ZAFER’in rengi…

Abone Ol

Cuma günü çok yoğun bir gün geçirdim.

Ankara’dan misafirler, gazete, dernek işleri vs.derken  çok yorulmuştum.

Telefonum çaldı.

Arayan kişi  Fenerbahçe Kastamonu Şube Başkanı Dr.Yusuf Öztürk’tü.

- İzzet abi ben seni çok seviyorum. Sen iyi bir Fenerbahçelisin… Biliyorsun Fenerbahçe’nin Milli Mücadele ye  sağladığı katkıyı anlatan ‘Zaferin rengi’ isimli sinema  bu akşam (16 Şubat)  vizyona giriyor.

“Bende Barutçuoğlu AVM’deki sinemanın tüm salonlarını kapattım. Başta sen olmak üzere dernek yönetiminizdeki tüm gazeteci arkadaşlarımızı sizin nezdinizde davet ediyorum. Buyrun gelin konuğumuz olun”

Çok yorgundum, evden dışarı çıkasımda gelmiyor ama konu Fenerbahçe olunca  hemen planları değiştirdim.

Barutçuoğlu AVM’deki sinema salonunun önüne vardığımda bir kalabalık, bir kalabalık,  sanki Fener’in maçı var…

Herkes Fenerbahçe formasını, atkısını ve kışlık parkelerini giyip gelmiş sinemaya.

Şehirde tanıdığım ne kadar Fenerli varsa oradaydı.

İl Genel Sekreteri Nida Sinsi, Diş hekimi Tuncay Öztürk, Kastamonuluların yakından tanıdığı cemiyetçi Ömer Gülamoğlu, Uğur Berber, Matbaacı Zafer Öksüzoğlu, mimarlar, müteahhitler, doktorlar, avukatlar ve daha kimler kimler…

Herkes eşini, çocuklarını alıp gelmiş sinemaya.

Barutçuoğlu’nun üç salonunda da aynı sinema gösterilecekmiş.

İhlas Haber Ajansı(İHA) Kastamonu Bölge Müdürü Murat Kamber ve beraberimizdeki diğer dost ve akrabalarımız ile 1 nolu salona girdik.

Salon tıklım tıklım dolu. İğne atsanız yere üşmüyor.

Işıklar söndü  ve ‘Zaferin rengi’  isimli film başladı.

İngilizlerin İstanbul’u işgal ettiği yıllar, yani 1919-1923 dönemini anlatıyor film.

İngiliz askerlerinin , İstanbul’un yerli halkını itibarsızlaştırdığı, ötekileştirdiği ve dahası dipçiklediği yıllar!

Uzun süre Osmanlı Ordusu’yla düşmana karşı savaşmış birisi Galip bey…

Galip bey bacağından yaralı bir şekilde yaşadığı Kadıköy’e geri döner. Döndüğünde İngiliz askerlerinin zorbalıkları ile karşılaşır.

Galip Bey , cepheye gitmeden önce Fenerbahçe takımının en değerli oyuncusu ve kaptanıdır.

Mustafa Kemal, Samsun’a çıkmadan önce Fenerbahçe kulübünü ziyaret eder ve kulüp yöneticilerine;” Sakın futbol oynamayı bırakmayın! Halkımızın yaşama sevinci ve umudu hep taze kalsın. Lütfen antrenmanlarınıza ve maçlarınıza devam edin…” diye sıkı sıkı tembihler.

Kulüp Başkanı Sabri bey takımı toparlar ve yeniden idmanlara başlar Fener…

Mustafa Kemal’e inanmıştır bir kere halk. Önce Fenerbahçe sonra Anadolu’daki vilayetler… Dalga dalga Kuva-yi Milliyeciler çoğalıyor.

Türk askeri cephede kahramanca şavaşırken , Kadıköy merkezli Fener’in yuvasında da inanılmaz  bir hareketlenme yaşanır.

İngilizlerin el koyduğu cephane, depolardan  kaçırılacak  önce İnebolu’ya oradan da  kağnılarla Ankara’ya gidecektir.

Pilan başarılı olur ve  Kuva-yi Milliyeci  Fenerbahçe’nin dönemin kahraman yöneticileri ve futbolcuları can siper esaretten kurtulma hayaliyle mücadele ederler.

Samsun’dan, Erzurum’dan, Sivas’dan en önemlisi de İnebolu’dan sevindirici haberler gelir.

Kulüp başkanı Sabri bey, İngilizler tarafından tutuklanır ve Malta’ya sürgüne gönderilir.

İstanbul’daki dönemin tüm gazeteleri savaşın sona erdiğini ve  Kuva-yi Milliyecilerin  kazandığını yazar.

