1994 yılına kadar Eskişehir’in Mihalgazi ilçesinde yaşıyordu. Ani bir kararla baba ocağına dönüş yaptı. Sonra DYP’den Azdavay Belediye Başkanı seçildi.

Sonraki yıllarda ANAP, MHP, Refah dahil bir çok parti değiştirerek seçimlere katıldı. Son partisinden Azdavay’da seçilemeyince yine Eskişehir’in Mihalgazi ilçesine dönerek bu sefer Sadet Partisi’nden aday oldu.

Fehmi Nalbant sürekli parti değiştirdiği için o dönemlerde ulusal basında ‘Fırıldak Fehmi’ lakabı takılmıştı.

O günlerde   “Fırıldak Fehmi yine parti değiştirdi diye haber yapmıştım…”

Fehmi Nalbant beni  o haberin yayınlandığı gün telefonla aradı. İlk başta  tepki göstereceğini düşünerek buyrun başkanım diyerek  açtım telefonu…

-Ya İzzet bey, bugün benimle  ilgili bir haber yapmışsın.

-Evet başkanım yaptım.

-Valla arkadaş doğruya doğru ben hiç düşünemedim ama Türk Dil Kurumu’nun kitapçığın da sürekli yer değiştiren, sürekli adres değiştiren, rüzgara göre yön değiştiren pervaneye fırıldak deniliyormuş!” dedi.

-Baktım başkan öfkeli değil yaptığım habere kızmamış ve bana da methiyeler düzüyordu.

-Başkanım ben öyle demek istemedim  haberi yaptım gazetenin Ankara’daki müdürleri öyle başlık atmış diyerek topu üzerimden atmıştım.

-Azdavay’da son girdiği seçimi kazanamadı. Siyaset onun mesleğiydi adeta Eskişehir’e döndü,  orada Mihalgazi ilçesinden bu sefer Saadet Partisi’nden aday oldu ama yine  kazanamadı.

Şimdi bu hikayeyi niye anlattım…

Dün akşam telefonum çaldı.

Kastamonu Barosu’na bağlı olarak şehrimizde avukatlık yapan  ve yine Ak Parti’den Belediye Başkan aday adayı olan Hamit Serdar Yılmaz arıyordu.

-Buyrun Hamit bey diyerek açtım telefonu… Aslında Hamit bey beni bir iki defa aramış ulaşamamış, sonrada benim yazdığım “ Bizim Hasan mı, Bizim Tahsin mi ?” başlıklı makaleme sinirlenmiş ve beni aramış. Bana ulaşamayınca da hem mesengerden hemde watsaptan  kınama mesajı atmış.

Telefonda  sesi titrek ve kısık   gayet normal bir şekilde benim makale ile ilgili görüşünü anlatıyordu.

Hiç tehdit falan yoktu.

Telefonu kapattım mesaja baktım hafiften aba altından sopa gösteriyordu. Tam olarak tehdit de değildi ama bana bak dikkat et falan diyordu sanki…

Avukat Hamit Serdar Yılmaz ile ilgili o kadar çok şey biliyorumki. Avukatlıktan ekmek yediği için oraya hiç girmeyeceğim!

Sosyal Medya hesaplarında memleketi Nevşehir, yaşadığı yer Kudüs yazan bu arkadaşımızın ekmek yediği mesleğiyle bugüne kadar en küçük bir haber, yorum yada sağda solda laf etmedim.

Ben anlatılanı ve verileni haber yapan muhabir değilim. Muhabirlik yıllarımız başarılı vede zirvede geçmişte kaldı. Toplumu yönetmeye kalkan insanları kamuoyu adına yorum yaparak ışık tutmaya çalışan bir yorumcuyum.

Yani Hamit Serdar Yılmaz işini yapacak, bende işimi yapacağım!

Kudüs’de yaşayan bu arkadaşımızı Kastamonulular pek tanımaz ama bu şehirde 42 yıldır gazetecilik yapan benim gibi birisi oldukça iyi tanır!

Üniversiteyi bitirdikten sonra Kastamonu’daki boşluğu doldurmak için şehrimize yerleşmiş olan Yılmaz, avukatlığın dışında siyaseti de oldukça seviyor. Buraya kadar her şey normal.

İlk siyasete Refah Partisi’nde başlamış,  daha sonra Saadet Partisi ve son olarak da Ak Parti’de soluğu almış. Hani bizim Azdavay’da ‘Fırıldak Fehmi’ vardı ya aklıma o geldi. Fırıldak Fehmi tam 5 parti değiştirmişti. Bizim Hamit ise henüz 3 parti değiştirmiş. Yani Fırıldak olmaya iki parti kalmıştı.

Yazdığım makaleye gönderme yaparak diyor ki mesajında Hamit bey “ Bu memleketi neden   Hasan ve Tahsin’e mahkum ediyorsun? Ak Parti kurumsal bir parti. Bu memleket Hasan ve  Tahsin’den ibaret değil hatta  gazeteci olarak sizden de ibaret değil! Hiç kimsenin Kastamonu insanını ve Ak Parti’yi yok saymaya hakkı yok. Diyor ve hatta adaylardan biri ile ilgili pek hoş olmayan  şeyler yazmıştı. Mesajının sonunda da yazdığınızın arkasında durabiliyorsanız bu mesajı istediğiniz yerde yayınlayabilirsiniz!” vs.vs… Şeklinde uzayıp giden bir mesaj…

Bak Nevşehirli pardon Kudüslü,  fırıldaklığa aday  Hamit bey…

Avukatlığını fazla değil az buçuk araştırdım, af edersin yemediğin halt kalmamış. Ama sen avukatlıktan ekmek yediğin için laf etmeyeceğim.

Lakin sen bu memleketi yönetmeye talip olmuşsun… Lafına sözüne ve kimlere dil uzatacağına dikkat edeceksin. Öyle dağdan gelip te bağdakine laf etmeyeceksin. Yani deplasmanda olduğunu her daim aklında tutacaksın. Hele hele bu memleketin gazetecilerine asla bulaşmayacaksın. Senin bir geçmişini araştırmaya başlarlarsa değil soluğu Nevşehir’de Kudüs’de alırsın. Benden sana büyük nasihatı olsun…

Bu arada epeydir haber alamıyorum. Yaşıyorsa eğer Fırıldak Fehmi’ye de selam olsun…

GÜNÜN SÖZÜ

“ İnsanların nasıl değiştiğini görmek için, dününe bakmak gerekir…”