Dağları aşıp, Karadeniz'e dökülen Kapısuyu deresi aynı zamanda iki ili birbirinden ayırıyor. Bartın-Kastamonu sınırına ince bir çizgi çeken derenin denize kavuştuğu yer bir plajı oluşturuyor. Plajın doğu tarafı Kastamonu'da, batıdaki büyük alanı ise Bartın'a düşüyor. Yöre benzersiz doğal güzellikleri bünyesinde barındırmasının yanında yılan hikâyesine dönmeye yüz tutmuş idari sorunlarla boğuşmaya devam ediyor...

640x360-3

Derenin böldüğü sadece iki vilayet de değil. Kastamonu'nun ilçesi Cide tarafında kalan yere Kapusuyu, Bartın'ın Kurucaşile ilçesinde bulunan tarafa da Kapısuyu köyü deniyor.

3630095_7372fb5fa8a408f8c6b2ab4ef2d86c9a

Hâl böyle olunca da plajın doğu tarafı Kastamonu, batı tarafı ise Bartın'da kalıyor.

3630095_3646405a054954a06d3cbfd1b2938889

PLAJIN ASLAN PAYI KURUCAŞİLE'DE

Plajın 'aslan payı' Kurucaşile sınırlarına kalmış. Dolayısıyla biz de oraya yöneliyoruz. Kapısuyu muhtarı Mehmet Eren, gençlerin çok sevdiği tabirle söylersem 'bir tık ötede' bulunan diğer köy için "Evet plajın diğer yanı orada ama çarşı burada" diye durumu özetliyor.

3630095_0aba486958ff8b8fe737648f49c9073c

KAPUZSUYU'NDAN KAPISUYUNA...

İlk bakışta iki ilin birbirine giriş 'kapı'sı olduğundan hareketle Kapısuyu isminin verildiği düşünülse de durum öyle değil. Bölgenin güneyinde Kapuz kayaları bulunuyor. Kayalıklardan çıkan su köye ulaşıp, buradan Karadeniz'e dökülüyor. Köyün adı önceleri adı 'Kapuzsuyu' diye anılırken sonrasında 'Kapısuyu'na dönüşüyor.

1 KİLOMETRELİK KUMSAL ALAN

Kurucaşile’ye 3 kilometre mesafede yer alan Kapısuyu Plajı, 1 kilometrelik kumsal uzunluğuna sahip. En çok ziyaretçilerini çevre il ve ilçelerden alıyor. Plaja/köye Bartın'ın turistik ve tarihi ilçesi Amasra'dan ulaşmak için öncelikle 43 kilometrelik yolu aşarak Kurucaşile'ye gelmeniz gerekmekte. Bir diğer güzergâh ise doğu yönünde bulunan Kastamonu tarafı. Kastamonu'nun ilçesi Cide'den karayoluyla Homeros'un İlyada'sına konu olmuş 'Gideros koyu'nu geçip de, bir 15 dakikada kadar süren keskin virajların bitiminde sağda kalan Kapısuyu köyü sizi karşılıyor.

KUM ZAMBAKLARI

Ana yoldan sağa kıvrılarak aşağı doğru yemyeşil bir dokunun çevrelediği yoldan inerken geçmişin ruhunu yaşatan tek tük geleneksel evler göze çarpıyor. Köy 120 nüfustan oluşuyor. Yaz aylarında dışarıdan gelenlerle sayı 1500'e kadar çıkabiliyor. Deniz sezonu Haziran 15-Eylül 15 periyoduyla sınırlı; bir başka deyişle bölge deniz turizmine sadece 3 ay sahne olabiliyor. Kısa bir süre sonra uzun kumsalı, ince kumu ve temiz suyu ve kum zambakları sizi karşılıyor. Köy merkeziyle plaj iç içe geçmiş durumda. Çoğu zaman dalgalı olan denizi tipik bir Karadeniz karakteristiği taşıyor. Ama bu hep böyle değil. Deniz yüzmek için elverişli bir yapıya sahip. Özellikle sabah saatlerinde adeta bir çarşafı andırıyor.

