Geçtiğimiz dönemki belediye başkanlığı seçimi için Milliyetçi Hareket Partisi’nin(MHP) adayı olarak  Sayın Galip Vidinlioğlu’nun ismi açıklandığında Kastamonu’daki milliyetçi ve muhafazakar kesimde bir heyecan oluşmuştu.

Geçtiğimiz dönemki belediye başkanlığı seçimi için Milliyetçi Hareket Partisi’nin(MHP) adayı olarak  Sayın Galip Vidinlioğlu’nun ismi açıklandığında Kastamonu’daki milliyetçi ve muhafazakar kesimde bir heyecan oluşmuştu.

Seçimlere “ Kastamonu Galip gelecek…” sloganı ile giren Galip Vidinlioğlu, tüm seçim çalışmalarında bu slagonu kullanmıştı.

Toplumda kabul gören iyi bir meclis listesi ile seçimleri önemli bir oy alarak kazanmıştı Galip bey…

Geçenlerde Olukbaşı’ndaki bir bankta oturuyoruz. Sohbet koyu…

Her zaman olduğu gibi konu siyasete geldiğinde oturma arkadaşlarım  bana soruyor; “ Sen gazetecisin neden sorgulamıyorsun? Kastamonu gerçekten Galip geldi mi? Yoksa 5 yıl kayıp olarak mı geçti?”diye…

Bende karşı hamle yaparak “Kardeşim siz partinin içindesiniz. Neden siz sorgulamıyorsunuz” diye karşı cevap veriyorum.

Aldığım cevap aynen şöyle oldu. “ Biz parti içinde sorguluyoruz. Eleştiriyoruz da lakin iyi veya kötü bizim partinin başkanı, şimdi kamuoyu önünde ne diyelim!”

Aynen böyle cevapladı ömrünü MHP’ye vermiş eski ülkücülerden bir dostum…

Devam ediyor ve  “ Bizim Galip başkan sürekli ayağına sıkıyor!”

-Nasıl yani demeye kalmıyor başlıyor anlatmaya…   

“Başkan ekip çalışmasını bilmiyor. Halkla ilişkileri çok zayıf.Belediyedeki yetki dağılımını önce yapıyor sonra  küçük bir şeye takılıp o yetkiyi geri alıyor, yada istifasını istiyor!”

Esnaf kesiminde önemli bir yeri ve değeri olan İsmail Hakkı Özcebeci’yi , Mimar Nuray Çolak’ı, Necdet Karahasan’ı, Serkan Bahçecioğlu’nu ve  en son Hamdi Öz’ü bizzat kendisi başkan yardımcılığına getirdi ve yine küçük küçük bahanelerle  kendisi istifa ettirdi.

Galip beyin bu yaptıklarından sonra etrafında akıl danışacağı kimse kalmadı. Bir tek  Mehmet Yurt ile oturup kalkıyor her şeyini onunla paylaşıyor.

Sonra ülkücü camianın sevdiği eski Ülkü Ocakları başkanı Resul Köprülü’yü doğru bir hamle yaparak  başkan yardımcılığına getirdi.

Allah’ı var, Sayın Resul Köprülü, Galip beyin arkasını az-buz değil iyiden iyiye toparladı.

Aynen böyle anlatıyordu 1980’li yıllarının koyu ülkücüsü…

Geçenlerde  Barış Kılınçkıran özel sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. “Belediyenin bazı birimleri Resul Köprülü’den alındı” şeklinde.

Bende  bu olayın doğru olup olmadığını araştırdım. Evet haber doğruydu.

Belediye  ve  parti içinden aldığım bilgiler doğrultusunda ; Galip bey, Resul Köprülü’ye bağlı, Fen İşleri, KASGİ gibi icracı müdürlükleri almıştı. Ne zaman almıştı, Resul Köprülü hastanede yatarken!

Bu birimlerin alınmasının ardından Sayın Resul Köprülü istifa etmeye kalkıyor ama başkan oluşacak parti içi ve kamuoyu baskısından olsa gerek bu istifayı kabul etmiyor.

Hemen eski ülkücü abimizin dediği geldi  aklıma…

“Bizim başkan sürekli ayağına sıkıyor!”  demişti ya…

Gerçekten bu söz doğruydu. Galip bey sürekli ayağına sıkıyordu.

