Bandırma Füze Kulübü, ülkemiz tarihine damgasını vurmuş ve uzay çalışmalarında önemli bir rol oynamış bir topluluk olarak öne çıkıyor. Başlangıcını Bandırma ilçesindeki bir lise kulübü olarak yapan bu grup, ilerleyen zamanlarda Amerika ve Rusya ile amatör uzay yarışına katılacak kadar gelişim gösterdi. 1957 yılında kurulan Bandırma Füze Kulübü, 1960'lı yıllarda ülke bilim gelişmelerine öncülük eden önemli çalışmalara imza atmıştır.
Bandırma Füze Kulübü, temellerini attığı 1957 yılında Bandırma'daki bir lisede öğrenci kulübü olarak ortaya çıktı. İlk olarak Havacılık Kolu olarak faaliyet gösteren kulüp, daha sonra Füze Kültür Kulübü adını aldı. Aynı yıl içinde Rusya'nın Sputnik 1 Füzesi'nin uzaya fırlatılmasıyla heyecanlanan gençler, 1953 yılından bu yana yaptıkları araştırmalarla atom enerjisi, roketler, füzeler ve uzay konularında bilinç oluşturmaya çalıştılar.
1959 yılında Füze Kültür Kulübü, liseden ayrılarak resmiyet kazanarak Bandırma Havacılık ve Uzay Araştırma Derneği (HUZAD) adını aldı. Eleştirilere rağmen kararlılıkla ilerleyen üyeler, 10 Ekim 1959'da ilk füzeyi fırlatmaya hazır hale getirdiler. İlk deneme başarısız olsa da gençler, pes etmeden çalışmalarına devam ettiler ve üçüncü denemede büyük bir başarı elde ettiler. Bu başarı, uluslararası basının dikkatini çekti ve Amerika Basın Ataşeliği tarafından röportaj yapılarak Amerika'ya gönderildi.
Yerel desteklerin artmasıyla birlikte, Bandırma Havacılık ve Uzay Araştırma Derneği'ne (HUZAD) katılan Kirkor Divarcı, Türkiye'nin uzay çalışmalarına önemli katkılarda bulunan isimlerden biri oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Makine Mühendisliği akademisyeni olan Divarcı'nın liderliğinde başlayan Marmara - 1 projesi, 30 Ağustos 1962'de Bandırma'da havalandı ve Türk uzay tarihinde bir dönüm noktası oldu. Ardından gelen başarılarla birlikte HUZAD, Amerika ve Almanya'nın ardından dünya genelinde amatör uzay çalışmaları alanında üçüncü sıraya yerleşti.
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in gençlere verdiği destekle birlikte HUZAD, çeşitli projeler üzerinde çalışmaya başladı. Bu projeler arasında Vega, Uçan Türk, Ata - 1, Sirius gibi önemli ve yenilikçi çalışmalar yer alıyordu. HUZAD, bugün hala Türkiye'nin tek sivil hava kuruluşu olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
Bandırma Füze Kulübü ya da Roketçi Kirkor’u inkâr etmek
Uzun yıllar sonra, bir sinema filmi sayesinde tekrar gündeme gelen bir hikaye var. Film fragmanları yayınlandığında, HUZAD web sitesinde Kirkor Divarcı'nın dernek üyesi olmadığına dair yapılan bir açıklama dikkat çekiyor. Ancak film yayınlandığında, Kirkor Divarcı'nın adından bile bahsedilmediği görülüyor.
Bu inkârın sıradanlaştırılmasına dair güncel bir örnek, beyazperdeye yansımış durumda. Malum yazı ile iletişim modası geçmiş durumda, ve 'görüntü' inkârın en etkili aracı haline gelmiş durumda. Yönetmenin ifadesiyle, "Gerçek bir olaydan alıntılanarak abartılan" Bandırma Füze Kulübü filmi, Cumhuriyet Bayramı haftasına denk getirilmiş, ki bu tesadüf değildir. Çünkü o dönemde hükümet, 99. yılın temasını 'teknoloji atılımı' olarak belirlemişti. Elektrikli bir otomobilin yanı sıra, 1999 yapımı 'October Sky' filmi temel alınarak dramatik bir hikaye kurgulanmış, yerli ve milli bir yapım seyirciyle buluşmuştur. Ancak 'Yeniden Yapım' (Remake) olarak adlandırılan bu film, profesyonel sinema endüstrisinin bir icadı olmasına rağmen, Cumhuriyet tarihinden alınan bir olayın beyazperdeye aktarılırken, masum bir inkârın da görmezden gelinmediği yüksek müsadereleriyle dikkat çekiyor.
