Çocuklara En Büyük Miras: Edep
Edep, sözlükte “davet, iyi tutum, incelik, kibarlık, hayranlık, takdir, iyi ahlak, terbiye ve toplum töresine göre uygun davranma” anlamlarında kullanılır. Bu kavramı en kapsamlı şekilde tarif eden ve gerçek değerini kazandıran kişi ez-Zebîdî’dir. O, edebi şu şekilde tanımlamıştır: “Edep, halk arasında geçerli olan en güzel ahlâk, insanı fenalıklardan sakındırıp iyiliğe sevk eden meleke, güzel huy ve güzel ameldir.”
Edep, toplumun kabul ettiği ve uyguladığı güzel ahlaka dair her şeyi bünyesinde barındırır. Bu sebeple toplumun sahip olduğu güzel ahlaka dair bütün davranışlar, edebin içerisine girerken toplum tarafından hoş görülmeyen bütün söz ve davranışlar ise edebe aykırıdır. Edebin zıddı edepsizliktir ki bu, hem bireye hem topluma zarar verir. Hatta toplumların helak olmasına sebep olur.
Edep, insanı kötülüklerden arındırıp kötü huyları da ortadan kaldırır. Ortaya konulan her davranış ve söylenilen söz, eğer toplumda yaygın hale gelmesine sebep olacaksa bunun müsebbibi sorumludur. Modernite, edebi ortadan kaldırıp toplumun genel ahlakını bozuyorsa toplumun bunun karşısında durması gerekir. “Bu devirde böyle” gibi bir söylem, sorumluluktan kaçmak ve edebi ortadan kaldırmaya yönelik bir söz dizisidir.
Her toplumun kural ve kaideleri birbirinden farklı olmakla birlikte temel konular dünyanın her yerinde aynıdır. Her toplum, iyi ve güzeli benimseyip kötüye ve çirkine cephe alır. Bu sebeple edebin –kanaatimce- kökeni ve milliyeti yoktur. İnsanoğlu, var olduğu günden beri edebe dair konularda toplumlarda temel farklılık yoktur.
Bazı davranışlar, kadınlarda ve erkeklerde farklılık gösterir. Bu sebeple her ebeveyn, çocuğunun cinsiyetine dikkat ederek edebe mugayir olan işleri ve sözleri çocuklarının yapmasına engel olmakla mükelleftir. Velid b. Numeyr, babasının şöyle dediğini ifade eder: “Bizden öncekiler derlerdi ki, doğruluk Allah’tandır, edep ise babalardandır.” (Buhari, Edebu’l Müfred, 92)
Her çocuğun ilk okulu ev, ilk öğretmeni de anne-babasıdır. Bu sebeple, her ebeveynin kendisindeki edebe aykırı olan her şeyi evlat sahibi olmadan önce ortadan kaldırması gerekir. Kullandığı kelimelerden yaptığı davranışlara kadar kısaca her şeye dair edebin dışındaki her şeyin mesuliyeti, aynı zamanda anne-babanın da sorumluluğu ve yüküdür.
Bir genç kızın sokakta sigara içmesi, bir erkek çocuğunun küfür etmesi, bir kadının sokakta sakız çiğnemesi, bir kişinin bağıra çağıra konuşması, bir kişinin kendisinden büyük birine “sen” diye hitap etmesi, biriyle konuşurken telefonla meşgul olunması, iki kişinin konuşmasına üçüncü kişinin kulak misafiri olması, evde misafir varken odadan çıkılmaması, sokaktan geçen kişilere dik dik bakılması gibi pek çok davranış ve söz, edebe aykırıdır. “Şimdiki zaman” söylemi, kişinin kabahatine savunma mekanizması oluşturmaktan öte bir şey değildir ve tamamen kişinin kendisini kandırmasıdır.
Kibarlık ve zarafetin olduğu yerde edep vardır. Kabalık ve görgüsüzlüğün olduğu yerde ise edepsizlik mevcuttur. Çağı edepten mahrum bırakmak, insanın hatasıdır çağın hatası değil.
O halde yukarıdaki sözü destekleyecek bir hadis-i şerif ile konuyu biraz daha ayrıntılı izah edelim: “Hiçbir baba, evladına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.” (Tirmizî, Birr, 33) Çocukları ve gençleri kendi hallerine bırakarak kişinin kendisini hiçbir şeyden sorumlu değilmiş gibi bir hayat anlayışı, insanî bir tutum değildir. İnsan başıboş değildir ve herkes kendisinden sonra gelen nesle iyiyi ve kötüyü ayırt etme kabiliyetini öğretmek zorundadır. Bu sebeple her ne kadar toplum bu görevi anneye daha fazla yüklese de Hz. Peygamber (sav) bu sorumluluğu babaya vermiştir. Keşke öyle olsa… Evladına gerekli edebi öğretmeyen her baba, bunun hesabıyla ve vebaliyle karşı karşıya kalacaktır.
Edep, çocuğa verilen en büyük ikramdır. Çağımızın adeta hastalığı haline gelen “çocuğum her şeye sahip olsun” anlayışı sebebiyle edebin ötelendiği bir dönemde acaba kaç kişi evladına böyle bir ikramda bulunuyor? Resul-ü Ekrem (sav) şöyle buyurmamış mıydı? “Çocuklarınıza ikram ediniz ve onlara güzel terbiye veriniz.” (İbn-i Mâce, Edeb, 3) Bu sebeple herkes çocuğuna neyi ikram ettiğine bakarak bir ömür harcamalıdır. Zira giden gün geri gelmiyor ve alışkanlık haline gelen edepsizlikler de değişmeden sonraki nesle genetik miras olarak aktarılıyor.
Haftanın Kitap Tavsiyesi:
İmam Buhârî, Edebu’l-Müfred Müslümanın Edep ve Ahlakı