Necati Doğanç, "Yolu Taşköprü'den Geçenler: Taşköprü Mektubu'nun 3. serisini okuyucularına sundu.

Daha önceki yazılarımda anlattığım gibi büyük tarihçi İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI  1921 yılında Kastamonu Sultanisinde görev yaptığı sırada gezmek ve incelemek üzere Taşköprü’ye gelmiş ve gördüklerini, yaptığı incelemeleri Taşköprü Mektubu adı altında Açıksöz Gazetesi’nde yayımlamıştır.                                                                                                      

Bu yazımda Taşköprü ile ilgili mektuplarının üçüncüsünü aktarmaya çalışacağım.   

Cumartesi günü (10 Haziran)Maarif Müdürü Sadık,Kaymakam Vekili,Mal Müdürü Hulusi beylerle İnas Rüştiyesi’ne (Osmanlı Devleti’nde kızlara mahsus ortaokul düzeyindeki eğitim kurumları)gittik. Son sınıf talebatının numaraları okundu. Kastamonu muhasebe-i hususiye katibi Taşköprülü Şefik Bey biraderimizin kerimeleri Bedia hanım birinciliği kazanmıştı.

Maarif müdürü kısa fakat veciz bir konuşma irad eyleyerek muallimin hanımlarla talebatın gayret ve müktesebatlarını takdir ettikten sonra, mahalli memurin ve eşraf ve ahalinin maarife karşı gösterdikleri muhabbetten dolayı da memleket halkına teşekkür ederek nutuklarına nihayet verdiler. Ve bu suretle de merasim hitam buldu.

Taşköprü'deki memurlar arasında hasıl olan samimiyet ve muhabbet hemen müstesna bir şekildedir. Müttehiden kazanın tealisine çalışan bu zevatı takdir etmemek mümkün değil.

Taşköprü'de gece hayatı Kastamonu'dan daha iyi olup günden güne lüküslerin adedi artmaktadır. Müftü Efendi erbab-ı hayırdan iki zatın himmetine müracaat ederek Muzaffereddin ve Karamustafa camileri avlusuna lüküs lambaları astırmış. Eğer dört, beş lamba daha tedarik edilirse kasaba hakikaten gündüz gibi olacaktır.                                     

Bura ahalisi muaveneten kendi taraflarından tedarik ile belediyelerine yardım ediyorlar. Taşköprü'de kasabanın tezyini cümlesinden olarak belediye dairesi önüne bir havuz yapılacak.Keşfi yapılarak münakaşaya konmuş. Bu havuzun masrafına da ahali yardım etmiştir. Müftü efendi ramazanın son dersinde kasabanın tezyin ve tanzimi ahalinin muavenetiyle mümkün olacağını beyan edince zaten bunu müdrik olan halk havuz masrafına sarf edilmek üzere ilk defa olmak üzere 40 lira teberru etmişler ve memlekete alakadarlıklarını göstermişlerdir. Her yerde olduğu gibi, bura evkafında da senelerin batâeti hala devam edip gidiyor. Birçok harap olan vakıflar var. Bunların yerine mağaza vesaire yapılarak varidat-ı vakfiye tezayid etse fena mı olur?

11 Haziran Pazar günü saat bir buçukta Boyabat'a doğru hareket ettik. Mektepleri teftiş için Sinop'a kadar gidecek olan Maarif Müdürü Sadık Bey ile beraberdik. Gideceğimiz yer on dört saatlik idi. Mektebi olan (Onapa=Kornapa) karyesine uğrayacak ben de tetkikatta bulunacağım. Onapa'da mualliminin (mektepler güneşi) ismini verdiği biri ihzari diğeri devre-i evveli olmak üzere iki sınıflı bir mektep var. Mektep 1337 senesi Eylülünde açılmış ve elyevm 38 zükür(erkek) ve 35 inas(kız) müdavimi var. Muallimi Hafız Sabri Efendi'nin cidden takdir ve Tahsinlere layık gayreti ve maarifi takdir etmiş ve İstanbul'da yetişerek tenvir etmiş, bugün ahaliden bazı zevatın tergib ve himmetleriyle bura mektebi bütün köy mekteplerinin bihakkın güneşi olmuştur.

Mektebin kuyudat ve defterlerinin intizamı belki kasaba mekteplerinde de yoktur. Yalnız başına mektebi idare eden bu sahib-i azim muallimin, yetiştirdiği talebe ve tâlibînin sinlerine göre müktesebatları da pek mükemmeldir. Muallim Hafız Sabri Efendi dârulmuallimin me’zûni değil, fakat bilimtihan dârulmualliminden baş muallimlik ehliyetnâmesi almış ve mesleğinde pek çok muallimlere gıpta verecek şâyân-ı takdir haller göstermiştir.

Bundan dolayı elli haneli olan Onapa köyüne yarım saat mesafeden talebe geldiği gibi, iki saatlik köyden de bir haftalık azığıyla gelen talebeler var. Bu intizam ve terakki karşısında maarif müdürü pek memnun oldu.

Mualiminin gösterdiği gayretin mükafatı olmak üzere Eylülden itibaren maaşına yüz guruş zam edileceğini söyleyerek onu daha ziyâde ihtimam göstermeye sevk etti.                           

Biz de bu gibi pratik hareketlerle işler daha ziyade görülür ve muvaffakiyet daha ziyade olur. Eğer teftişten maksad müstahikkini taltif ve tecziye ise -ki buna şüphe yoktur.

Karye eşrafından ve sabık saray kilercilerinden Hacı Mustafa Efendi bize çok ikram etti. Eski âdâtımızdan bakiyye kalan saray terbiyesi tarihçileri hakikaten mütehassis ediyor.

Hacı Mustafa Efendi bütün köy halkı nâmına böyle kıymetli bir muallime mâlik olduklarından dolayı maârif müdürü beye teşekkür eyledi.

Onapa karyesinde Şeyh Musa Pir Dede isminde bir zat medfun. Bu da köylü rivayetine göre Horasan erenlerindenmiş. Kastamonu hakimi Muzaffereddin Gazi'nin vesatatıyla Selçuki hükümdarı bu zat bazı a'şar vakfetmiştir. Sultan Aziz zamanına kadar tekkenişinleri taraflarından olarak gelen giden misafirlerin i'zaz ve ikramı için sarf edilen a'şarın bilahare bedeli verilmeye başlanmış ve altı, yedi senedir de o da kesilmiştir. Şeyh Musa türbesinin mihrabında (Doklu Hatun) isminde bir sahâbetü’l-hayrın 811 tarihli ufak bir kitâbesi var. Onapa'yı da terk ederek o gün saat yedide şarka doğru Gökçeağaç nahiyesi merkezine doğru yollandık.                                                                                                                                 

Gökçeağaç üzerinden dağ yoluyla dağ yolundan Boyabat’a devam edildi.

Dağ yolu deyince kestirme tarafıyla yol aradığımız zâhib olmamalı. Zaten şose yok ki ondan bahsedeyim. Buraları galiba nâfıa haritalarında yok.

Sakız karyesinden itibaren gördüklerimi Boyabat mektubunda yazacağım.”

                                                                                   (Açıksöz, Sayı: 508-510, 15-18 Haziran 1922)

Kaynak: Ord.Prof.İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın Kastamonu Günleri(1921-1922)/

                Dr.Mustafa ESKİ- Vizetek yayıncılık Ankara 2023

 

Necati DOĞANÇ /Araştırmacı Eğitimci

İlgili Yazı

Yolu Taşköprü'den Geçenler İsmail Hakkı Uzunçarşılı: Taşköprü Mektubu