Necati Doğanç yazdı..

Toplumsal yaşamın olduğu yerlerde elbetteki kültür birikimleri olacaktır.En eski tarihi,en eski geçmişi, en eski uygarlıklarıyla bir bölünmez bütündür Anadolu.

Taşköprü’müz de Anadolu’nun bir parçası olduğuna göre,insanlarımızın geçmişinden getirip geleceğine götürdüğü bir kültürdür “Halk İnançları”.

Bir önceki yazımın devamı olarak olarak başlayalım sözümüze;

*NAZAR’la ilgili inanışlar;

Nazar sözcüğü Türk Dil Kurumu sözlüğünde,“Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, göz” anlamında açıklanmaktadır.

Yöremiz kültüründe halk arasında nazar ve nazar değmesi oldukça yaygın bir inançtır.Nazar sözcüğü bakma,bakış anlamına gelmektedir.

Özellikle renkli gözlü kişilerin nazarlarının daha çok değeceğine inanılır.Onun için gök(mavi)gözlülerin bakışlarından kaçınmak gerekir diye düşünülür.Ayrıca göz değmesi,uğursuzluk vb inançların kaynağında nazar vardır.Çok beğenilen bir şey görüldüğünde veya bakıldığında “üç defa tü tü tü maşallah nazar değmez inşallah”diye söylemek kültürümüzde vardır.

Yöremizde nazardan korunmak için yapılanlar;

§  Üzerlik otu denilen bitkiden ve nazar boncuklarından yapılan süslemelerin evin görünen yerlerine asılması,

§  Üzerlik otu,Çörek otu bitkilerinin tohumlarının giysilerin ceplerine konulması,

§  İrili ufaklı göz şeklinde yapılan gök (mavi) boncukların duvarlara ve sığır ve küçükbaş hayvanların boynuna asılması,

§  Gök (mavi) boncukların küçük kaplumbağa,küçük sümüklü böcük kabukları ile ipe dizilerek beşiklere ve bebeklerin üzerine takılması,

§  Evlerin kapısına at nalı ve kesilen kurbanların kafataslarının asılması,

§  Yine bağ ve bahçelerin bereketinin artması ve nazardan korumak için sırık ucuna kurban edilen hayvan kafataslarının takılması,

§  Tavuk gübresi küçük bir kese içine konularak evin görünen bir yerine asılır, 

§  Nazar değmemesi ve nazarı defetmek için kurşun dökme adeti de vardır,

§  Nazar duaları yazılarak evlerin görülen yerlerine asılır ve bütün bunların nazar değmesini ve nazarı engellediğine inanılır,

§  Yeni doğan çocuk kırkı çıktıktan sonra komşuya götürülürken koynuna bir parça ekmek konulur nazar değmeyeceğine inanılır.

Doğum ve Doğumla İlgili İnançlar:

§  Hamile kadının göbeği büyük ve yuvarlaksa çocuğun erkek; sivri ise

çocuğun kız, canı tatlı yiyecekler çekerse erkek, ekşi yiyecekler çekerse kız çocuğu doğuracağı düşünülür,

§  Anne güzelleşirse kız, yüzü lekelenip çirkinleşirse erkek çocuk doğuracaktır.

§  Aşerme döneminde ciğer, çilek, zeytin, salça, nar vbgibi yiyecekler yenildikten sonra eller yıkanmadan vücudun herhangi bir yerine sürülürse, doğacak çocuğun vücudunda doğum lekesi denilen,yiyeceklere benzer şekiller çıkacağı inanılır,

§  Yeni doğan bebeğin göbeği kesildikten sonra göbek bağı okul, cami, hastane, üniversite vb. iyi bir yere gömülürse; çocuk büyüdüğünde iyi bir hayata sahip olacağına, iyi huylu olacağına inanılır.

§  Bebek ve annesinin doğumdan sonra kırk gün dolmadan evden çıkmalarının doğru olmadığına inanılır.kırkı çıkıncaya kadar evden çıkarılmaz,

§  Yeni doğan çocuğun bulunduğu evden komşulara hiçbir şey verilmez,

§  Boş beşiğin sallanması hoş karşılanmaz,çocuğun hasta olacağına inanılır

§  İnancımıza göre kulağına ezan okunarak adı verilir.Bu isimler genellikle evin büyüklerinin ismi olur.Yeni doğan bebekler doğumdan sonra hemen ölürlerse,Yaşar,Dursun,Durmuş,satı ,satılmış gibi isimler, verilir ya da .kadının oğlu olmayıp devamlı kızı oluyorsa Yeter, Döndü vb isimler konulur.

§  Çocuğun saçını ilk kesen berbere hediye verilir.

§  Bebeğin kırkı çıkınca beşiğe yatırılıp mevlit ve dualar okunur buna “beşik beleme “ denir.

§  Kırk basmak: yeni doğan bir çocuğun (bebeğin)evine ölü evinden birileri gelirse ,ya da ölü evine baş sağlığına gidilirse kırk basar denilir.Bebeğin günden güne hastalanacağına inanılır.Yemeden içmeden kesileceğine uyku tutmayacağına inanılır.

Çare olarak da ölen kişinin mezarının başına gidilip,götürdükleri su bitene kadar yıkanır ve bebeğin zaman içinde iyi olacağına inanılır.Bundan dolayı ölü evinden ve bebek evinden kırkları çıkana kadar kimseler gelip gitmez.

§  Aydaş olmak;bebeklerin kırkı çıkmadan aile ferdlerinden birileri diğer bebeğin evine gidip gelirse aydaş olur denilir.Aydaş olmak bebeklerin gelişmesiyle ilgili bir inanış şeklidir

§  Köstek kesme:geç yürüyen,yada yürürken dengesi bozuk olan çocuklara bir yapılan bir işlem.Çocuğun bacakları bir iple bağlanır,Cuma günü caminin önüne götürülür,Cuma namazından ilk çıkan kişinin eline bıçak veya makas verilerek çocuk kolundan tutulup dört yana sallandıktan sonra saldım selaya yürüsün Cuma’ya  dedikten sonra çocuğun bacakları arasındaki ip kestirilir ve çocuk eve kadar yürüyerek götürülür.Bundan sonra çocuğun rahat yürüyeceğine inanılır.

Sağlıkla kalın.

Kaynak:*A.Madenoğlu Ankara Üniv.İlahiyat Fak.Lisans Tezi

NECATİ DOĞANÇ'IN KALEME ALDIĞI TAŞKÖPRÜ KÜLTÜRÜNDE HALK İNANÇLARI (1) İSİMLİ YAZISI İÇİN BURAYA TIKLAYIN