İngiliz komutan, son maçlar hiç akıllardan çıkmaz düşüncesiyle  Fenerbahçe’ye son bir maç teklifi yapar. İngiliz askerlerinin arasına İngiltere ve batılı ülkelerden profesyonel futbolcular dahil edilir.

Fenerbahçe  o süreçte İngilizlerle tam 50 maç yapmıştır ve  yaptıkları maçların   41’ini kazanmıştır. Özellikle Aralık 1918-Şubat 1923 arasında  32 maç boyunca işgalcilere galibiyet yüzü göstermemiştir. Bu zaman zarfında Türk halkı için “Fenerbahçe” kelimesi “Zafer” ile eşanlamlı hale gelmiştir.

İngilizlerin bu son maç teklifi kabul ediliyor.

Bu maçın galibine ‘General Harington Kupası’ verilecektir.

-29 Haziran 1923

-Taksim Stadyumu...

Önce göğsünde “G” harfli formalarıyla “Gardlar Karması” sahaya çıkıyor.

Sonra “Türk halkını Fenerbahçe’ye âşık eden” futbolcular geliyor… Şekip Kulaksızoğlu, Hasan Kamil Sporel, Cafer Çağatay, Kadri Göktulga, İsmet Uluğ, Fahir Yeniçay, Sabih Arca, Bedri Gürsoy, Ömer Tanyeri, Zeki Rıza Sporel ve Alaaddin Baydar…Fenerbahçe maçın ilk yarısını 1-0 geride kapatıyor.

Önceki takım kaptanı Galip Bey hoca olarak kenarda. Takım 1-0 yeniliyor.

Devre arasında soyunma odasında moraller çok bozuk.

Galip bey futbolculara sert ve gür sesiyle şunları söylüyor. “ Beyler kendinize geliniz. Bu bir futbol maçı değildir! Cephedeki kahramanlarımızı düşünün, Sabri beyi düşünün. Peyker hanımı düşünün.Depolardan kaçırdığımız cephaneleri düşünün… Siz burada bir oyun mu olduğunu sanıyorsunuz? Mustafa Kemal’in sözlerini düşünün. Hayallerimizi , hedeflerimizi düşünün…”

Sözleri o günkü futbolcuları silkeler ve kendilerine gelmelerini sağlar. Maçın ikinci yarısında Fenerbahçe oynadığı mükemmel futbol ile sahadan 2-1’lik zafer ile ayrılır…

Bu maç tarihe altın harflerle geçer.

Çünkü bu maç sadece bir futbol maçı değildir. Bu bir ulusun kurtuluş için verdiği mücadelenin sahaya yansımış halidir.

Maçtan sonra İngiliz komutan, Galip beyi tebrik için yanına gider. “ Galip bey iyi bir oyundu!” diyerek elini uzatır. Galip bey gözlerinin içine bakarak “Bu bir oyun değildi!” diyecek cevap verir ve İngiliz komutanın eli havada kalır!

Barutçuoğlu’nun tüm salonlarını dolduran Fenerbahçeliler  hep birlikte ayağa kalkarak “Her zaman, her yerde en büyük fener… sloganları atıyorlardı.

Ben zaten çocukluğumdan beri Fenerbahçe’nin sadece bir futbol kulübü olmadığını biliyordum. Lakin bu filmi izlediğimde tüm Fenerliler gibi bende  

Sloganlara eşlik ettim.

 - Yaşa Fenerbahçe… Sen yaşa ki bu ülke yaşasın… Sen yaşa ki bu insanların umudu, bu insanların hayalleri gerçekleşsin. Sen yaşa ki Türkiye yaşasın…”

Sinemayı izleyenlerin tamamı onurlu ve gururlu… Yanımdakilere döndüm herkes ağlamaklı ve göz yaşlarını zor tutuyordu.

Film bitti lakin bu zorlu dönemde mücadele eden  futbolcuların resimleri ve isimleri gösteriliyordu. Son olarak bu filmin yapımında katkılarını esirgimeyen Ali Koç’a teşekkür ederiz… yazıyordu…

Bu filmi sadece Fenerbahçeliler değil bu ülkede yaşayan herkes izlemeli. Bu vatanın nasıl kurtulduğunu ve görünmeyen kahramanların neler yaptığını herkes öğrenmeli.

NOT: İnşallah bu film kadar etkili ve önemli İstiklal Yolu’nda kahramanca kağnılarıyla cephane çeken  Şehit Şerife Bacı’nın hayatının anlatılacağı bir yapıtı da izleyebiliriz sinemamızda…

GÜNÜN SÖZÜ : “Futbol, asla sadece futbol değildir…”