer kaybı, Türkiye'nin Euro Bölgesi'ne yaptığı ihracatı olumsuz etkiliyor ve bu da Türk ihracatçılarını zor bir durumda bırakıyor.
Bu ekonomik belirsizlik, küresel ölçekte hissediliyor. Asya Pasifik hisse senetlerini takip eden MSCI Asya Pasifik endeksi son üç günde yaklaşık yüzde 10 değer kaybetti. Japonya'da 5 yıllık devlet tahvil getirisi son 10 yılın en yüksek seviyesine çıkarak yüzde 0,335'e ulaştı. Avustralya'da ise 10 yıllık tahvil getirisi yüzde 4,85'e kadar yükseldi.
Fed'in etkisi
Piyasalarda Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) doların likiditesini azaltabileceği beklentisi de yatırımcıları tahvil satışlarına yöneltiyor. Bu nedenle "ucuz dolar" dönemi sona eriyor ve büyük fonlar, gelişmekte olan piyasalardan çıkarak dolar almaya yöneliyorlar.
Küresel ekonomik belirsizlikler, piyasalarda dalgalanmaya neden oluyor ve yatırımcıları endişeli bir döneme sürüklüyor. Özellikle doların yükselişi, uluslararası ticaret ve finansı derinden etkiliyor ve bu etkilerin önümüzdeki dönemde nasıl gelişeceği merak konusu.
(KamuGündemi)