Tarihimizden… Sultan I. Ahmet Döneminde (1603-1617) Kastamonu’da Yaşanan Huzursuzluklar

Tarihimizden… Sultan I. Ahmet Döneminde (1603-1617) Kastamonu’da Yaşanan Huzursuzluklar: (75 Nolu Mühimme Defterinde Kastamonu’da Yaşanan Eşkiyalık Meseleleri Hakkındaki Hükümler)

Abone Ol

(75 Nolu Mühimme Defterinde Kastamonu’da Yaşanan Eşkiyalık Meseleleri Hakkındaki Hükümler)

 

Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı bölümünde Yüksek Lisans Tezi olarak Selçuk Demir tarafından hazırlanan çalışmanın Kastamonu Sancağına ait olan hükümlerin özetlerini sizlere aktarmak istedim.

Dileyenler internette tam metni bulunan bu kaynağa ulaşabilirler.

 

Osmanlı Devleti’nde en üst adli organı niteliğinde olan Divan-ı Hümayun’da görüşülen ve mühim kaydı düşülen konuların müzakereleri ve o konu hakkında verilen kararların kaydedildiği defterlere Mühimme Defterleri denirdi. Görüşülen konular sonucu yazılan kararlar, padişahın onayına sunulduktan sonra deftere işlendiğinden, divanın yürütme organı olarak görev yaptığı ve kararlarının da kanun hükmünde olduğu anlaşılmaktadır. Bunları yazan kişilere ise Mühimmenüvis adı verilirdi.

Mühimme Defterlerinde kayıtlı bulunan fermanlara hüküm denilmektedir. Her ferman kaydının başında ferman kime ve hangi makama gönderilmişse o kimse veya makamın adı yazılır ve hüküm ki denilir. Hükümlerin üzerinde yer alan kayıtlarda ise fermanın çıkış tarihi gideceği yer, yazan kâtibin adı, kiminle gönderildiği ve yazılış şekli ile ilgili bazı bilgiler mevcuttur.

 

75 Nolu Defter ise Sultan 1.Ahmed dönemine denk gelen olayları, alınan kararları içerir. 1.Ahmed 14 yaşında tahta geçmiş ve 14 yıl padişahlık yapmıştır. Doğumu: 1590, Tahta Çıkışı 1603, Ölümü 1617. Tahta çıktığı zaman devlet doğuda İran ve batıda ise Avusturya ile savaş halinde idi. Ayrıca içeride de Celâli İsyanları (*) devam etmekteydi.

Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde A.DVN. MHM. d.075 şeklinde kayıtlı olan defter 135 varak 331 sayfadan ibarettir. Ve bu yüksek lisans tezinde defterin 1-171 sayfaları arasındaki kararlar incelenmiştir. Yazıda verilen hüküm numaraları orijinal numaralarıdır.

Devlet tarafından bölge yöneticilerine gönderilen hükümlerde böyle “katl-i nüfûs ve gâret-i emvâl eyleyen eşkıyanın ele getirilip şer ile davaları görüldükden sonra kati surette himaye edilmeyerek haklarından gelinmesi” emredilmiştir.

Defterden anlaşıldığına göre eşkıyalık hareketlerine toplumun hemen her kesiminden insanların katıldıkları görülmektedir. Eşkıyalık yapanlar arasında Beylerbeyi, Sancakbeyi, Kadı, Yeniçeri, Sahib-i timar, reaya vb. her kesimden kişilerin varoldukları görülmektedir.

Bu dönemde görülen bir diğer olay ise suhte (medrese öğrencileri) isyanlarıdır. Özellikle Orta Anadolu ve Ege bölgelerinde vuku bulan suhte-sipahi çatışması hükümlerde belirtildiğine göre halka Celali isyanlarından daha fazla zarar vermiştir.

 

Hüküm No 66. Sivas eyaletinde vaki kadılara ve kale dizdarlarına ve Çorum ve Canim ve Kastamonu Sancağında vaki olan kale dizdarlarına hüküm: Zikrolunan yerlerde vaki olan kalelerin barut ve sair mühimmatlarının telef olduğu ve nefer atının dahi yerlerinde olmadığı haber verilmekle, zikir olunan kalelerin teftiş olunarak hâlâ içlerinde ne miktar mühimmatın vaki olduğu ve telef olan zahire her kimin zimmetinde zuhur ederse biç-kusur tahsil edilmesi ve kalede olmayan nefer atın ulufeleri kesilerek, hizmete devam eden neferata tasarruf ettirilmesi.

Hüküm No 81. Devrekani ve Küre-i Mamure ve Zari ve Araç ve Eflani ve Çeklene kadılarına hüküm: Baş Akpınar karyesinde sakin yeniçeri İsmail’in gösterdiği hizmetlerden memnun olunduğu ve vakitli vakitsiz karye üzerine çıkan sancak beyi ve ademlerinin uyarılması memnun olmayanların Südde-i sa‘âdete arz edilmesi.

Hüküm No 88. Çankırı Sancağı Beyine ve Çankırı Sancağında vaki olan kadılara hüküm: Sefere memur olan Çankırı sancağı beyi Ali’nin mallarını yağma eden, Kastamonu Sancağına tabi Boyabad Kalesine gidip düşmanlık eyleyen Hacı kadı nam kimesnenin teftiş edilerek zikr olunan malların elinden alınması ve hakkında şer‘-i şerîf neyi icab ederse yerine getirilmesi.

