Çankırı'nın Ilgaz ilçesinde Kastamonu Merkez PTT Müdürü'nü şantaj yoluyla intihara sürükleyen dört sanığa çeşitli hapis cezaları verildi.
Olay, 29 Ocak 2022'de meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, PTT Kastamonu Merkez Müdürü Ceyhun Şimşekoğlu, aracında başından vurulmuş şekilde ölü olarak bulundu. Yapılan incelemelerde, Şimşekoğlu'nun bıraktığı intihar mektubu dikkate alınarak Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Mektupta geçen isimlere ait adreslere düzenlenen polis operasyonlarında 300 bin TL değerinde senetler, telefonlar ve çeşitli evraklar ele geçirildi. Olayın şüphelileri Murat U., Nuray U., İrfan K. ve Tarık A., güvenlik kamerası görüntüleri ve diğer delillerle tespit edilerek gözaltına alındı. Emniyet işlemlerinin ardından Murat U., Nuray U. ve İrfan K. tutuklanırken, PTT Kastamonu Müdürlüğü çalışanı Tarık A. ise adli kontrolle serbest bırakıldı.
Sanıkların, Şimşekoğlu'nu şantajla cinayete sürükledikleri belirlenince, hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi'nde "silahla birden fazla kişiyle geceleyin konutta yağma, cebir, tehdit ya da hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarından dava açıldı. Duruşmada Cumhuriyet savcısı, sanıkların ortaklaşa işledikleri suçlardan dolayı en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep etti ve zararın telafi edilmediğini belirterek etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasını istedi.
"Senetler zorla alınmamıştır, tamamen kendi isteğiyle verilmiştir"
Tutuklu sanık Murat U., savunmasında şunları belirtti: "Mütalaayı kabul etmiyorum. Suçu işlemedim ve kimseyi yağmalamadım ya da zorla bir şeyini almadım. Kimseyi hürriyetinden yoksun bırakmadım. İlgili kişi, kendi isteğiyle evime gelmiştir ve bu kişinin evime geliş saatleri bellidir. Benim oturduğum binada kamera kayıtları mevcuttur ve bu kayıtlar, bu kişinin lojmanından çıkıp evime geldiğini göstermektedir. O akşam tokat atma meselesine gelirsek, ben içeriye aniden girdiğimde kesinlikle Ceyhun'a tokat atmadım, tokadı Nuray'a attım. Telefonda duyulan ses, Nuray'a atılan tokadın sesidir, Ceyhun’a değil. Ayrıca, benim evimden senet çıkmamıştır. Senetlerin çıkmış olduğu yerler farklı yerlerdir. Benim iki evim var ve senetleri ertesi gün kendisi getirmiştir. Hatta yakınımızda bir okul bulunuyor ve o okulda da kamera kayıtları vardır. Senetler kesinlikle zorla alınmamıştır; hepsi kendi rızasıyla verilmiştir. Olayın gerçekleştiği evde, yani benim evimde hiçbir senet alınmamıştır. Senetler farklı bir evden çıkmıştır, bu evden değil. Her iki evde de aynı anda arama yapılmıştır. Arama sırasında tüm telefonları, belgeleri ve evrakları ben kendim teslim ettim. Şahsın öldüğünü saat 20:00 civarında öğrendim, ancak evime baskın saat 22:30 civarlarında yapılmıştır. Arada 2,5 saatlik bir zaman farkı vardır. İki ev arasındaki mesafe sadece 15 dakikadır. Eğer niyetim kötü olsaydı, kolaylıkla diğer eve geçip senetleri ya da telefonu yok edebilirdim. Hiçbir belgeyi gizlemedim, bütün belgeleri kendim savcılığa teslim ettim. Senetler tamamen kendi rızasıyla bana verilmiştir; aksi bir niyetim olsaydı, zaten çok kolaylıkla senetleri yok edebilirdim."
"Eğer maktul telefonunu imha etmeseydi, bugün sanık durumunda olmayacaktım"
Murat U., kimseyi rahatsız etmediğini ve kendisine yapılan vaatlerin tamamının nakit olarak konuşulduğunu belirterek, "Peşin paraydı. Senetle ne işim olur? O zaman peşin parayı alırdım, kredi kartlarıyla teklif ettiği paraları da kabul ederdim, ama ben hiçbir şey almadım. Zorla senet imzalatmadım, parasına dokunmadım. 60 yaşındaki bir adamın elini sıksam bile morluk olur, ancak Adli Tıp raporlarında hiçbir darp izi yok. Hiçbir şey yapmadım. Tokatın sesi, Nuray'a attığım tokadın sesidir, Ceyhun’a tokat atmadım. Evime kendi rızasıyla geldi ve kendi isteğiyle senetleri verdi. Ben tüm delilleri kendim teslim ettim, ancak intihar ederken bıraktığı yazı var. Telefonunu da imha etmiş. Eğer o telefona dair delil bugün dosyada olsaydı, bugün burada sanık olarak yer almıyor olurdum. Ben hiçbir şey imha etmedim, her şeyi size teslim ettim" dedi.
"Hiç parasını almadım, senet imzalatmadım"
Tutuklu sanık İrfan K. ise, "Bana yöneltilen suçlamaları kabul etmiyorum. Murat beni aradıktan sonra ben, Allah rızası için o eve gittim. Çocuklarının başı eğilmesin diye, Ceyhun’u o evden alıp evine bıraktım. Hiç parasını almadım, senet imzalatmadım. Üzerini giydirip evine bıraktım. O sırada Ceyhun’un üzerinde para ve kredi kartları vardı, ama ben bunların hiçbirini almadım. Zorla hiçbir şey imzalatmadık. Ben sadece maktulü evinden alıp kendi evine bıraktım" şeklinde ifade verdi.
"Eğer burada suç iyilik yapmaksa, yapacak bir şey yok"
Duruşmada savunma yapan Tarık A., "Ben dolandırıcı falan değilim. İrfan ağabey ile birlikte maktulü geceleyin sadece evine kadar bıraktık. Ne sopa attık, ne senet imzalattık, ne zor kullandık, ne de başka bir şey yaptık. Kesinlikle bir olaya karışmadık. Biz bunu iyi niyetle yaptık, ama yanlış yapmışız. Mütalaayı kesinlikle kabul etmiyorum. Biz sadece iyilik yapmak istedik. Eğer burada suç iyilik yapmaksa, artık yapacak bir şey yok" dedi.
Üzerine atılan suçlamaları reddeden tutuklu sanık Nuray U., "Hastalığım nedeniyle sıkıntı yaşıyorum. Üç yıldır cezaevindeyim. Tedavi olabilmek için tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum" diye ifade verdi.
Savunmaların ardından mahkeme heyeti, Murat U. ve İrfan K.'yı 'silahla birden fazla kişiyle gece vakti yağma' suçundan 14’er yıl, 'silahla ve birden fazla kişiyle kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan ise 6’şar yıl hapis cezasına çarptırdı. Diğer sanıklar Nuray U. ve Tarık A. ise 'silahla birden fazla kişiyle gece vakti yağma' suçundan 11 yıl 8’er ay hapis cezası aldı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluğuna devam edilmesine karar verirken, tutuksuz yargılanan sanık Tarık A.’nın da tutuklanmasına karar verdi.