Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mahmut Bilgehan, İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki sarsıntının beklenen büyük depremin kendisi olabileceğine dikkat çekerek, “Bugünkü depremle birlikte İstanbul'da 7'nin üzerinde bir deprem olma ihtimali de düştü” ifadelerini kullandı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Hatay’daki deprem araştırmaları için görevlendirilen ve aynı zamanda Milli Savunma Bakanlığı’nın Deprem Araştırma Grubu'nda yer alan Prof. Dr. Bilgehan, “Gördüğümüz kadarıyla bir öncü deprem yaşandı. Ardından gelen 6.2 büyüklüğündeki sarsıntıyı ana deprem olarak değerlendirebiliriz. Sonrasında artçı depremler meydana geldi. Bundan sonraki süreçte depremler azalarak devam edecektir. Ancak deprem olgusu çok sayıda değişkene bağlı, bu nedenle kesin bir şey söylemek zordur. İlk etapta hasarlı yapılardan uzak durmak, evlere hemen girmemek yerinde bir karar olacaktır. Ayrıca yetkililerin uyarılarına kulak vermek hayati önem taşıyor. İstanbul gibi nüfusu yoğun şehirlerde, bu gibi durumlarda öncelikli olarak toplanma alanlarına yönelmek gerekir. Eğer bu alanlara zamanında gidilir ve resmi uyarılar dikkate alınırsa herhangi bir problem yaşanmaz. Deprem paniği atlatıldığında, vatandaşlar evlerine güvenle dönebilirler” şeklinde konuştu.

“6 veya 7 civarında bir deprem bekliyorduk”

İstanbul’da 7'nin üzerinde bir depremin olasılığına pek ihtimal vermediklerini belirten Prof. Dr. Mahmut Bilgehan, “Tarihsel olarak İstanbul’da meydana gelen depremler, şu anki sarsıntının gerçekleştiği fay zonu üzerinde yaşandı. Bu nedenle kesin bir şey söylemek mümkün olmasa da, bu depremin İstanbul’da uzun süredir beklenen büyük deprem olabileceğini düşünüyoruz. Bu elbette iyimser bir tahmin. Çünkü bu bölgede beklenen depremler genellikle 6 ila 7 şiddetinde oluyordu. Yani İstanbul’da 8 ya da 9 büyüklüğünde bir deprem beklemiyorduk. Bu açıdan bakarsak, yaşanan sarsıntı, tahmin ettiğimiz depreme karşılık geliyor olabilir. Ancak hala yaklaşık 60 kilometrelik bir segment kırılmadı. Bu bölüm kırıldığında ne kadarlık bir deprem üretir, bunu detaylı şekilde incelemek gerekir” dedi.

“60 kilometre civarında bir fay zonumuz var”

Marmara Denizi açıklarında yer alan Kumburgaz fay zonunun bir kısmının hâlâ kırılmadığını dile getiren Prof. Dr. Bilgehan, “Yaklaşık 60 kilometrelik bir bölüm hâlâ kırılmış değil ve bu bölüm ileride yeni bir deprem üretebilir. Artçı depremlerin olması aslında kötü bir gelişme değil; çünkü bu sarsıntılar bölgedeki stresi azaltıyor. Ancak stresin azaldığı bir bölge, başka bir yere baskı yükleyebilir. Bu da henüz kırılmamış segmentlerde yeni gerilmeler yaratabilir. Elbette bu kırılmalar ne kadar güçlü bir depreme yol açar, bunu söylemek için daha fazla araştırma yapmak gerekiyor” diye konuştu.

"İnsanlarımız deprem olduğunda paniğe kapılmayacaktır"

Her depremin ardından konunun yeniden gündeme geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Mahmut Bilgehan, "Deprem sonrası tekrar yoğun bir şekilde tartışmalara başlıyoruz. Oysa geçmişte yapmamız gerekenleri yapmadığımızda, ‘keşke’ demekten öteye gidemiyoruz. Sürekli aynı hatalardan ders almaya çalışıyoruz. Ancak artık bu noktayı geçip, ‘iyi ki yapmışız’ diyebileceğimiz adımlar atmalıyız. Çünkü asıl sorun deprem değil; yıkılan binalar ve yaşanan can kayıpları, doğal olayı afete dönüştürüyor. Afetlerin önüne geçmek için gerekli tedbirleri almalı ve sağlam yapılar inşa etmeliyiz. Binalarımız ne kadar dayanıklı olursa, şehirlerimiz depreme karşı o kadar hazırlıklı olur. Böylece insanlar bir sarsıntı anında paniğe kapılmaz. Hatta dışarıdaysa, kendi binasına güvenip tekrar içeri girmek isteyebilir. Bu güveni oluşturabilmek için kaliteli, depreme dayanıklı yapılar inşa etmemiz şart. Aksi halde insanlar panikle dışarı fırlar, hatta bazen korkudan balkonlardan atladıkları haberlerini duyuyoruz. Bu tür durumlar, depremden daha tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor” dedi.

"7 üzeri deprem olma ihtimali yüzde 64'tü, bu ihtimal nispeten düştü"

İstanbul’da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından, beklenen büyük depremin olasılığında azalma olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bilgehan, “2000 yılından itibaren yapılan istatistikler, İstanbul’da 7 ve üzeri büyüklükte bir depremin ilk 30 yıl içinde olma ihtimalini yüzde 64 civarında gösteriyordu. Bu oran, 40 ve 50 yıllık süreçlerde daha da artıyor; yüzde 70, 80, hatta 90 seviyelerine ulaşıyordu. Yani İstanbul’da büyük bir depremin olacağı zaten uzun zamandır biliniyordu. Bugün yaşanan sarsıntı ciddi bir stres boşalmasına yol açtı. Bu da aslında olumlu bir gelişme. Tabii ki bu stres başka bölgelerde birikmiş olabilir, bu da potansiyel yeni riskleri beraberinde getiriyor. Ancak bu son deprem, gerilim seviyesini belirli ölçüde azalttı. Daha önce söylediğimiz gibi, İstanbul’da ortalama her 250 yılda bir büyük bir deprem meydana gelir. Bu yüzden bugünkü sarsıntının beklediğimiz o büyük deprem olabileceğini umuyoruz” ifadelerini kullandı.

Kü Deprem Uzmanı Prof. Dr. Bilgehan 'Beklenen Büyük Deprem, Bu Olabilir' 2

Kaynak: İHA