Necati Doğanç Yazdı..

30 Ekim 1918 yılında imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında yurdumuz düşman askerleri tarafından işgal edilmeye başlanmış işgal edilen yerlerde düşman askerleri tarafından  orada bulunan insanlarımıza çok ağır zulümler yapılmaya başlanmıştır.

Türk kadını,uzun yıllar devam eden savaşların acısını her zaman yüreğinde hissetmiştir. Önce Balkan Savaşı’nda ve sonrasında 1.Dünya Savaşı’nda binlerce insanımız şehit düşmüştür.

Kadınlar eşlerini,kardeşlerini,oğullarını babalarını ve hiç değilse yakınlarından birini kaybetmiştir. Bundan dolayı her evde büyük bir acı ve üzüntü yaşanmıştır.

1919 yılı sonlarında,ülkemizdeki kıyım ve zulümler daha da artmıştır. Bu yüzden Kastamonu’lu Kadınlarımız işgallere baş kaldırmış ve bu olayları protesto etmek amacıyla bir miting yapmaya karar vermişler aralarında bir komite kurmuşlardır.(1)

10 Aralık 1919 Çarşamba günü Kız Muallim Mektebi bahçesinde bir miting yapılmıştır. Köylü kentli binlerce kadının toplandığı bu mitingde söz alan kadınlarımız,mütarekeden bu yana  karşılaştığımız haksızlıkları ;İzmir,Maraş,Antep,Urfa’nın işgalleri,yapılan kıyım ve zalimlikleri belirten ,yürekleri parçalayan sözleri mitinge katılanları ağlatmış ve hazırlanan protesto telgrafları dünya medeniyetlerine duyurulmak üzere Hilafete,Sadrazama  verilmiş ve haksızlık-ların düzeltilmesi,yurdumuzun işgal kuvvetlerinden boşaltılması içinde Antalya’daki İtalyan temsilcisi yoluyla İngiltere,İtalya Kraliçelerine ve Amerika,Fransa Cumhurbaşkanının eşlerine gönderilmiştir.

Mitingte konuşma yapan cemiyet başkanı Zekiye Hanım’ın tarihi konuşması şöyledir;

“Kardeşler,hemşireler…

Daha bir sene evvel kırmızı rengiyle başımızda dalgalanan sancağımız görüyorsunuz ki siyahlara matemlere büründü. Muharebe meydanlarında vatan ve din uğrunda yüzbinlerce evladımızı gömdükten sonra haktan adaletten bahseden Avrupa’lıların bir seneden beri yenildik diye başımıza açmadıkları  felaket kalmadı.

Haktan en çok bahsedenler haksızlığın en büyüğünü yaptılar. Daha dün bizim gibi refah ve saadeti,evi barkı olan İzmir’deki dindaşlarımız,beyaz saçlı kadınlarımız,kundaktaki  yavrularımız Yunanlıların  süngüsünden geçti.Her tarafı yüksek minarelerinden beş vakitte ezan okunan Adana’mız,Antalya’mız en nihayet güzel Antep,Maraş,Urfa’mız elimizden alınmak isteniyor.

Hanımlar…

Büyük felaketlerimiz önünde evlatlarımızın,kardeşlerimizin felaketine susacakmıyız?Hayır…

Hanımefendiler ,mağlubuz silahımız yok fakat göğsümüzde imanımız bütün dünyayı halkeden

Allahımız var. İşte biz de imanımıza ve Allahımıza istinaden;haksızlıklara,haksızlıklarını yüzlerine vurur ve cihan huzurunda ilan ettikleri adaleti talep ederiz.

Hanımlar…ne dünyayı kanlara boğan,insanları tavuklar gibi boğazlayan erkekler müracaat edecek değiliz .

Bizim gibi şefkatle,merhametle,düşündüklerine şüphe etmediğimiz itilaf devletlerinin büyük kadınlarına müracaat edecek ve birer telgraflabize yapılan haksızlıkları yazacak ve anlatacağız.

Eğer onlarda hakkımızı teslim etmezlerse evlatlarımızın kanlarına kendi kanlarımızı karıştırarak

erkeklerimizle bir safta dinimiz ve istiklalimiz için haksız zalimlere tarihin lanetlerini terkederek şehametle öleceğiz.”(2)

İlk kadın mitingi,Kastamonu’lu kadınlar açısından olduğu kadar,Türk kadınları içinde gurur ve övünç kaynağıdır.

Kadınlarımız bu mitingle,vatan savunması için erkeklerden geri kalmadıklarını,gerekirse onlarla beraber aynı safta öleceklerini bütün dünyaya karşı haykırmışlar ve Türk kadınının Milli şuurunu göstermişlerdir.

İnançlı ve cesur Türk kadınlarını saygıyla anmak bugünkü nesiller için yüce bir görevdir.

Manevi huzurlarında saygıyla eğiliyorum.

Necati DOĞANÇ

Kaynak:

(1)Kastamonu’da ilk kadın mitingi sempozyumu1994/Mustafa ESKİ.sayfa 33

(2)İstiklal Savaşı İnebolu ve Kastamonu Havalisi/Nurettin PEKER sayfa 110