PANSİYON, OTEL VE SEVİMLİ ÇAY BAHÇELERİ

Burada sınırlı sayıda olsa da iki üç ailenin işlettiği butik pansiyon ve köyün tüzel kişiliğine ait küçük ölçekli bir otel mevcut. Lokanta, kafe ve kumsala paralel sevimli çay bahçelerinde yeme içme ihtiyaçlarını karşılamak mümkün.

KÖY MUHTARI İLE SOHBET

Köyde yaptığımız kısa bir gezintinin ardından Kapısuyu Muhtarı Mehmet Eren'i ofisinde ziyaret ediyoruz. 13 yıl önce İstanbul'dan emekli olup köyüne dönen Eren, aslen elektrik teknisyeni.

Mehmet Bey köyün demografisi hakkında şu bilgileri aktarıyor: Yaş ortalaması 60'a varan emekli köyü. Gençlerimiz büyük şehirlerde. İnsanlarımız ufak ölçekli turizm ve balıkçılıkla geçinmekte. Tarım ve hayvancılık yok denecek kadar az...

Sözü köyün yakın geçmişte çok tartışma konusu olan ihale konusuna getiriyoruz.

"YAPILAN İHALE BİZE ALAN BIRAKMIYORDU"

Muhtar konuyu bizim için bir kez daha özetliyor:

"Burada bir ihale olayı atlattık. Yeniliğe, hizmete karşı değiliz. O ihale bize göre uygunsuzdu. Köyün kumsalının kiralanması olayıydı. 13 bin metrekarelik kumsal alanın yüzde 70'nin kiralanması gibi durum vardı. Tepeden baktığınızda öyle gözüküyor. Bilgisayar üzerinde, kroki genişleterek çizilmiş. Plana göre 13 bin metrekareye bir çok yer giriyor. Sözgelimi yolumuz o alanın içine giriyor. Bizim o kadar kumsalımız yok ki... Söylenildiği gibi yapılsaydı baş tacıydı. Kumsalın başına sonuna iki büfe yapılacak. Önlerde 20'şer metre genişliğinde alanla kiraya verilecek. Bunu köyümüzde yapabilecek kişiler de var. İtirazlarımızı yaptık, sayın kaymakamımız da ikna oldu ve 'süresiz erteleme' kararı verildi. Ancak bu her şeyin bittiği anlamına gelmiyor.

"ESAS KORKUMUZ..."

Asıl meselenin kumsalın kiraya verilmesi olmadığını söyleyen Eren, şöyle devam ediyor:

"Şurada küçücük bir tapulu alanımız var. Ön taraf milli emlak, Hazine'ye ait. Üst tarafta ise 2B ile başımız belada. Ortada küçücük bir şerit kalıyor. Orada da 100 metre kare yerin 150 tane ortağı var. Mevcut tablo bu duruma gelmiş dayanmış. Buraya gelen insan 100 metre kare sahibi adamın bir tanesine parayı verip 10 yeri alsa köy olarak bittiğimizin resmidir. Esas korkumuz bu. Mesele kumsalın kiraya verilme olayı değil; sonrası korkutuyor bizi".

"KÖY DİYE BİR ŞEY KALMAYACAK"

Eren konuşmasında bir başka riske daha dikkat çekiyor:

Deprem Listesi: 17 Eylül’de deprem oldu mu? 17 Eylül’de nerede, kaç şiddetinde deprem oldu? Deprem Listesi: 17 Eylül’de deprem oldu mu? 17 Eylül’de nerede, kaç şiddetinde deprem oldu?

Her yerin kendine has özellikleri var. O tarz bir ihaleye girdiğinizde köyünüz kalmıyor. Hemen yukarısı 2B ile mücadele ediyoruz zaten. Köyümüz 2B'ye giremedi halen. Evlerimiz mahkemede. Orman idaresi 'evler bizim' diyor. Tüneller Karaman'a kadar geldi. Buralarda böyle bir kumsal yok. Böyle bir değer yok. Muhtar olarak çok arada kaldım. Bizim köyümüzün çok güzellikleri var. Bu yönden dolayı çok büyük kayıplarımız var. Dere boyundan çıkış bile yapamıyoruz. Cenderede kaldık. Dere boyundan ana yola yol bağlamak için en az 300 kişiden izin almam lazım. Bunu nasıl yapacağım? Şurada metruk yapılarımıza bile dokunamıyoruz. Bu görüntü köye hiç yakışmıyor. Şurada gördüğünüz yapı davalık. Son baktığımda 49 ortağı vardı. 10 yıl sonra 70 kişi olacak.