Hüküm No 91. Eflani ve Zari ve Çeklene ve Azdavay Kadılarına ve sabıka Mudurnu Kadısı olan Mevlana Muhammed’e hüküm: Kastamonu sancâğı beyinin subaşılarının otuzdan fazla atlı ile zikr olunan sancakların üzerine varıp hilaf-ı vaki nice zulm ve te‘addi eyledikleri ve yine subaşılardan Hüseyin’in de re‘âyâdan kaza başına iki bin akçe tahsil edip fesâd ve şenâ‘at üzere oldukları sabit olduğundan ele getirilip davaları görüldükten sonra muhtac-ı arz olanların Südde-i sa‘âdete gönderilmesi olmayanların şer‘ ile haklarından gelinmesi.

Hüküm No 116. Bolu Sancağı Beyine Hüküm: Bolu canibinde fesâd ve şenâ‘at üzere olan eşkıyanın, sancağın yarar ademleri ve il erleri yardımıyla haklarından gelinmesi. Bu emrin birer suretinin Kastamonu, Çankırı ve Ankara Beylerine de gönderilmesi.

Hüküm No 131. Kastamonu Beyine ve Kastamonu Sancağında vaki olan kadılara hüküm: Kastamonu sakinlerinden Urgancızade Pehlivan Mehmed’in yarar ve kadir bir kimesne olup bundan önce vilayete zulm ve te‘addi kasdıyla gelen Polat Kadısıoğlu ve Çelebi Kadı nam Celalileri ve vilayete zarar veren yeniçerileri vilayetten def ‘edip re‘âyâ kendisinden ziyede razı iken bazı yeniçerilerin şark serdarına müracaat ederek mezbur Pehlivan Mehmed’in azli için emr-i şerîf aldıkları haber verilmekle ol makule yeniçerilerin aldıkları emr-i şerîfe itaat edilmeyerek Südde-i sa‘âdete gönderilmesi ve eşkıya definde Mezbur Pehlivan Mehmed’e muavenette bulunulması

Hüküm No 132. Tosya Kadısına ve eşkıya define memur olan yeniçeri Mustafa’ya hüküm: Tosya kazasının ziyade işlek olup gelen gidenin çok olduğu, ancak mezbur kazada sakin bazı muhtekirlerin zahireleri depo ederek yolculara ve kaza re‘âyâsına müzayaka çektirdikleri haber verilmekle, zikr olunan muhtekirlerin ambarları açılarak narh-ı ruzi üzere bey edilmesi ve bu babda kimesneye müzayaka çektirilmemesi.

Hüküm No 151. Kastamonu Sancağında Vaki Olan Kadılara Hüküm: Sefer zamanında Kastamonu sancağı muhafazasında bırakılan otuz beş nefer sipahinin hâlâ mevcud olan eşkıyadan dolayı kifayet etmediği haber verilmekle, bu sene üç binden aşağı timara sahip alçak halli sipahilerden kırk nefer sipahinin Kastamonu muhafazasında alıkonulması.

Hüküm No 185. Kastamonu Sancağında, Taşköprü’de olup eşkıya define memur olan Pehlivan oğlu Korucu (Muhafız) Mehmed’e hüküm: Adı geçen vilayetin ahalisi padişaha (yüce makama, saraya) imzalı dilekçe gönderip senin için dindar ve mütedeyyin ve yararlı işler yapan, bu vilayette eşkıya ve fesadın hakkından gelen … (devamı yok. Sadeleştirme tarafımdan yapılmıştır.)

Hüküm No 246. Kastamonu Beyine ve Yortan ve Boyabad Kadılarına Hüküm: Yortan sakinlerinden Eymir oğlu Mehmed ve kardeşi oğulları ve hizmetkârı Muhammed ve Çakıroğlu nam kimesnelerin re‘âyâya zulm ve te‘addi edip fesâd ve şenâ‘atlari sabit olduğundan mezburların ele getirilip davaları görüldükden sonra muhtac-ı arz olanların Südde-i sa‘âdete arz edilmesi, olmayanların şer‘ ile hakkından gelinmesi.

Hüküm No 260. Kastamonu Mukata Müfettişi Hacı Hamid’e Hüküm: Vakit kaybetmeden hemen Asitâne-i sa‘âdete gelmesi.

Hüküm No 261. Kastamonu beyine ve Sinop kadısına hüküm: Sinop kalesi kapılarını dizdarın neferat ile birlikte açması ve bundan sonra hilaf-ı vaki kale neferatına zulm ve te‘addi etmemesi.

Hüküm No 277. Kastamonu Beyine ve Devrekani Kadısına hüküm: Çayırcık sakinlerinden Uzun Hasan’ın fesâd ve şenâ‘at üzere olduğu sabit olduğundan yeniçeri İsmail mübaşeretiyle ele getirilip davası görüldükten sonra muhtac-ı arz ise Südde-i sa‘âdete arz olunması, değil ise şer ile hakkından gelinmesi.

Hüküm No 294. Kastamonu Sancağı Beyine Hüküm: Kastamonu kalesi kethüdası Hasan’ın timarının başka kazada olduğu ve kendisinin timarına gitmesi konusunda elinde olan beratının tecdid edilmesi…

Kastamonu halkının 17.yy başlarında yaşadığı bu huzursuz ve güvensiz yılları devletin resmi belgelerine göre aktararak, tarihimize küçük bir katkım olsun istedim.

Dostlukla.

(*) Celâlî İsyanları: 16.yy’da Osmanlı idaresinden memnun olmayan Türkmen gruplarının çıkarttığı isyanlardır. Bu dönemde Kanuni’nin oğulları Selim ve Bayezid arasında çıkan taht kavgaları nedeniyle ülkede yeni ve daha büyük bir kargaşa ortamı doğmuştu. Çoğu yerde halk bölgelerini korumak için yerel koruma birlikleri kurmak zorunda kalmıştı. Bu güvensizlik ortamında meydana gelen isyanlara genel olarak Celali isyanı denilmiştir.