Son yıllarda dünyada yaşanan birçok gelişme, yalnızca toplumsal değil bireysel düzeyde de olumsuz sonuçlar doğururken, bu durum ruh sağlığını da olumsuz etkiliyor. En sık görülen ruh sağlığı sorunlarının majör depresyon veya anksiyete olduğunu belirten uzmanlar, Z kuşağının yüzde 85’i ruh sağlığının iyi olmadığını ve dünyadaki her iki kişiden birinin 75 yaşına kadar bir akıl ve ruh sağlığı bozukluğu yaşayacağını belirtiliyor. 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü nedeniyle ruh sağlığı konusundaki farkındalığın artırılması için harekete geçen araştırmacılar, yaptıkları çalışmalarda ruh sağlığı sorunlarının tedavilerinin en maliyetli sağlık hizmetleri arasında yer aldığına işaret ediyor.
Harvard Tıp Fakültesi ve Queensland Üniversitesi ekiplerinin 29 ülkede 150 binden fazla yetişkinle gerçekleştirdiği araştırmayı inceleyen araştırmacılar, ruh sağlığı bozukluklarının yaygınlaştığını da vurguluyor. Türkiye Psikiyatri Derneği de yaptığı açıklamada ruh sağlığının bir hak olduğunun vurgulanarak, özetle şu açıklamaya dikkat çekti: "Bir hak olarak ruhsal sağlık sadece ruhsal zorluk ya da hastalığı olan bireylerin tedavi ve tam sağlık hakkını değil aynı zamanda toplumların ve bireylerin ruhsal açıdan korunmasını, ruhsal etkilenmeye neden olacak koşulların düzeltilmesini, güvenlik, sağlık, eğitim gibi temel insan haklarına sahip olarak yaşamaları, çocukların korunması ve gelişimini içermekte, ruh sağlığını koruyucu, ruhsal sorunları önleyici ve ruhsal sağlığı geliştirici hak temelli bir kamusal ortamı ve yönetimi zorunlu kılmaktadır. Ruhsal sağlık sadece tedavi edici değil önleyici, koruyucu ve geliştirici hizmetler açısından düşünülmelidir." Açıklamada, Ruh Sağlığı Yasası’na ihtiyaç duyulduğu da yinelendi.