"10 YILDIR ELİMİZİ SÜREMİYORUZ"

Köyümüzün çok büyük ihtiyaçları var. 2-3 yıl öncesine kadar susuzluğumuz vardı. Çok şükür onu çözdük. Döne döne söylediğim gibi şu andaki en büyük sorunumuz 2B. Sayın Adalet Bakanı bu toprakların insanı. Değerli bir hemşehrimiz. Kendisiyle görüşme fırsatını bulabilirsem "Allah aşkına şu bizim 2B mahkememizi hızlandırmanızı rica ediyoruz" diyeceğim. Bu iş 15 yıldır sürüyor. Biz hizmete açığız ama elimiz kolumuz bağlı; hiçbir şey yapamıyoruz. Bizim bağlarımız, bahçelerimiz de mahkemelik. 10 yıldır el süremiyoruz, güzelim bağlık alanlar orman oldu...

"TUVALETİ BİLE İŞLETEMİYORUZ"

Köy statüsünde olduğumuz için şu gördüğünüz tuvaleti bile işletemiyorum. Muhtarlığın ticari faaliyeti yok çünkü. Burasının sosyal medyada 'tatil köyü' olarak reklamı var. Yaz sezonunda buraya nasıl yığılıyorlar biliyor musunuz? Çevreye karşı özensiz davranılıyor. Laf, söz anlatamıyorsun? Uyardığımızda 'muhtarsan muhtarsın sen kimsin' diyorlar. Emniyete bildiriyorum, onlar da bir şey yapmıyorlar.

Kapısuyu muhtarına bir-iki adım ötede bulunan Kapusuyu köyüyle olan ilişkileri soruyorum.

Şöyle yanıtlıyor:

Onlar 60 hane. Oranın muhtarlığı ayrı ama onların yükü de bende; çünkü çarşıları, sahilleri benim. Onlar mahalle olarak kullanıyorlar. Onların sorumluluğu da bende. Arkadaşım alınmasın ama onların muhtarlığı bana göre 10 kat daha rahat...

"KUM ZAMBAĞI BENİM GÖNÜL ÇİÇEĞİM"

Kapısuyunda gün batıyor...

Notlarımızı şair, söz yazarı ve bestekâr İsmail Güler'le noktalamanın zamanı...

"Kapısuyu köyü bir dönem Osmanlı'nın gemi tersanesi olarak hizmet vermiş olsa da bugünlerde ahşap tekne imalatına rastlamak mümkün değildir. Yinede her hâliyle bir saklı cennet gibidir. Günümüzde iç turizme hizmet eden köyümüz dış turizme de potansiyel olarak hazır edilebilir. Bu konuda çalışmalar devam ediyor" diye konuşan Güler, bölgesel radyo ve televizyonlarda çalınıp, söylenen birkaç türkünün sözlerinin kendisine ait olduğunu söylüyor ve bizimle Kum zambağı/Kapısuyu kumsalı adlı şiirini paylaşıyor:

KUM ZAMBAĞI

(Kapısuyu kumsalı)

Ne güle benzersin ne yonca çiğdem

Sensin bu kumsalın sevdasına dem

Kıymetin gönülde en büyük erdem

Kum zambağı benim gönül çiçeğim

Kapısuyu sahil seninle dolu

Kalbimi coşturur aşk olur yolu

Bak yine çarpıyor göğsümün solu

Kum zambağı benim gönül çiçeğim

Denizin kumsalı mekanın olsun

Umudu okşayan en güzel yolsun

Sana kıyanların yüreği solsun

Kum zambağı benim gönül çiçeğim

Köyümün sahili varlığınla hoş

Zevk-i sefa sende içerim sarhoş

Kırmışlar boynunu ne kadar nahoş

Kum zambağı benim gönül çiçeğim

(Kaynak: Haber Türk)

Editör: Mustafa Balcı