Vazgeçmemek öğretildi bize. Vazgeçmenin pes etmek olduğu anlatıldı. Vazgeçersek kaybedeceğimiz,

Vazgeçmezsek kazanacağımız nasihat edildi.

Zaman bazen haklı çıkardı, bazen de haksız.  Hayatın akışı içinde mutlu olmadığımız tecrübeler yaşadık, sevmediğimiz işleri yaptık, inandıklarımızla yaptıklarımız birbirine karıştı. Ne vazgeçebildik, ne de kazanabildik.

Öğrenilmesi en zor duygudur vazgeçmek. Vazgeçebilmeyi öğrenememiş biri her şeyi ister... Sürekli düşünen ve aklı vazgeçmekle vazgeçememek arasında sıkışan insan huzursuz ve vazgeçmeyi öğrenemeyen insandır.

Oysa vazgeçmek, insana kendini yenilemeyi, kendini onararak, bilmediklerini öğrenerek,  "vazgeçmeye" götüren yolun üstündekilerle mücadele ederek yaşamayı öğretir...

Vazgeçmeyi bilmek; seçmeyi bilmediğimizden, beceremediğimizden ötürü; vazgeçmek zorunda olduğumuzdan dolayı maruz kaldığımız bir imtihan olduğunu bilmek demektir. Verdiklerin karşısında aldıkların, aldıkların karşısında da verdiklerin var. Yani her şeyin bir bedeli var.

Özgürlüğün de bir bedeli var…

Kuşun bile uçabilmesi için önce tutunduğu dalı bırakması gerekir.

Vazgeçmek, bırakabilmek, dur diyebilmek, tamam diyebilmektir iç huzura açılan kapının anahtarı.

Lakin yapamadık, korktuk çoğu zaman, kendimizi baskıladık beynimizi yakan el alem ne der sorularıyla , özgüvenimizi kendimiz aldık kendi elimizden.

Çünkü vazgeçmek, bırakabilmek bir tercih ve bu tercihin sonuçlarına razı olup hayata yeniden başlamak kolay olmadığı gibi, tercihi kabullenebilecek cesareti  de gösteremedik.

Vazgeçmek risktir aynı zamanda.

Bu riski alabildiğinizde yani,  vazgeçebildiğinizde özgürleştiğinizi farkediyor, kendiniz için bir şeyler yapmaya başlıyorsunuz. Zihniniz berraklaşıyor, tazeleniyor, daha sağlıklı düşünmeye başlıyorsunuz.

İçine sinmeyen, güvensizliğin baş gösterdiği bir durumda ısrar etmenin zaman kaybı olduğu zihin durulunca farkediliyor.

Bazen mevcudun tek alternatif olduğunu düşünür, bunu muhafaza etmenin en doğru karar olduğunu benimseriz. Ve bu noktada ısrar ederiz. Tek hedefimiz orasıdır. Ama o gerçekleşmez, yorar, hayal kırıklığına uğratır.

Tek gördüğümüz,  aslında tek değildir. Sadece bizim görüş alanımızda o vardır. Biraz dışarıya çıkmaya cesaret edince,  bütün kör noktalar açığa çıkacaktır.

Çok sevdiğim bir söz var.

“ Karayı gözden kaybetmeyi göze alamayan, yeni yerler keşfedemez.”

Aynı noktaya takılmamak, mevcuttan vazgeçmek, kaybetmek, pes etmek anlamına da gelmiyor. Mesele doğru zamanda vazgeçmeyi bilmektir. Kendi iç dünyamızda anlamlandırdığımız unsurların  kendi duygularımız kaynaklı ihtişamına,  cazibesine rağmen vazgeçebilmek, cesarettir.

Vazgeçmemekte ısrar etmek, kaybetmekten korkmanın bir diğer ifadesidir. Benim için doğru olan bu yalanına,  kendini inandırma çabasıdır. Biraz cesaretle gerçekten istediklerini yapabilecekken,  bunu göze almaya cesaret edemez insan.

Bundan dolayıdır ki; geçmişte bu manada mahir olamamış biri olarak vazgeçmeyi cesur bir karar olarak görüyorum.

Vazgeçmenin kaybetmek olmadığını, insanı taşıdığı yüklerden kurtardığını, hatta güçlendirdiğini kolay olmasa da anladım…

Velhasılı Dostlar;

Vazgeçmek, özgürlüktür.

Vazgeçmek, duygu esaretinden öz’e atılan ilk adımdır.

Selam, Dua ve Muhabbetle…