Seçildiği ilk günden beri bir-iki defa değil sürekli bindiği dalı kesiyordu Galip bey…

Neden bunu yapıyordu diye insan düşünmeden edemiyor. Senin ve partinin başarılı olması için ter döken insanları neden etrafından uzaklaştırırsın ki?

Bunun bir tek sebebi olabilirdi.

Tabiki  seçim korkusundan  olsa gerek…

Galip bey  ve partisi için çaba gösteren kişilerin ön plana çıkma ihtimalinden korktuğu için.

Yerel veya genel hiç fark etmez. Eğer bir şehirde yada bir ülkede muhalefet olması gerektiği gibi  görevini yapmıyor yada yapamıyorsa. Vah o şehrin veya ülkenin haline.

CHP İl Başkanı Sayın Hikmet Erbilgin zaman zaman olumlu muhalefet yapıyor.  Bende Sayın Erbilgin’in bu yönünü takdir etmiyorum değil.

Hatta kamuoyu önünde belediye başkanının  sattığı arsaları ,çekilen 100 milyon krediyi eleştiriyor ve sorguluyor, sayın Erbilgin. Doğruda yapıyor.

Lakin Hikmet Erbilgin, çekilen  krediyi soruyorda, belediyenin var olan kaynaklarının nereye harcandığını nedense hiç sormuyor.

Ben Hikmet Erbilgin’in yerinde  muhalefet yapıyor olsam ; 100 milyon krediyi sorardım ama devamında da şunlarıda sorardım…

-Hastanecilik yapmak genel hükümetin görevimi yoksa yerel yönetimlerin görevimi?

-Belediye hastane ruhsatı için o zamanın parasıyla  23 milyon lira bağladı. Neden bu parayla şehre hizmet üretmedi?

-Türk Dünyası günleri  için  en kral organizasyon 5-6 milyona yapılabiliyorken siz neden 20 milyon harcadınız? Aradaki fark nereye gitti?

-İki yıldır Türk Dünyası etkinlikleri neden aynı firmaya yaptırılıyor?

-Alparlan Türkeş Botonik  Bahçesi’nin bulunduğu arsayı 153 milyona sattınız, bunun dışında da 70-80 milyonluk arsalar da sattınız. Toplam 220 milyon liranın üzerinde bir kaynak belediyenin kasasına girdi. Bu kaynakları nerelere harcadınız?

Ben muhalefet olsam tüm bunları sorardım ama bir soru daha sorardım.

İşte o soruyu şimdi değil seçimler yaklaştığında muhalefet sormazsa ben soracağım.!

Seçimlere kadar izleyip göreceğiz muhalefet,  MHP içinde sürekli konuşulan  o kritik soruyu sorabilecek mi?  Bekleyip görelim bakalım.

Çünkü seçilmiş kişilerin seçmene ve şehre karşı sorumlulukları vardır.

Muhalefet yapıyorsanız   sadece işinize  geldiği konularda değil kamuoyunu bilgilendirmek ve kamu zararını önlemek adına tüm bunlar sorgulanmalı öyle değil mi?

Hatta sadece iktidardakiler değil muhalefet dekiler de  sorgulanmalı.

Mesela;  CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin ve CHP Milletvekili Hasan Baltacı’nın meşhur Afyon olayları da sorgulanmalı…

Ha bu arada Afyon olayları demişken  aklıma bir konu geldi. Sayın Hikmet Erbilgin beni telefonla  o günlerde yazdığım bir yazıdan dolayı aradığında  şöyle demişti ”Benim  kart bastırarak eşimin iban numarasını dağıttığımı ve para topladığımı ispatla ve siyasi hayatımı sonlandır!” demişti.

Sayın Erbilgin benim sizin siyasi hayatınızı sonlandırma gibi bir iddiam ve görevim yok.

Ajans37’nin sahibi Mehmet Eren  sosyal medya hesabından bazı belgeler ve banka dekontları  yayınlıyor. Bu belgelerin doğru ya da sahte  olduğunun cevabını vermeniz  yeterlidir!

Kamuoyu adına iktidardakileri ve muhalefettekileri sorgulamaya devam edeceğiz…

Kalın sağlıcakla.

GÜNÜN SÖZÜ

"Evrende  en büyük ziyan,sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir."

(A.Einstein)