Necati Doğanç, Kastamonu/Taşköprü yöresindeki Oğuz Boyuna mensup Aşiret ve Cemaatlerin durumu hakkındaki bilgileri yazdı..
Türklerin Anadolu’ya gelişiyle birlikte, Anadolu tamamen farklı bir kültürle daha tanışmıştır. Çünkü Türk’ler Orta Asya’dan çıktıktan sonra Çin, Hind, Fars ve Arap kültürleriyle tanışmışlar, bu kültürlerden kendilerine uygun değerleri almışlar ve var olan kültürlerini daha da zenginleştirmişlerdir.
Türk’lerin değişik kültürlerle kaynaşması sayesinde Anadolu’ya geldiklerinde Anadolu yepyeni bir mimari tarz ve sanatla karşılaşmıştır.
Türk’lerin İsa’dan öncede Anadolu’da bulundukları bilinse de ,asıl kalıcı dönemleri Malazgirt Savaşı ile olmuştur.Bu dönem; yani 1071 , Türk’lerin Anadolu’ya girişi olarak kabul edilmiş ve Anadolu tarihinde bir dönüm noktası olmuştur.
Türk’ler Anadolu’nun yeni misafirleri olarak beylikler kurarak Anadolu’yu sahiplenmişlerdir.Gerek haçlı seferleri, gerekse Moğol istilası, Anadolu’nun yeni sahiplerinin köklü olarak yerleşmelerini engelleyememiştir.
Anadolu’ya yerleşip Beylikler kuran Türk’ler; hem şehirlere yerleşmişler, hem de konar-göçer olarak olarak yaşamaya başlamışlardır.
Türk göçebeliği, savaşçı bir ruhla hareket eden,kapalı toplum hayatlarıyla da çevre etkilerinde kalarak yozlaşmayan bir yapıya sahiptirler.Bu nedenle Beyliklerin Anadolu’ya yayılması ve Osmanlı’nın geniş bir coğrafyaya hükmetmesinde, bu göçebe hayatı benimsemiş grupların rolü büyüktür.
600 yılı aşkın bir hakimiyet dönemine sahip olan Osmanlı Devletinin, beklide en merak edilen uygulaması, farklı milletleri ,inançları ve kültürleri bir arada barış içinde nasıl yaşattığıdır.Bunun nedeni ise Osmanlı’nın bu grupları belli bir nizam ve kurallar dahilinde bir sisteme oturtmuş olmasıdır.
Bu grupların içinde Osmanlı’da toplumun en aktif bölümlerinden olan konar-göçerler olarak adlandırılan yarı göçebe hayatı sürdüren grubu Yörükler ve Türkmenlerdir.
Yörük; yürüyen kelimesinden ortaya çıkmış olup,Türkmen gruplarıyla aynı boylardan gelmişlerdir. Konar-göçerler devlet tarafından kendilerine tahsis edilen yaylak ve kışlaklar arasında yarı göçebe hayatı yaşayan gruplardır.
Osmanlı’da ki kanunnamelerde Yörük “la mekan”dır denilerek; Osmanlı toplumunun bir kesimi olarak, hukuken tarif edilmiştir.
Yörük ve Türkmenler Oğuzların 24 Boyuna mensup Türk Budunlarının birer unsurudur. Anadolu’da Selçuklu’dan bu tarafa beylikler zamanında da konar-göçer yerleşmesi olduğu kaynaklarda görülmektedir.
Osmanlı Devletinde her yeni fetih sonucunda topraklarına kattıkları yerleri “il yazıcıları”aracılığla “tahrir “denilen defterlerde kayıt altına almışlardır. Tahrir Defterleri en güvenli Osmanlı kaynakları olarak kabul edilmektedir. Bu defterlerdeki bilgiler zamanın istatistiki bilgilerini ihtiva etmektedir.
En dikkat çekici tarafı ise Osmanlı toplumunun ;şehirli,köylü ve konar-göçer kesiminin tümünün kayıt altına alınmış olmasıdır.Tüm bireylerin ekonomik,sosyal ve kültürel olarak durumlarını açıklayan ve kayıt altına alan defterlerdir. Yusuf HALAÇOĞLU /Anadolu’da Cemaatler Oymaklar (1453-1650) Kitabındaki Tahrir Defterlerindeki bilgilere dayanarak 1453-1650yılları arasında Kastamonu/Taşköprü yöresindeki Oğuz Boyuna mensup Aşiret ve Cemaatlerin durumu hakkındaki bilgileri yazmaya çalışacağım.
Bu boy ve cemaatlerin hepsi Taşköprü Yörükleri olarak geçiyor.Taşköprü’de daha çok Yıva boyuna ait cemaatler var sırasıyla bakalım;
Yıva Boyu’na ait cemaatler; Akçakavak(dede fakihlü), Ali Çaylu, Çallı, Çotullar, Danişmendlü, AliHacılu, Erenlü, Hozatlu, İbrüklü, İlüklü(Doğaçlu,çiftlik), Mallu,Nişancılar, Yörük Cemaatleri
Avşar(Afşar) Boyu’na ait cemaatler; Avşar(Afşar) Cemaati
Çepni Boyu; Çepni cemaatleri
Dodurga Boyu; Dodurga, Kızılca Elma cemaatleri,
Döğer Boyu;Döğerlü cemaati
Kayı Boyu; Kayı Kızık,Kayı cemaatleri
Kızık Boyu; Kızık Cemaati
Yüreğir Boyu; Yüreğir Cemaati
Kastamonu ,Taşköprü Türkmen’lerin kadim başkenti olarak geçer kitaplarda. Nihal ATSIZ’ın dediği gibi Bu yöredeki Türk’ler Orta Asya’dan nasıl geldilerse öyle kalmışlar hiç karışmamışlar kültürlerini korumuşlardır.
Kaynak:Yusuf HALAÇOĞLU /Anadolu’da Cemaatler Oymaklar (1453-1650)
Necati Doğanç