Türk’lüğün ve Türkmen’lerin kadim başkenti olarak bilinir Kastamonu. Osmanlı’nın Sancak Beyliği, Selçuklu döneminin önemli uç merkezi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda önemli bir yeri olan şehirdir.
Ulusal Kurtuluş mücadelesinde İnebolu’dan Kastamonu üzerinden Ilgaz Dağları’nı aşarak Çankırı’ya oradan da Ankara’ya ulaşıp “İstiklal Yolu’nu” yaratan erkekleri cephede savaşmaya giden, kadınları İnebolu’dan Ankara’ya uzanan yolda atlar, katırlar ve kağnılarla cephane mühimmat taşıyan “İstiklal Yolu” kahramanları.
Bu gurur kaynaklarımızdan sadece biri olan Taşköprü’müzün Afşar Köyü’nden “İstiklal Yolu” kahramanlarından “Satı Kadın”ı anlatmaya çalışacağım.
Araştırmalarımı yaparken Nail Tan hocamın Kastamonu İstiklal Gazetesi’ndeki yazısı dikkatimi çekti.
“Yazısında, Kastamonu’da Millî Mücadele yıllarında yaşanmış bir olaydan yola çıkılarak yazılmış bir hikâyeden söz ediyor. Yazarları öğretmen kökenli Zühal İzmirli-Yücel İzmirli olan “Fenerli Evler kitabının ilk hikayesi. Hikayenin adı “Satı Kadın İstiklal Yolu’nda “Hemen Kitabı aldım. Okumaya başladım ve gurur duydum ve bu gururu paylaşmak istedim. Bu hikayenin kitap sayfalarında ya da aile fertlerinin arasında kalması içime sinmezdi .
İşin güzel tarafı Babaannesi’nin anılarını arkadaşı eğitimci yazar Yücel İzmirli’ye anlatıp kaleme alınmasını sağlayan benimde yakından tanıdığım Eğitimci Avukat Muharrem Uğurlu. Yücel İzmirli’nin Gazi Eğitim Enstitüsü’nden arkadaşı.
Gelelim değerli büyüğümüz, gurur kaynaklarımızdan biri olan Satı Kadın’ın hikayesine:
“Kurtuluş Savaşı günleri, Birinci Dünya Savaşı’nı kazanan düşmanlar yurdumuzu paylaşmışlar ve işgal etmişlerdi.
Mustafa Kemal ve silah arkadaşları halkın katılımıyla Milli Mücadele’yi başlatmak için harekete geçmişlerdi .Düzenli bir orduya ihtiyaç vardı. Bunun içinde cephane, silah, her türlü alet eşya gerekliydi. Halk cephede ve cephe gerisinde elinden geleni yapıyordu. Tek düşünceleri vatanı düşman işgalinden kurtarıp bağımsızlıklarına kavuşmalarıydı.
Mustafa Kemal’in ”Gözüm Sakarya’da,kulağım İnebolu’da” dediği günlerde Taşköprü’nün Afşar Köyü’nde Mart ayının ortalarına doğru düzenlenen “Mekkâre Kolu’nun” başına Satı Kadın’ın akrabalarından Bezircioğlu getirilmişti.Hemen on çift manda (kömüş) belirlendi. Bu mandaların içinde Mıstak Usta’nın mandalarıda vardı. Fakat evlerinden gidecek kimse yoktu. Satı Kadın ben giderim dedi. Ailecek kabul ettiler.Hazırlıklar yapıldı kömüşlerin yiyeceği yola gideceklerin azıkları tamamlandı.
Güneş doğmadan yola çıktılar. Afşar Köyü’nden on çift kömüşle Yirmi çift öküzün çektiği kağnılar ve arabalar Kolbaşı Bezircioğlu’nun öncülüğünde hareket ederek, Süleyman köyü ile Bademci Köyü’nü geçip Germeç’e geliyorlar. Germeç’te Mekkâre Kolu’na katılanlar olmuş Taşköprü Mekkâre Kolu’nu oluşturmuşlar. Kastamonu’ya gelmeden iki kere mola vermişler. Kastamonu’da kışla önüne geldiklerinde yüklerini ertesi sabah alacaklarını öğrenince dinlenmeye çekilmişler. Sabah olduğunda görevliler arabaları ve hayvanları incelemişler Satı Kadın’ın Kömüşlerinin güçlü kuvvetli olduklarını görüp “Sanki bu kağnı Mekkâre taşımak için yapılmış” diyerek arabasına dizgin balyalarını yüklemişler. Araba sahiplerine parasının zaferden sonra TBMM’ce ödeneceğine dair birer senet verilerek mola verilecek yerler komutanlarca belirlenmiş ve yola çıkmışlar. Kendilerini uzun bir yol bekliyordu. Bu mevsimde Kadı Dağı’nı ve Ilgaz’ı aşmak zor olacaktı ama kalpleri Milli Mücadele’de cephede savaşan Mehmetçik’e destek olmak için çarpıyordu.
Çoğunun ayaklarındaki çarıklar yırtık olduğundan ayakları yara olmuştu kadınların. Satı Kadın köyünde öğrendiği merhemlerle ayakları yara olan kadınları tedavi ediyordu.
Hiçde kolay olmayan karda kışda ayaklarında yırtık çarıklarla zor koşullarda Taşköprü Mekkâre Kolu Çankırı’ya ulaşır. Yükleri boşaltırken sıra Satı Kadın’a geldiğinde, komutanlar iki güçlü kömüşü ve sağlam kağnıyı görünce kömüşlere ve arabaya ihtiyaç olduğunu, parası zafer sonrası ödenmek üzere orduya kağnı ve kömüşlerini vermesini teklif ederler. Satı Kadın kafiledeki akrabalarına ve nişanlısının dedesine danışarak çok sevdiği iki kömüşünü ve arabasını orduya bağışlar ve Satı Kadın:”Komutanım! Seferberliğin başında köyümüzden otuz üç delikanlıyı uğurladık. Köye yalnız dördü döndü, bir çift kömüşün lafı mı olur der ve savaştan sonra parası ödenmek üzere düzenlenmiş olan senedi almaz. Komutan çok duygulanır onlara ikramda bulunur istekleri olup olmadığını sorar.
Satı Kadın:şurada develer gördüm, onların yününden bir parça kesip hatıra diye uğur diye evime götürmek isterim. Evimizin bereketi artar derler bizim oralarda .Satı Kadın köyüne döndüğünde ilk iş olarak bel kuşağındaki deve tüylerini çıkarıp çeyizlik yastığının içine koyar…”(1)
Kitapdaki bu hikaye sayesinde Kastamonu Milli Mücadele tarihine kimliği belli olan Satı Kadın adında bir milli mücadele kahramanını öğrenmiş oluyoruz.
Bu vesile ile başta hikayenin kahramanı Satı Kadın olmak üzere,hikayede adı geçen Mıstak Usta,K öse Emin, Bezircioğlu ve isimsiz kahramanlarımızı saygıyla anıyorum.
Vatan size minnetardır. Ruhlarınız şâd olsun…
Kaynak: (1)Fenerli Evler/Zühal İzmirli-Yücel İzmirli
Necati DOĞANÇ /Araştırmacı -Eğitimci