Hikayenin Temeline İniyoruz
Bu inkârı görünür kılmak için hikayenin en başına gitmeye karar verdik... Bandırma Şehit Mehmet Günenç Lisesi öğrencileri Artuğ Sayıner, Adnan Zambak, Güngör Gezer, Osman Caran ve Atilla Yedikardeşler'in 1959'da kurduğu Bandırma Füze Kültür Kulübü, liseden ayrılan öğrencilerin girişimiyle 1964'te Bandırma Havacılık ve Uzay Araştırma Derneği (HUZAD) olarak resmiyet kazandı.
HUZAD, uluslararası basının da ilgisini çekti. Aynı dönemde İstanbul'da, Kirkor Divarcı (Duvarcı) adında bir ilkokul mezunu girişimci, tek başına geliştirdiği roketleriyle Ümraniye sırtlarında denemeler yapmaktaydı. Divarci'nin girişimleri ses getirdi ve 1962'de bir hafta boyunca Hürriyet gazetesinin ilk sayfasında yer aldı. Basına yansıyan haberler sayesinde Bandırma'daki gençler ile Kirkor Divarci bir araya geldi. HUZAD web sitesine göre, bu karşılaşma şöyle özetleniyor:
"15 Ekim 1962'de İstanbul'dan Bandırmaya gelen Kirkor Divarcı'nın füzesi ile Bandırma Havacılık ve Astronomi Roket Kulübü'nün 'Marmara 3' ve 'Marmara 4' füzeleri fırlatılır. Bandırma'ya 43 kilometre uzaklıktaki Hava Kuvvetlerine ait Kızıksa atış sahasında yapılan denemede ilk önce Kirkor Divarci'nın füzesi ateşlenir, fakat füze henüz havalanamadan infilak eder. Daha sonra Bandırma Havacılık ve Astronomi Roket Kulübü'nün 'Marmara 3' füzesi ateşlenir, o da havalanamaz. Son olarak 'Marmara 4' füzesi denenir. Bu füze başarı ile fırlatılır ve 5415 metreye kadar yükselir. Füze Kulübü üyeleri Hava Üs Komutanı Albay Halim Menteş tarafından tebrik edilir."
Ancak bazı kaynaklar, 'Marmara' adlı projenin kulüp ile Kirkor Divarcı'nın ortak çalışması olduğunu ve Divarci'nin kısıtlı finans ile projeyi sürdürdüğünü iddia ediyor. Hürriyet gazetesindeki haberlere göre, İstanbul'daki denemelerde roketin adı "Marmara 1" olarak Divarcı tarafından yazılmıştır. Kirkor Divarcı İstanbul'a döndükten sonra, laboratuvar olarak kullandığı kayınvalidesinin evinde nedeni hala açıklanmayan bir yangın çıkar. Divarcı, eşi Manuşak hanımdan aldığı tek destekle umutsuzluğa kapılarak 1995 yılında vefat eder. 1996 yılında Agos gazetesinde, araştırmacı Avedis Arzuman tarafından kaleme alınan "Mucit Kirkor’un Roketleri" başlıklı bir tanıtım yazısı yer almıştır.
Roketçi Kirkor Neden Unutuldu?
Uzun yıllar sonra, bir sinema filmi sayesinde tekrar gündeme gelen hikayede ilginç bir inkâr durumu ortaya çıkmaktadır. Film fragmanları yayınlandığında, HUZAD web sitesinde Kirkor Divarcı'nın dernek üyesi olmadığına dair yapılan bir açıklama dikkat çekmektedir. Film yayınlandığında ise Kirkor Divarcı'nın adından hiç bahsedilmediği görülmektedir. Bu durumu ele alan sinema yazarı Murat Tolga Şen, köşe yazısında şu ifadelere yer veriyor:
"Destekleyici karakterlerin en önde geleni, Erkan Kolçak Köstendil'in canlandırdığı Kırnatacı Necati karakteridir. Çocuklar füze fırlatsın diye canını dişine takan bu kurgusal karakterin işaret ettiği isim ise filmin bize göstermeyi unuttuğu biri; Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk amatör füze fırlatıcısı Kirkor Divarci. Gerçek hikâyede bu kadar önemli bir yere sahip olan bir karakterin filme taşınmamış olması içimi burktu. Film hoşuma gitti, sulu zırtlak gişe komedilerindense böyle işleri izlemeyi tercih ederim ancak filmdeki hamasetin, Ermeni asıllı bir Türk vatandaşını senaryodan çıkacak kadar ileri gitmesi hoş karşılanacak bir durum değil. Onun yerine getirilen karakter ise (yine bir azınlık olan) bu yükü taşıyamamış gibi görünüyor. Erkan Kolçak Köstendil fevkalade oynamış ancak oynaması gereken kişi Necati değil, Kirkor'du. Filmdeki kırılma noktasında, gençlerin önünü kesmeye çalışan görünmeyen eller (CIA), kulübün çalıştığı binayı yakıyor. Gerçek hayatta ise Kirkor Divarcı'nın evinde çıkan ani bir yangınla, tüm projeler kül oldu ve çalışmalar sona erdi. Bunu böyle işleseler ne olurdu ki?"