Necati Doğanç, "Yolu Taşköprü'den Geçenler: İsmail Hakkı Uzunçarşılı"yı yazdı.
Büyük tarih hocası İsmail Hakkı Uzunçarşılı, uzun yıllar tarih öğretmenliği, milli eğitim
müfettişliği ve milletvekilliği görevi icra etmiş değerli bir şahsiyettir. 1921-1922 yılları
arasında Kastamonu Sultânisi'nde (Abdurahman Paşa Lisesi)Tarih öğretmenliği yapmıştır.
Öğretmenlik mesleğinin yanında bulunduğu ve görev yaptığı yerlerde bir yerel tarih araştırmacısı olarak da çalışmış,Açıksöz gazetesinde 67 kadar makalesi ve 52 şiiri yayımlanmıştır.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı gerek Kastamonu yerel tarihi hakkında gerekse Milli Mücadele Döneminde içinde bulunulan siyasi ortam hakkında pek kıymetli yazılar kaleme almıştır.
Bu makalelerden üç tanesi Taşköprü ve köyleri ile ilgilidir.
“1922 Haziran ayı başlarında Taşköprü,Boyabat ve Sinop’a gitmiş buralarda gördüklerini geniş bir şekilde yazmıştır.Taşköprü’ye giderken bir köye uğramış;halkın Milli Mücadele konusunda çok kararlı olduğunu görmüştür.Bir vatandaşın bu harp bir namus meselesidir sözünden çok etkilenmiştir.
Taşköprü,Boyabat ve Sinop’ta gördüklerini üçer mektupla Açıksöz Gazetesi sahibi Hüsnü Bey’e göndermiş bu mektuplar gazetede yayımlanmıştır.
Bu mektuplarda yazılanlar yüzyıl öncesiyle bu günü karşılaştırmak bakımından önemlidir.
Ziyaret ettiği yerlerin sosyal,kültürel ve ekonomik yapısını çok iyi gözlemlemiştir.
TAŞKÖPRÜ MEKTUBU -1
Mektubuna Açıksöz Gazetesi sahibine hitaben başlıyor;
Azizim Hüsnü;
Taşköprü,Boyabat, Sinop'u görmek; hem tarihi malumat elde ederek istifade eylemek ve hem de halk ile temas edip onlarla görüşmek üzere zuhur eden fırsatı kaçırmamak fikrime pek muvafık geldi.Zaten bu seyahatim de benim arzumun neticesidir.
Havanın sıkıcı olmasına rağmen hevesle ilerledik.Kızılırmak’ın ayaklarından olan Gökırmak Çayı’nın köprülerini geçerek Kastamonu’yu yarıdan fazla uzakta bırakıp suyun kenarında ağaçlar altında yemeğimizi yedik.Bir an önce Taşköprü’ye varmak için yolumuza devam ettik.Hiç bir yerde durmaya niyetimiz yoktu.Havanın oldukça sıcak olması nedeniyle hararetimiz artınca Uzunkavak köyü’ne girdik.
Elli elli beş yaşlarında bir köylü karşıladı bizi.Maksadımızı anlattık.Doğruca muhtarın bahçesine götürdü.Yemyeşil bahçede oturduk su ve kahve içtik.Misafirperver olan köylünün hatırını sordum.Sözü Milli Mücadeleye getirdim.Bu harbi niçin yaptığımızı sordum.O zamana kadar benim sorularıma mütavazi ve sakin bir şekilde cevap veren köylü kaşlarını çattı;”Beyefendi ,biz çok muharebe gördük ve işittik,kazandık ve çok zaman kaybettik.
Gözlerini açıp yüzüme baktıktan sonra”bu harp namus meselesidir,evimizin içine giren düşmanı atmak herkese lazımdır”dedi.
Ben, bu öz Türk'ün galeyanlı kükremesi karşısında mütehayyir kaldım. Sevincimden
ağlamamak için kendimi güç zaptedebildim. İhtiyar aslanın samimi ruhundan kopan "bu harp
namus meselesidir" cümlesi kadar doğru, bizi mütehassis eden bir cümle yoktur, sanırım.
Köylü, bizim birçok makalelerle, yığın yığın yazılarla anlatacağımız şeyi bir cümle ile anlatarak işin içinden çıktı. Kalbimiz sevinçle dolu olduğu halde muhterem ihtiyara veda ederek ayrıldık.
Taşköprü'ye üç saat kadar yolumuz kalmıştı. Artık durmadan ilerleyerek kasabanın Gökırmak üzerinde olan taş köprüyü geçtikten sonra dönemeçli yollardan geçerek sora sora yegane hana indik.
Bin hane kadar olan kasabanın ön tarafı ovalık olup ırmak vadisi serapa ağaçlıktır.
Gök çayın ağaçlar arasında yayılarak akması o kadar şairanedir ki..
Hükümet binası haricen pek güzel. Memlekete en ziyade şeref veren, bu rahatlığının irfan-ı
milliye hizmetine delalet eden ve ikmal-i kuvve-i karibeye gelen mekteb-i rüşti binasıdır.
Ufak bir hizmet ile mektebin bu sene ikmali düşünülmektedir.
Taşköprü müftüsü Hilmi Efendi hazretlerinin delalet ve teşebbüsleriyle Muzaffereddin Camii
tamir edilerek yanına bir fetvahane, nezafet-i umumiyeye hizmet için umumi helalar ve daha
bazı nafi eserler vücuda getirilmektedir.
Halka muhterem müftü gibi iyi rehberler vasıtasıyla pek çok işler yaptırılabilir. Bugün kasabanın şayan-ı temaşa harici mahallerini gezdim. Zımbıllı Tepesi denilen ve asar-ı
kadime ile memlu olan mahalde eski Taşköprü kasabası varmış. Fakat enkazı toprak altında
kalmış olup hafriyat ile pek çok şeyler meydana çıkar. Maarif Vekaleti Kastamonu’da zengin
bir müze vücuda getirmek istiyorsa biraz fedakarlık ihtiyarı ile bazı kabil-i nakl ve istifade
eserleri buradan çıkartabilir. Yoksa sade yukarıdan emirler vermekle, paraya ve masrafa
müteallik olan bu gibi işler yapılamaz.
Saniyen burada mevcudundan istifade edilecek kıymettar muallimler var. Bu faal muallimler
Kastamonu İlim Derneği için nafi uzuv olabilirler. Numune Rüştisi muallimi Ahmet Muhtar
Efendi fotoğraf ve asar-ı kadimeye meraklı bir zattır. Bu gence hiç olmazsa cam, ecza, kağıt
bedeli verilirse Taşköprü’nün hem tarihi, hem manzaraya müteallik fotoğrafları alınır.
Köy, mektep ve kasaba hayatından bahsedemeyeceğim. Hem daha bir günlük misafirim, hem
de vaktim müsait değildir. İnşallah onu başka bir mektubumla yetiştirmeye gayret ederim."
(Açıksöz Gazetesi, Sayı:504, 11 Haziran 1922) Devam Edecek…
Kaynak: Ord.Prof.İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın Kastamonu Günleri(1921-1922)/
Dr.Mustafa ESKİ- Vizetek yayıncılık Ankara 2023
Necati DOĞANÇ /Araştırmacı Eğitimci